Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -
Yazar: Hikmet KURTER
Öyküleri - Öykücünün Hayatı

DONDURMAM KAYMAK

- Dondurmam kaymak!.. Dondurmam kaymak!

Küçükken, çok çok küçükken bu sözleri her duyuşumda birden ağzım sulanır, iştahım kabarır, yutkunmaya başlardım. Ezgili, tınılı bir ses ile

- Dondurmam kaymak! diye bağıran dondurmacı evimizin yakınlarında olurdu o sırada. Büyüklerimin birinden ufak bir harçlık koparabilmişsem, hemen sokağa fırlar, soluğu dondurmacının yanında alırdım.

Bembeyaz önlüklü dondurmacının ite ite getirdiği dört tekerlekli, üstü tenteli arabasının içindeki pirinç kapaklı kaplarda çeşit çeşit, birbirinden leziz, birbirinden nefis dondurma bulunurdu. Parlak pirinç kapakların uçlarında ay-yıldız biçiminde bir süs, ortalarında bir boğum, boğumların üzerinde de mavi bir nazar boncuğu asılı olurdu.

Dondurmacı sütlü, çikolatalı, meyveli dondurmaların bulunduğu kaplardan birinin kapağını açar, külaha bir iki kaşık dondurma koyduktan sonra -kabın ısısının kaçmasını önlemek için- biraz da aceleyle pirinç kapağı kapardı. Diğer kapları da aynı şekilde açıp kapayarak külahı dolduran dondurmacı, kaşığa yapışık kalan dondurmayı havada birkaç kez döndürmeden müşterisinin eline tutuşturmazdı. Etrafında başka alıcı kalmamışsa, yeni müşteriler çekebilmek için bir dondurma manisi okurdu.

Dondurmacının uzattığı külahı önce üstten, sonra akmasın diye yanlarından yalaya yalaya eve doğru yürürdüm. Ne yürümesi?..  Bir adım atıp durur, yalardım; iki adım atıp durur, yalardım…

On, on bir yaşlarına geldiğimde babama,

- Ben  dondurma satacağım, diye tutturdum.

Semtimizde bir dondurmacı dükkânı vardı. Dükkânın sahibi Hasan Tortop babamın yakın arkadaşıydı.

Hasan Tortop’un dondurmalarını gezginci satıcılar ellerinde taşıdıkları kaplarda satıyorlardı.

Israrlarıma, yalvarıp yakarmalarıma dayanamayan babam sonunda beni arkadaşının dondurmacı dükkânına götürdü.

- Hasan Efendi, bizim oğlan dondurma satmak istiyormuş. Sen ne dersin, yapabilir mi bu işi?   diye sordu.

Hasan Tortop bana dondurma kabını göstererek,

- Yavrucuğum, sen daha çok küçüksün, dedi. Böyle ağır bir şeyi nasıl taşıyabilirsin ki?

Dondurma kabını yerden kaptığım gibi bir çırpıda, sokak boyunca götürüp getirdikten sonra,

- Gördün mü Hasan Amca, dedim. Ağır dediğin şey, benim için çocuk oyuncağı, tüyden bile daha hafif.

Hasan Tortop gülümseyerek saçımı okşadı:

- Peki sen bilirsin, madem dondurma satmayı bu kadar çok istiyorsun, sat bakalım.

- Nee?.. Sat bakalım mı?.. Duyduklarım doğru mu?.. Ben artık dondurmacı mı oldum? diye havalara uçtum.

Dondurma satıcılığı deyip geçmeyin. Dondurma satıcılığı yabana atılamayacak, es geçilemeyecek kadar kârlı bir işti. O zamanın parasıyla on liraya alacağım dondurma kabını sattıktan sonra elime otuz lira geçecekti. Kısacası, bir koyup üç alacaktım.

Ertesi sabah, içine silme dondurma doldurulmuş, dış çeperine buz yerleştirilmiş kabımla işe çıktım.

Saat ona kadar o mahalle senin bu mahalle benim dolaşmama karşın tek bir satış bile yapamamıştım. İçimden kendi kendime,

- Dur bakalım oğlum, diyordum. Şimdi henüz sabah saatleri. Hele bir öğlen olsun. Müşterinin bolluğunu, bereketini işte sen o zaman gör.

İlk anlarda utanıyor, sıkılıyor bir türlü bağıramıyordum. Sonra sonra utangaçlığımdan sıyrıldım, açıldım. Hem de ne açılma ama...

- Dondurmam kaymak!  Haydi sütlü, çikolatalı, meyveli dondurma! Dondurmacı geldi! diye avazım çıktığı kadar bas bas bağırıyor, yeri göğü inletiyordum artık.

Saat on iki olup da güneş tam tepemize yükseldiğinde müşteriler birer ikişer sökün etmeye başladılar.

- Ver bana sade bir dondurma, diyeni mi ararsınız,

- Benimki karışık olsun lütfen, diyeni mi…

Usta dondurmacıların el çabukluğuyla kapağı kaldırıp külahları kaşık kaşık doldurmam, sonra gene aynı çabuklukla kapağı kapatmam gerekiyordu. Ama ne arasın parmak kadar bir çocukta öyle bir yetenek. Sıradaki dört beş müşteriye dondurma vermem on dakikayı bulmuştu. Güneşin alnında, öğle sıcağında tam on dakika kapağı açık kalan dondurma kabının dış çeperindeki buzlar erimeye başlamıştı. Dondurmanın da sabahki katılığının yerinde yeller esiyordu.

Saat birde satışlar gayet iyi gidiyordu. Ancak iyiden iyiye sertliği azalan, yumuşayan dondurma külahın dibine aktıkça, üç kaşıkta dolan külah, şimdi dört kaşıkta doldurulabiliyordu

Üç sularında külahı doldurmak için beş kaşık bile yetmez olmuştu. Hatta bazı müşteriler,

-Az koydun be dondurmacı. Şu külahı iyice doldursana, diye üsteliyorlardı.

Saat beşte dondurma pelte haline gelmişti. Müşterilere bir porsiyon yerine üç porsiyon vermeye başlamıştım.

Akşam karanlığına kalmadan dondurmayı bitirebildim. Ama satmak uğraşısı içinde dondurmadan bir tadım olsun tadamamıştım

Yorgun argın dükkâna döndüğümde babam ile Hasan Amcayı beni merakla beklerken buldum.

Hemen o günkü hâsılatı saydık. On lira elli kuruşluk satış yapmıştım. Topu topu elli kuruş kazanmak uğruna bütün gün güneşin altında taban tepmiştim.

Babamla eve geldik. Öyle yorgundum ki, kapıdan girer girmez kendimi yatağa attım, deliksiz on iki saat uyudum.

O günden sonra babama bir daha dondurma satacağım diye diretmedim.

Neden derseniz?..

Dört tekerlekli, üstü tenteli arabası ile evimizin yakınlarında bulunan dondurmacının o ezgili, o tınılı sesiyle,

- Dondurmam kaymak! diye bağırdığını duyar duymaz heyecanla dışarı uğramak, kaşıkla külaha doldurduğu o nefis dondurmayı yalaya yalaya eve doğru yürümek dondurma satmaktan çok daha güzeldi de onun için.


Hikmet KURTER

 
Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa