Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Ayın Şiiri Yarışması » Mayıs 2009 Ayın Şiiri

Mayıs 2009 Ayın Şiiri Yarışması Birincisi


Eski Bir Tıkırtı Şu Ağaçkakanlar

şimdi önümüzde kuşanan yaşamların
bir kırlangıç altı, ağaç savunması
ve ardı ardına unutulmuş
bir hoşçakal yaprağının çıtırtıları

kalplerin kavanozlar içinde kalışıdır
eski bir tıkırtı

eriğin ekşimeye kaçmış kıvamlı yanıtsızlığı
nar nar dağıttığındandır toprağı
fesleğenin tek suçlu duruşu
değişirken akşam içli oluşu

eski bir tıkırtı

yalnızlığın gövdeli soyunda
bize kalanı iç kamaştırarak yaşattırması
sokakların dar desenli kumaşları

oysa yüzüm, bir kaç satır serçe
serpiştirmelerden olma

ama papatya yağı gibi uçuşan
kavuşan ellerden giydiğim kalkınma
diye parmaklarım makaslandı
sivri gagalarınızda

şimdi içimde gövde tıkalı yaşamların
yalarken uğrattığı yollar
cebim de iğne oyalı satır aralar

eski bir tıkırtı
şu kıkırdayan ağaçkakanlar

Şirin TATLI


Kendi kaleminden Şirin Tatlı:
23 Mayıs 1979 Mersin doğumlu. 1997 yılında Mersin Anadolu Kız Meslek Lisesinden mezun oldu ve öğrenimini tamamlayamadan evlendi.
Şu an Antalya'da yaşıyor ve bir çocuğu var. Beş yıldır amatör olarak mektup ve şiir yazıyor.
İlk şiiri 2006 yılından sonra Karakalem'de, Üç nokta'da ve Antalya'nın yerel gazetesinde yer aldı.
Şimdilerde ise kendi çapında şiir ve dil üzerinde çalışarak ve yazarak yaşamını idame ettiriyor.

 

***


son bahar

            petek için; çünkü orada…


a.
gecenin
nemine
sarılı
yaprak
düşmeye
hazır
toprağa

dingin
kaya
parçası
saplanınca
acıma

hafifletince
gökyüzü
hüznümü

yosunlar
bir
nehri
severler

ben
içine
çalışırım
beyazca

b.
usulca
süzülür
martı
denizine
yoksun
der

aşk
incire
girer
incir
ağacına
su

o
uzun
sokakta
durup
içini
çeker

alaca
ormandan
bir
geyik
sevdiğine
ağlar

ben
bir
rüzgâra
sana
uğramasını
söylerim

c.
beyaz
bir
laleyi
umursarım

omzuma
inen
gölgen
pek
acı

ağzımda
bir
söz
yaralanır

uyurum
ovada
beraberimde
rüzgâr

bir
güney
çiçeği
düşüp
ırmağı
üzer

ahh
derim

İsmail ASLAN

Kendi kaleminden İsmail Aslan:
1984 Şanlıurfa doğumluyum. Psikoloji bölümü mezunuyum. Özel bir kurumda psikolog olarak çalışmaktayım. Şiirlerim Yaratım, Karakalem, Varlık ve Kitaplık dergilerinde yayımlandı.


***

KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ

O senin kadınların tırnakları gam yükü
Evlerin alfabesi toz tutmuş saçlarında
Gözlerine dokunsam okunaksız bir keder
Konuşsam dillerini karşılıksız bir vebal
Hayata açılmayan kapılar gibi
Odalarda biriken eski Türkçe akşamlar

O senin çocukların anneleri gökyüzü
Nisanın avlusunda toplanmış küçük sesler
Ellerine dokunsam hangimiz daha yaşlı?
Konuşsam dillerini sütbeyaz defterlerde
Güneşe adres soran yalnızlıklar gibi
Mevsimlere sığmayan taşra renkli anılar

O benim yalnızlığım dağıtılmış şehire
Tanrının göz nuruyla yürünmüş sayfalarım
Gözlerimi anlasam yelkensiz çocukluklar
Herkesin yanlışından nakışlanmış sabahlar
Gömleğimi kanatan türküler gibi
Tabiri hiç olmayan gül kurusu sevdalar…

Süleyman UNUTMAZ
22.NİSAN.2009


Kendi kaleminden Süleyman Unutmaz:
1977de uşakta doğdum. 1999 D.P.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdim. İstanbul'da öğretmenim.


