Siz
belli ki ölümü birkaç kez yaşamışsınız
ellerinizde lirik bir çift dudak
tabanca kabzasını andıran yürek başınızla
fırsat buldukça vurmuşsunuz kendinizi
bekar evi bir çatı katında
kör şeytanlardan dul kalmış gelin gibi
küntleşmiş duyguları sevdaya döndüren simyaymış
çingene pembesi gül teniniz
ve restore edilen aşklara dayalı iskeleymiş
bedeniniz
belli ki siz hep ölmüşsünüz
hep yaşamışsınız
hayal kırıklıklarından heykelcikler yontmuşsunuz hep
size ve intihara benzer
hüthüt kuşu ya da dulavratotu gibi bir şeymiş adınız
her yaşamdan tek celsede boşanmış
her ölümle yıldırım nikahı kıymışsınız
Varlık / Şubat 2002