AKŞAMÜSTÜ DÜŞLERİ
Taşralı bir memurun korkularını yaşıyorum her akşam
büyük kent kaçkını iki sevgili, yan yana oturmuş taşlara.
Ne çok kedi var sokak aralarında sahipsiz, yaralanmış
karanlığın ortasında yalnız bir yıldız, o ben miyim yoksa?
Peronlar ve köprüaltları neden hep sidik kokar, anladım
bir derginin orta sayfalarına akıtıyorum gözyaşlarımı.
Bir yanımda yargıç oturmuş, birinde avukat. Savcı kim?
çok önceden belirlenmiş benim büyük sanık olduğum.
Balkonu suluyor her akşam o kadın, bahçe kurumuş
burnumda mangalda közlenmiş kırmızı et kokuları.
Ardından ağlamaklı çocuk sesleri, gecedir artık
şuh bir kahkahadır sokaklara yayılan sarışınca
kendinden geçmiş, yalancı ve gülücük artıkları.
Akşamüstü gizli bir düşün içinde yakalanıyorum.