***

EN MUTLU / EN ACI

uzun bir kül yürüdüm
ceketime sinen kokusunda
içtiğin sigaranın
sen merhametli, çalışkan ve süt hakkı
yoksul bir yavrucağın
sadık bir köpek gibi geri döner hesabı
her bir göz yaşının
saatleri sayılı bir pazar günü
masumiyet aramızda bir kördüğüm

bir atkıyı ikiye böldüm
kışlasında talihsiz soğuk yaz günlerinin
sarışın bir kız gömdüm
tam uçlarına güneş dudaklarının
en mutlu ile en acıyı
yanyana öptüğüm
sen üşürsen ben ölürüm

bir sözünle geri döndüm
bir çocuk aşkla büyüsün
nefesini hiç eskitmeden
eski bir on yıl hiç durmadan yaşansın ne olur
her şeyiyle yeniden ve yenilmeden
korkunç okyanuslarda
bir balina yalnız kalmasın
ekmek kıralım sıcacık bir çorbaya
iliklerim adınla ısınsın
senin yara izin benim tapınağım
kavgasız ziyansız bir Pazar günü
masallar sonundan başlasın

Doğuş Alev AKA


Kendi kaleminden Doğuş Alev Aka (Tiryaki):
1981 yılında Giresun’da doğdu. İlk, orta, lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde başladığı 4 yıllık lisans eğitimini bitirdikten sonra iş hayatına ilk adımını attı. Dergi faaliyetleri yaşamında her zaman önemli bir rol oynamıştır. Lise, Üniversite yıllarında okul dergilerinin editörlüğünü yapmış, iş hayatında da bu alandaki tecrübelerinden yararlanarak çeşitli inisiyatifler almıştır. Küçük yaşta geçirdiği trafik kazasından sonra başladığı şiiri, yaşama tutkusunun bir yansıması olarak tanımlamaktadır. Şiir dışında kitap eleştirisi, öykü alanında örnek çalışmaları olup, roman alanındaki çalışmalarına devam etmektedir. 2007 yılında evlenerek yazılarını yeni soyadı ile yayınlamaya başlamıştır. "


***

NAR SÖZCÜKLERİ


Gecikilmez biliyorsun
Her an erkendir geldiğinde
Karanlık mı yağıyordu yağmura
Yağmur mu karanlığın damlasına
Zamanıydı kalmak ve aldanmak
Nazar değmiş bir kurşundu gül yaprağında


Odası intihar çiçekli yalnızlıkların
Hüznü menevişli sağnağında
Yüzünde süt kesiği çizgileriyle
Saklı bir sonbahar geçti sokağımdan
Gezden seni gördüm
Arpacıkda, saçlarında yanan nar sözcüklerini
Dayadım şakağıma nefesini
Damarlarımda telaş ve sen kalabalığı


Gecikilmez biliyorsun
Her an erkendir geldiğinde
Hep erken biten ve çekip giden
Geciktiremediğimiz beyaz düğünler
Susan bir bahar olur kendi sonuna
Sığmadığımız diyarların gizli çağrısı
Dönüşü çalınmış ayrılıkların aldatan yankısı olur
Gideriz ve -belki- kalır adımız umuda


Ağzından hiç düşmedi örselenmiş sözcükler
Kış vakti han kapıları sürgülü bir kederin
Yalnızlık yüklü kervanlarında
Alnı ağıt vurgunu umutlarla yürürken
Yazgısı ayaz bir inattık yollarda
Gecikilmez biliyorsun...
Dönmeyişlere gidiyorsun...
Her an erkendir şimdi, sensizliğimde.

Latif KÖYBAŞ


Kendi kaleminden Latif Köybaş:
İzmir-Ödemiş doğumluyum.Orta ve liseden sonra bir süre açık öğretim fakültesine devam ettim. Şu an Almanya’da yaşıyorum. Çocukluğumun geçtiği evin tavan arasında,Amcam’a ait kitapların tozunu yuttuğumdan beri ne onlar beni, ne ben onları bırakamıyorum.Orta okul yıllarımda,nedenini bilmeden tuttuğum günlükler,daha sonra içimde ki yalnızlığa ulaşmamın rehberi oldu.Sabahattin Kudret Aksal’ın dediğince; yaşam kitaplardaydı.Bilinçli ve anlamlı olarak yaşamı algılamamın ve onu tanımamın miladı 80’li yılların öncesiyle sonrasın da ki izdüşümdür.Yaşamı daha iyi,güzel ve doğru olana yönlendirmek adına tüm insanların,”dünyayı güzellik kurtaracak”diyebildiği günlere ulaşmak adına şiirler,öyküler ve kitaplarla o güzelliğe yol almaya çalışıyorum.Saygılar...

