Hoşcakal Durağı
Mevsim kıştır,kar rüzgarları eser kuytularda
sıcak odaların türküsünü mırıldanır
ayaklarıma dolanan kirli bir kedi
Sis içinde aranırız birbirimizi
yüzümüzde sıkıntının kara gülleri
hüzündür;omuzlarız günü mor şafaklarda
Yavrusuna şahin olan körpe bir anne
içine almak ister gibi aşk yumağını
bastırdıkça bastırır göğüslerinin arasına
Çamurları savurarak gelir gider otobüsler
her durakta çoğalan denizlerden habersiz
işci memur balık istifi yığılırız koltuklara
Biraz berrak hava biraz güneş bırakırım
derinimdeki dağlardan biraz da mavi
alır kuşanırsın diye hoşcakal durağına
Ateşi terleyen bir tutam zamandır gün
sulara yetişmek telaşıyla akar yorulmadan
kendi rengiyle girer her yüz bu panoya
Kir yağar üstümüze köhne kürsülerden
birlikte açarız kuyuları boğulmak için
el ele verip hüznün çapını ölçeriz sonra
Sabah akşam gelip geçerken sokağınızdan
perdeleri çekili de olsa pencerenizin
ben yine gülümserim balkondaki sarmaşığa
Dünya Kitap;Şubat 2000