İZKÖKÜ
Gölgemi al çocuk
Sana kuru bir hüzün getirdim törpülenmiş düşlerimden
Yontma iz köklerimi
Arkana dönersen
Bilmeyeceksin yüzünün gerçekliğini.
- Beni anlayacak mısın?
- Sus şimdi. Büyük çanın altında bekle.
"Duvarlarda yüzler görüyorum"
Elini tutarsan yüzlerin,
Seni sığınağa götürecek pelerinli bir kadın
Kutsal bir bakiredir o
Sakın karanlığın ışıltısına dokunma
Bilmediğin bir uzaklığın insanısın
Sakın konuşma -sus-
- Ellerimi gömecek mi izler?
- Bu çana iyi bak, belki bir daha iz olmayacak sesinde.
sakla yüzünü ve göm hüzünleri.
- Beni anlayacak mısın? Karşımda oturup yaşlarımı izliyorsun, susuyorum. Mırıldanır gibi yapıp diğerleri gibi olduğunu düşün/dürtüyorsun. Anlayacak mısın? Benim yerime toprağı öptüğün gün gibi, yüzümdeki mimikleri teselli edebilir mi ruhun? Bilmiyorum... Kimsin? Beni neden anlayacağını da bilmiyorum. Anlayacak mısın?
- Gördüğün aynayım, ardımsıra gidiyor görüntün.
bana baktığında ne görüyorsan, elleme yüzünü, ben o yüz değilim.
-Kimsin sen?
-Bu çan sesinden kopup gelen... Tanımazsın...
Sakın duvara çizme köpek ulumalarını, onlar salyalarından mıhlanmıştır kaldırımlara, eğer bir kapı açarsan duvara, bir daha kanamayacak çatık kaşlarının ortasından...Ve sen...
Hiçbir yitik maskenin ardında duramayacak anason kokusu gece...
- Ellerin ağırlaşacak, bohem yaşamı kurcala/ma sakalların kirlenmişse, içinin kirini elle, kaldır kabuğunu, em kanını.
Saklanılmayacak bir gölge ayırıyorum, kendi cehennemimden.
Ateşi doku, ne zaman ki buz olacak ten de
o zaman gözyaşlarını akıtacaksın cennetin rahmine....
Pelerininden elleme kutsal bakireyi
dokunma ışıltısına..
yanarsın.
- çan vuruyor... git şimdi.