 


***


Öleyazılan Aşk

bir aşkı yazmalıyız ölümün yanına
bir yalnızlığı sonsuzluğun koynuna

hep incelen sesler gibi
perde küçülttükçe yankılansak
sesimizi rüzgara dinletmeyi başarsak
durup dokunabilsek keşke
haylaz yağmurun kalbine
kanasak zamanın acımasız ruhuna

içimizden azgın nehirler akıyor
içimizden sessiz çığlıklar
durup düşünmeye vakit yok
her doğum
ölüme yazılan ilk cümledir
biz ise aşkı yazmalıyız ölümün yanına…

Tuna BAŞAR

/üçekimikibinyedi sıfırikiyirmiyedi
Afyonkarahisar/

 

Kendi kaleminden Tuna Başar:
1985 yılının soğuk bir Ocak sabahında gözlerimi dünyaya açmışım. Gerçek ismim Mustafa. Çocukluktan beri sempati duyduğum "Tuna" ismini kullanıyorum. Sonuna eklediğim "Başar" ise Kürşat Başar'a olan hayranlığımdan ileri geliyor.
İlk ve orta öğrenimimi İzmir'de tamamladıktan sonra 2002 yılında tıp eğitimi için, 17 yıl kaldığım İzmir'den Afyonkarahisar'a geldim. İzmir gibi sosyal bir şehirden Afyonkarahisar gibi kendi halinde, küçük bir şehre gelmem içime kapanmama ve kitaplara bağlanmama sebep oldu. Bu içine kapanık durumun son bulması için 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte, "Tuna Başar" ismiyle, Yahoo gruplarda "İzmirli Gözüyle" başlığı altında yazılar yazmaya başladım. Halen bu yazılarıma devam etmekteyim. Aynı zamanda da ‘Afyon Kocatepe Haber’ internet sitesinin kültür-sanat editörlüğünü üstlendim.
Yazılarım ve şiirsel karalamalarım Ada, Aratos, Ardıç Kuşu, Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak Edebiyat, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Lacivert Sanat E-Dergi, Mavi, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül, Yalınayak Edebiyat gibi dergilerde yayınlandı.

***

 

Yazarın isteği üzerine şiiri, ve yaşam öyküsü kaldırıldı.

 


***


GÜNAH ÇIKARTMA SEANSLARI

Büyümekten kaçarken ilkçocukluk oyunları oynadığımız,
Ana fikri hiç doğmayan birlikteliğimizde
Dokunulmamış sadakat sunabilmeyi isterdim ona.
Hayatlarımızın gerçeklerinden oluşmuş
Bedenlerimizi zırh gibi kuşatan
Belirgin fanustan firar edercesine yaşamıyor muyuz sıfatlandıramadığımızı?
Hiçbir yüklemi yakıştıramıyoruz;
İçinde bulunduğumuz-hep bir virgül daha ekleyerek
Ömrünü uzattığımız cümleye.
Birileri tarafından belirlenen,
Olması gereken kişiliklerimizi
Benliğimizden sıyırdığımız zamanlarda dahi
Çıplak kalabilmeyi beceremedim sanırım.
Dünyama yapıştı ya bir kere aldatılmışlığın buruk tadı,
Masumiyeti düşürdüm taban şişiren saatlerle tamamladığım
Karanlık çıkmaz sokaklarda.
Frekansı bir türlü tutturamayan
Acemi çocuğun hırsı oldum ilişkilerde.
Bir vakit geçmişte kaybettiğim
İyi niyetlerimle temas etti adamın biri,
Bununla beraber beynimdeki kemirgenler
Kısa devreye sebep oldu ruhumda.
Az önce bir çocukluk daha katledildi,
Köşe başında yığıldığı zemine anı bırakıyor son damla gözyaşını.
Tekrar yaşayabilmek mümkün olur mu?
Çocukluğun erişilmez zarafetini?
Yol kenarında anıların çokluğunda kaybolmuş
Sokak serserisinin mahcubiyetini duyumsayabilir mi insan her hücresinde?
Ruhuna yapışan kirlerin oluşturduğu katmanın ağırlığından
Bir gece kurtulabilir mi?
Hayatın uyumaya çalıştığı masum günahlar kentinde?

Özlem BAYZAT

 

Kendi kaleminden Özlem Bayzat:

02.01.1987 Bakırköy’de dünyaya geldi. Küçük yaşlarda edebiyatla tanıştı. Kültür Sanat dalında bir takım programlarda yer aldı. Şiir dinletilerinde sunucu ve yorumcu olarak katıldı. Şimdilerde hayatı fotoğraflarla dondurup anı biriktirirken şiirlerle süslüyor dünyasını…


***


AŞKIKIRMIZI..

