ASK VE IŞIK

[***che***]

<DIV align=center>
<TABLE =Ms***111;normalTable style="mso-cellspacing: 0cm; mso-padding-alt: 3.75pt 3.75pt 3.75pt 3.75pt" cellSpacing=0 cellPadding=0>
<T>
<TR style="mso-yfti-irow: 0; mso-yfti-firstrow: yes; mso-yfti-lastrow: yes">
<TD style="BORDER-RIGHT: #ece9d8; PADDING-RIGHT: 3.75pt; BORDER-TOP: #ece9d8; PADDING-LEFT: 3.75pt; PADDING-BOTTOM: 3.75pt; BORDER-LEFT: #ece9d8; WIDTH: 100%; PADDING-TOP: 3.75pt; BORDER-BOTTOM: #ece9d8; : transparent" width="100%">
<DIV =Ms***111;normal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; TEXT-ALIGN: center" align=center>Özgürlüğü İstedim
<DIV =Ms***111;normal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; TEXT-ALIGN: center" align=center>
<DIV =Ms***111;normal style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; TEXT-ALIGN: center" align=center>


şimdi, senden kalan neye değsem

kırılıyor inatla


her kuş kendine uçuyor

her göç, kendine göçüyor biraz da

sen… gitmeler zamanının erkenci saati

vuruşun zamana değil, kendine

bil ki galibi yok aşkın



tarihin not tutucuları,

yazın benden olanı

pembe üçkağıtlar değil, anlattığım

aşkın sunaklarında aktı kanım

tüm bıçakların sırtı,

tenimle sınandı inatla

ama bildiğim

yollarına kazıdığım ayak izlerim


ne talan olmuş coğrafyalar,

ne eskitilmiş sevgiler düşledim

ben

sadece

özgürlüğü

istedim




03-02-2005 ümraniye Tayfun IŞILDAR
<?:namespace prefix = v ns = "urn:schemas-microsoft-com:vml" /></v:stroke></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:f></v:ulas></vath><?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" /><o:lock aspectratio="t" v:ext="edit"></o:lock></v:shape></v:image></v:shape>
</TD></TR></T></TABLE>

[MUSTAFA ERGİN KILIÇ]

idea list


i
kız olsaydın küb(r)a koyacaktım adını
anlaman için büyüyen yalnızlığı!
insan yaşadıkça açılan yara oğul
ölümle kapanan

</font>

<hr style="height: 3px;">i
kız olsaydın küb(r)a koyacaktım adını
anlaman için büyüyen yalnızlığı!
insan yaşadıkça açılan yara oğul
ölümle kapanan

ii
meydanlar durulmuş su akmak içindir
yürü adıma açılan çıkmaz sokakta
varmak için yazgının şarampol parçalarına

iii
tandoğan meydanında güneş
yağmur bulutuna saplı hançer
sapından çektikçe yağdığımız

annen uydusuna tutulmuş dünya
kardelen karına yaslı büyümekte
tekmelerdin anneni kapitalizm sözcüğü geçtikçe
ezilen çimenlere sloganlar atardık
baharın çocuklarına basmayın
kaldırım taşlarına yeşil şiirler yazan
kalp kapakçıkları dar sevdaları geniş
gök gürlemek değil yağmak içindir oğul

iv
at ömrün cebirinden yamuğu
kalp cebinden atma yamukta olsa yankıyı
dört kenarı eşit bir kare çiz hayata!
açıların büyüklük savaşı bitsin!
insan dik dörtgen olmalı oğul
çarptıkça kenarlarını aşkın
tutkulu boşluğunu veren

v
che odaları aydınlatan puslu manzara resmiydi bize
duvarları ayakta tutardı portresi!
tüm balıkçıları dalgaların kıyısından toplayan
tekneleri genç kızların saçlarına bağlayan
Karadenizdi Ç
alfabemizin başındaki ilk çengelli iğne
her tan sökümünde (elimizde kalırdı güneş)
kesilen mücadelemizin kırmızı kurdelesi

vi
darbeli bir günde doğdun eylül
kaç baharı düşürdü takvimde
dalların kırılma sesini dinledik
çınarın altında annenle...
konuşamamış şarap şişeleri
altı delik ayakkabılar sıcacık
sosyalist gazetelerle örtülen yalnızlık
birer kaldırım taşı gibi kenetlendiğimiz yol!

vii
deniz’e uçurumun yakıştığı doğru baba!
oğlun uçurumdan düşen rüzgar
kayayı yontan suyu bileyen
yırtılmayı bilmeyen kağıt
da yalnızlığın kurduğu cümle
ısıl işlemlerde erimeyen çelik
ham maddesi Ereğli demir
Karadeniz eteklerinin derinliği
yer altı madenciliği gözleri
kömür yüreği demir tozu!!!

viii
anlaşılmalı oğul kör bir ülkedeki
mors alfabesi

ix
urganlardan geçmeyen et kokusu
sandalyelere basamama korkusu
fizik müfredatından atılamayan elektrik konusu
bir şiirin hapse düşmüş tortusu

x
şimdi sıvasız duvara
betonun tanımı sorulmaz oğul!
denizin olmadığı yere
imbatın.

