Can Yücel'in mezarı yeniden
yapılıyor
Türkçe'nin usta şairi Can Yücel'in
2011'de saldırıya uğrayan anıt mezarının yeniden yapımına
başlandı.
Heykeltıraş
Mehmet Aksoy, 14 yıl sonra bir kez daha Can Yücel'in mezar taşını yapmak üzere
harekete geçti. Muğla'nın Datça İlçesi'ndeki Elbruz Denge atölyesinde
Heykeltıraş İclal Marmarisli ve ressam Ebru Demirkıran ile birlikte çalışan usta
heykeltıraş Mehmet Aksoy, bir önceki mezar taşının bir benzerini yapmak için
çalışmaya başladı. İki mermer bloktan oluşan mezar taşı, daha önce olduğu gibi
yeni doğacak bir bebeğin hayatla olan bağlantısını anlatıyor. Sutaşı adı verilen
ilk blok, 110 santimetre uzunluğunda, 40 santimetre eninde ve 40 santimetre
kalınlığında bir mermer blok ve üzerinde su kanalından oluşuyor. Sutaşının
üzerinde duracak olan can taşı ise kübik bir mermer ve 158 santimetre boyunda,
40 santimetre kalınlığında ve 40 santimetre eninde bir mermer bloktan meydana
geliyor.
CAN
YÜCEL YALANSIZ YAŞADI
Heykeltıraş Mehmet Aksoy, çalışmaların tamamlanma
aşamasına geldiğini söyledi. En geç bir hafta on gün içerisinde mezar taşının
yerine konulabilecek duruma geleceğini belirten Aksoy, "Bu heykeli, Can Yücel'in
anısına, şiirine, sanatına saygıdan dolayı yapıyoruz. Onun şair kişiliğini
anlatan bir mezar taşı yapmak istedim" dedi. Daha önce yaptığı mezar taşında,
bir can taşı, bir de sutaşı bulunduğunu ifade eden Aksoy, "Sutaşı hayatı, can
taşı da insanın içindeki canı, çocuğu anlatıyordu. Bence kaç yaşında olursa
olsun Can Yücel naif bir çocuk gibiydi. Sevgi doluydu. Yalansız yaşadı ve en
büyük düsturu da oydu. Olduğu gibi yaşadı. Kimseye rol yapmadı. Düşündüğünü de
özgürce söyleyebildi. Şairlik yanı da, hayatıyla birleşmiş gibiydi. Her eylemi
bir şiir gibi olmaya başlamıştı. Böyle bir insanın mezar taşını yaparken de o
anlamda bir şey olmasını istedik" dedi.
GÜN
BATIMINDA ÇOCUK ORTAYA ÇIKACAK
Yeni heykelin, ilkinden çok farklı olmadığını
belirten Aksoy, "Burada, bir kürenin içinden, bir ışıktan çocuk çıkarmaya
çalıştık. O çocuğa ışıktan bir hayat vermek istedik. Çocuğun göbek bağı da
hayata, suya bağlı ve oradan besleniyor. Hepimiz hayattan besleniyoruz. Mermerin
bir özeliği var. Belli bir incelikten sonra, ışığı içinden geçirebilir. Mermerin
o özeliğini kullandık. Gün batımında güneş heykelin arkasına geldiğinde, ışıktan
çocuk ortaya çıkacak" diye konuştu.
"TÜRKİYE
TALİBAN DEĞİL"
2011 yılında Can Yücel'in mezarına yapılan saldırının üzüntü
verici olduğuna değinen Aksoy, "O zamanlar, 'İnsanlık Anıtı' da yıkılmıştı,
Başbakanın emriyle. Ucube demişti. Aslında sanata ve sanatçıya verilen kıymetin
bir göstergesiydi bu. Türkiye aslında bu görünen yerde değil. Türkiye çok daha
ileride. Heykelde, resimde, müzikte bu böyle. Taliban görüntüsünde bir memleket
değil. Maalesef görüntümüz bu hale geldi" dedi.
"YIKILIRSA
BİR DAHA YAPARIM"
İnsanlık Anıtı'nın yıkılmasından sonra Türkiye'nin dört bir
yanından benzer saldırıların arttığını hatırlatan Aksoy, "İnsanlar da
heveslendi. Başbakan'a yalakalık için saldırıya başladılar. Bir sürü şehirde
heykeller kaldırıldı. Datça'da ise Can Yücel'in mezarı tahrip edildi. AKP'li
oldukları ortaya çıktı ama delil yetersizliğinden serbest kaldılar. Mezarlıklar
bizim için mukaddestir ve ölümle hayatın barıştığı bir yerdir. Mezarlıkta bir
mezar taşı paramparça edildi. Ve adam ondan sonra tebrikleri kabul etti. Biz
böyle bir anlayışa karşı yeniden bir heykel yapıyoruz. Bu heykel bir daha
kırılsa, bir daha yapma arzusundayız. İnsanlar fikirlerini özgürce
söyleyebilmelidir. Bu heykel de bir fikirdir. Hayatla insanın bağlantısını
anlatıyor. Şarap içenler, gelip şarap döküyormuş mezara. Onu engelleyin, gelip
mezarı niye tahrip ediyorsunuz" diye konuştu.
"DATÇA'DA HOŞGÖRÜ ORTAMI
VAR"
Türkiye'de insanların ölüleriyle bir şeyleri paylaşmalarının çok eskiye
dayalı bir gelenek olduğunu sözlerine ekleyen Aksoy, "İnsanlar, ölüleriyle bir
şeyleri paylaşırlar. Su dökerler, yiyecek bırakırlar. Bu çok eski bir
gelenektir. Datça'nın özgür düşünen insanları var ve bir sürü fikrin yan yana
yaşadığı bir yerde bunun olması kötü. Sonradan öğreniyoruz ki, bunlar Datçalı
değil, dışarıdan gelen insanlar. Datça'da bir hoşgörü ortamı var. Farklı
insanlar, çelişkiler yan yana yaşar ve hiçbir zaman şiddet içermez"
dedi.
NELER YAŞANMIŞTI?
Şair Can Yücel'in Datça Belediye
Mezarlığı'ndaki anıt mezarı 19 Ağustos 2011'de saldırıya uğrayıp, tahrip edildi.
Olayın ardından 22 yaşındaki Ş.K. ile 72 yaşındaki amcası T.K. gözaltına alındı.
Suçlamaları kabul etmeyen amca ve yeğen hakkında Datça Asliye Ceza
Mahkemesi'nde, 'İbadethanelere ve mezarlıklara zarar vermek' suçundan 4 yıla
kadar hapis istemiyle dava açıldı. Tutuksuz yargılanan amca-yeğen beraat etti.
Kararın ardından Güler Yücel, önce eşinin mezarının onarılmasına karşı çıktı,
sonra kabul etti.
(DHA)
Fotoğraflar: Muzaffer ÖZGEN