 

A.

yazdı sıcaktı balkonuaşklarda
bir çingene koyduğunda dudaklarını kaldırıma
ötekisi öpmesini geciktiriyordu klarnetiyle
yazamadım
kader arttı.

sonra sana dokundum her şey başladı
yüzünün bekareti bozuldu önce
kalbine dair yırtık saptadım bakışında
onu ördüm.

küçük bir intihar besledim her yalnız gibi
ömründe ilk ve son kez açan çiçekleri düşün diye
kader daha da arttı
......
bütün ölümler formda artık
kötülükler nasıl da kurumsal
ne yanıma baksan uçurum kalıyorum
kurumsalaşk.

Ş.

büyüdüm
akrebin öğrettiklerini unuttum
herkesin pis kanı damarlarımdan geçti
karıştık

yarası biz kaldık
kim kurduysa hançerini
nedenler sonuçlarına kusur sayıldı

ve zar atıldı
şehir kırmızı geldi
bir yabancı ter gibi aktı geceyle şehirden
gördük

/-havva- ademin içindeki bıçak
kan korkudan kırmızı
kırmızı bizi başlatan sızı../

K.

ah aşkıkırmızı; ah
herkes kendine aşkını söyleyince
- aşk mı- söylüyor sanırsın derdin
haklıydın
aşk bile sınandı
herkes -kendi tanrısını- başkasında denedi
bütün sevişmelerden çıkarıldı kalpler

oysa bin yıldır akmıştım nehrinizi
daha yeni taştım.


Ömür ÖTER
istanbulaşk....mayıs.2009


Kendi kaleminden Ömür Öter:
1978.ADANA .CEYHAN doğumluyum.yüksek öğrenimi SELÇUK ÜNV.MES.EĞİTİM .FAK. tamamladım.YEDİ YILDIR BİR DEVLET OKULUNDA ÖĞRETMENLİK YAPMAKTAYIM. şiirlerim bazı internet sitesi, fanzinlerde ve değirmen- dergide yayınlandı. ŞİİRİ --ASIL VATANIM OLARAK-- görüyorum ...kurula ve site çalışanlarına , şair arkadaşlara başarılar diliyorum..


***


kum matem-atiğ-i


-Özellikle istanbul’da merdiven altlarında kot taşlamada çalışmış,silikozis hastalığına yakalanıp yaşamını yitirmiş ve hastalığın acısıyla yaşayan Silikozis hastalarına ve ailelerine-

 

ben de çıkardım tepeleri hırslı bir tay gibi
yelelerimde rüzgâr kanatlı martılar asılı

koparırdım tahakkümün alnından rızkımı
kumdan çıkarırdım ekmeğimi

ey soluğumu çalan iblis!
ey kuvars cinneti !
ve matematiği kum tanelerinin
ey artı değer hırsızı!
ve tutkularına kanımı katıklayan çıyan
değil mi ki benzim solarken açıyor seninde güllerin yanaklarında
oysa
içim acıyor oksijen kanamalarında tutunmak isterken hayata
zamansız terliyorum 18- 20 -30’umda canım çekiliyor tenimden
kesik kesik öksürüyorum da
tutmuyor elim ayağım çürüyor bedenimdeki ateş
eriyor ruhumdaki kısrak bana sevişmek yasak

ey soluğumu çalan iblis
ey kum-ar masa-l/larına yatırılan düşüm!
ey çocuğumun gözyaşı dilsiz gecelerde !
ve kadınımın rahmi aç taze meyvelere!