MUSTAFA ERGİN KILIÇ/2004 (DAMAR/ KASIM 2005) </font>

[***che***]

Ne güzel yazmış usta


......
vesendaha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.
.....
AHMET ARİF


ne güzel anlatılmış

che odaları aydınlatan puslu manzara resmiydi bize
duvarları ayakta tutardı portresi!
tüm balıkçıları dalgaların kıyısından toplayan
tekneleri genç kızların saçlarına bağlayan
Karadenizdi Ç
alfabemizin başındaki ilk çengelli iğne
her tan sökümünde (elimizde kalırdı güneş)
kesilen mücadelemizin kırmızı kurdelesi

"öyle bir ateştin ki yangınındakül olmayı degil
yaşamayı ögrettin " buda benden olsun...

[***che***]

<H3 style="MARGIN: auto 0cm; TEXT-ALIGN: center" align=center>İpil Bir Yağmur</H3>
"yağmura dokundum dün gece
o da bedenime"


yokluğun yağmur gibi yağdı,
çoğalan ince bir aydı
dolandı sevdaya usulca
sevmeler ucuzladı yokluğunda
sevişmelerse vitrinlerde indirim...
oysa kağıttan kayıklardı yüreğimiz
şeytan uçurtmasıydı,
kırılgandı,
ay bir geceye
yıldızlara aldandı.

sonrasını sorma
içkiler tükendi,
tükendi söz;
ipil bir yağmur
taze bir ıslaklık kaldı.

Tayfun Işıldar

Işıldar, T.: İpil Bir Yağmur. Anafilya Türkçe Edebiyat, Kültür ve Sanat Dergisi. E-zine. Vol: 2, Sayı 15. Eylül 2002. http://www.anafilya.net/y2002/s15/ipil.htm
Edited by: ***che***

[san_]

sevgili che, şiiriniz yüreğimden tuttu, öyle çok hoşuma gitti ki ,iki kez okudum üstüste. yalnız affınıza sığınarak;
dolandı sevdaya usulcana dizesiniiçimden, usulca diye değiştirerek okudum ikincisinde.
elleriniz dert görmesin ki yazasınız.[img]smileys/smiley1.gif[/img]

[***che***]

şiir bu haliyle yayınlanmıştı ama bu katkı dolu eleştrinizi görmemezlikten gelemedim ve tekrar okudum haklı olana diyecek söz yokmuş. "şiir yola çıkar, akar yolunu bulur" teşekkürler ediyorum bu güzel düzeltmenize Edited by: ***che***

[***che***]

Gidenlerin ardından
(anma törenlerine ince bir sitem)
<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />
Anma törenlerinin vefasızlığında
düştünüz ateşe
bin daha yandık
andık...
güncesi olmayan seferlerin
belleği olmayan askerleriyiz
kurşundan askerler,
nereye koysalar,
orda kalıyor bedenimiz
ellerimiz ne kadarda itaatli
düşüp düzenin suyuna
imdatlar yazıyoruz pankartlara
kurtar bizi, kurtar bizi baba
akşam oluyor,soluksuz tıkılıyorsun odana
beyaz camda yalanlar dinliyor
öfkeleniyorsun kendi yalanına
olamıyorsun,
tarihsiz belleğine mezar taşları dikiliyor
sen ne sanıyorsun
aldanıyor
aldatıyorsun...

tayfun ışıldar
02/07/2003 - üsküdar

[***che***]

<H1 style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt">SEN BENDE ÇOKTUN</H1>
<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />
bekle dedin ay ışığına,
gidemedin
hoş geldinleri bensiz yazdın
odanın duvarlarına

akrebi olmayan
saatleri sevdin,
oysa,
akıp giden aşktı, bilemedin.

dokunmak istediğimde ellerim
tenine,
yoktun.
Sen bende çoktun sevgili,
sen
bende
çoktun.

08/10/2002 t.ışıldar

[***che***]

Yokluğunun Rengi Beyaz
“tüketilmemiş bir aşka dair”

gelişini bana yaz diyordun ya...
ellerim buz, tenimde ayaz
neye deysem,
nereye gitsem yokluğun beyaz

uzun sürdü yüreğimdeki kış
uzatsam ellerimi, eski bir otel odasından
sesimi bulabilir misin
bunca eskitilmişliğin arasından

çarşaflara seriyorum sensizliği,
sürahideki su kadar eskimiş ayrılığımız
dönüşsüz gitmeler iklimindeyiz
nedensiz bu ağlamalar


zaman,
yokluğunu büyütüyor,
kapanmamış bir yara da...
yorulmuş bir güneş gibi gözlerin
kirpiklerinde şarapsı sarhoşluk
bakmasam düşecekler,
ıslak bir ikindi vaktine sorgusuz
ince bir ney sesi gönül hânemde


bardaklara dolduruyorum sensizliği

rengi... beyaz.


tayfun ışıldar 2002-Çengelköy

[***che***]

Kanatsız kuş
<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" />

Eski kapıların kilitleri gibi,
Paslanmışsa yürek
Azad et güvercinlerini kuşçu
Kanatlarını çekme yüregimin

Tayfun ışıldar