çağırın kanımı açlığınıza
çağırın bölün
bölün yüreğimi havyar gecelerinize

bende severdim oysa tramvaylarını bu kentin
lodos’unda titremeyi aşktan
poyraz’ında iyot kesiği nefesim
yahut balık ekmek yemeyi bu hale düşmezden evvel
şimdilerde denize bakmak yasak!
insanlara karışmak dilediğince
yasak toza toprağa bulanmak
şimdi sırtüstü yatıyor hayat
soluyor benzi nişanım
ah eder doğrulurum kınında kadife kılıçlar asılı
bu susku öldürüyor pencerede ki cam’ı
kendine yar mevsimler
gözlerin aksi vuruyor bakmalara
aynalar tek kişilik
bütün şairleri lâl bu kentin
acıyor içimdeki cerahat
ölüyor insan eylemi
ey teorize edilmiş bencillik ilâh’ı!
ey adına özgürlük denilen illet!
insanın modern zamanıyım çarmıhında gerilen
bütün ayetlerimi oku!
bayramı elinden alınan çocuğum mayıslarda
üşürüm
yüzümde acının rakkası oynaşır
çizilir oylumlu yanılsamaları hayatın
ancak bir dirence sığar iki susku arası dalgınlığım
hep çocuk kaldım büyük acılarda sessizliğim sığınağım
şimdilerde ayrıksı bir ölümüm
kendime açılır kapılarım
kapalı bir kitaptır yılları yüzünde eskimiş
bütün ayetlerimi oku!
yozlaştırıp yaşamın sırlarını
bir cenini öldürdüler bilmeden üretirken *âtî’yi
bütün ayetlerimi oku!
yaratan ellerin ahıyım çığlığıma sığınır matemi tarihin
güzelliklerin aksiyim sonsuzca tütünde pamukta kumaşta
ancak emek *yalvaç’ı ‘’bir *gavvas çıkarır beni *gayb kuyusunda yitik incisini arayan’’*1
bütün ayetlerimi oku!
dişlilerde kırılan kol benim raylarında tramvaylar yürüyen
serum şişelerinde bölüştürülen rüyasıyım ölümsüzlüğün
bütün ayetlerimi oku!
kendimden soydum senin güzelliğini yırtarak tinin ateşiyle
tenimden devşirdim çocukluğunu
bütün ayetlerimi oku!
yaralıdır iklimim öteler sevicini baharın
bütün kaçışlar kendini vuruyor zamanla
aç *us’unun gözlerini anla!
acının belleği yenilgilerin haritasıdır coğrafyasında kum fırtınaları esen
bütün ayetlerimi oku!
kendine zıt büyür elleri umudun tabutuna aynı ağaçtan çiviler çakılı
kalkan kimin cenazesi kimin selası veriliyor gece yarısı
‘’ancak bir benzerim öldürür beni’’*2
bütün ayetlerimi oku!
susku hamaklarında neeeen neeeeeen uyutulur morfinli geceler günah’ı
kim sallıyor beşiğini ateşin
ilahiler *ağarken öfkenin *rağm’ına?
kimin için çalıyor çanlar?
zangocu kim bu hengamenin?
aç us’unun gözlerini anla!
kim yazıyor ayetlerini hayatın?

sıyrıl bungunluğun isterik acılı ritminden kavra çağını
aç us’unun gözlerini anla!
anla!
yüzünde *riya gülleri büyüten
bütün peygamberler yalancı.


2009 1….mayıs kırşehir


*yalvaç:elçi,peygamber,nebi
*gavvâs:dalgıç
*gayb:1:gözle görülmeyen, gizli. 2.kayıp.
*âtî:gelecek
*1:Ogün Kaymak
*us:akıl
*2:Cezmi Ersöz
*ağmak;meyletmek
*rağm:inadına davranma,inat
*riya:yüze gülücülük

Çoşkun Edip SOYKAN

 


Kendi kaleminden Coşkun edip soykan(Edip Soylu):

1966 da kırşehir’de güzler köyünün ilkokulunun bitişik öğretmen lojmanında toprak sekide ninem doğurtmuş annemi ve ben dünyaya gelmişim,göbeğimi kesen ebe yine ninemmiş;o yüzden toprak kokusu çağırır beton duvarlar arasından;ilkokulu,orta okulu,liseyi kırşehir’de bitirdim.Tekirdağ’ın şirin ilçesi Çorlu’da elektrik teknikerliğini ve Erzurum’da İktisat fakültesini bitirdim.25 yıldır şiir olduğunu zannettiğim karalamalar yaptım ne yazık ki ve hiçbir zaman beğenmedim yazdıklarımı ve yaktım; bazıları halen duruyor onları beğendiğim de söylenemez ama ayrılmak biraz zor geliyor, yeniden üretim içerisine dahil edip tekrar yazmak istiyorum o şiir müsvettelerini.Şiir’in bir çalışma,emek işi olduğunu uzun zaman sonra öğrendim şiir akademisinden ve yenidir de bu öğrenmem; şimdi daha çok emek harcıyorum yazmak istediğimde;daha çok şair’in şiir’ini okuyorum,şiir akademisi bu konuda oldukça zengin bir olanak sağlıyor,romanlardan beslenmeye çalışıyorum ve tabiî ki kendime ve dışa dönük gözlemlerde etki ediyor şiirin oluşmasına,tabi yazdıklarıma şiir denirse,hala şiir’e yaklaşmış değilim ama emek harcıyorum,şiir akademisinin bu yarışması bir anlamda düzenli yazma durumu yaratıyor bende; her aya bir şiir sığdırmak zor ama çalışma disiplini oluşturuyor,bütün şair adaylarına ve sitedeki şairlere Saygı ve sevgilerim

Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa