|
|||
---|---|---|---|
|
#41
|
|||
|
|||
![]()
güneşli bir günde uç vakitlerde
bakar gibi ortasından kitabın sırlar yazılır içinden insanlar geçer derin bir bakış çizilir / hiyeroglif çokça kuşatılmış bir ada gibi dünya yaşamakla incelmiş silüetlerle sağalır / düş patlamalarından yorgun bir kent seyrelir yansımaları insan gölgelerinin karışır yıldızlar sütbeyaz ırmaklarla ufkun alnına saklanır taze gülüşler geri dönen çocukluğun yağmurlarından yerleşik bir öykü gözbebeklerinde cemreler kopar gelir bir dağ gibi durur akla tene değdikçe büyüyen yalnızlıkla şiire sancılanır bedenler bir iksir sunulur güneşin kadifesinden yeni bir hayat gibi genç kız avuçlarına ferda balkaya çetin / aralık 2010 Ekin Sanat Dergisi / Haziran 2013 Konu Ferda Balkaya Çetin tarafından (11-08-2013 Saat 21:57 ) değiştirilmiştir. |
#42
|
|||
|
|||
![]()
bizi alıp yazgılarımızla iniltisiz
kurtarıp acı bir düşünceden zaferle biriken sağnaklarından savrulur sesler gözlerimizin ta yüreğimizden bir can gülümser bir kadın şarkıya yükler hüzünlerini düşsel bir gezegenden seslenircesine ve kendiyle yaşıt bunca yıl tükettiği bir ömür / örselenen şimdi danseder ışık kümelerinde akşam sürdürür mahremiyetini ince duygular imgeli bir yüze yansır çıkıp nesnelliğinden ellerimiz yitirmez saydamlığını her şeye rağmen direngen bir kadın efsane yaratır sevdasından isterse ya da gizler yasını kanayan bedenine ferda balkaya çetin Aşkın (e) Hali Dergisi 31. Sayı / Temmuz-Ağustos-Eylül 2013 |
#43
|
|||
|
|||
![]()
nisan
-mümkündür taşın dile gelmesi uzun bekleyişler ardından- tanıdık bir fotoğraf yüzün kederlerini taşır ve esmer suskunluğunu yılların alnında vakur ışıltılar -vakit ikindi- şiir gibiyim bir şairin sevdasında saklı ılık esintilerin gezindiği saçlarımla giysilerim bahar -biraz çocukluk biraz da aşktı nisan alımlı kırmızı bir gül kadar- geldin ya şarkı söylüyor bir adam masalını anlatıyor kuğulara yüreğim yüreğinde geziniyor parmak uçlarımda ürkek ceylanlar -vuslat! / zamanı ölümsüz kılan- tut ellerimi avuçlarında tut ve öp öyle utangaç öyle dilsiz -göğü çizerek bakışlarıma- buğular siner göz pınarlarıma suskunluğum olur suskunluğun el sallar bir kelebeğe çocukluğum mayıs bilmezsiniz yüreğimden ne kışlar geçer o hüzünkâr gitmelerin düşerken sessizliği ferda balkaya çetin Berfin Bahar / Ağustos 2013 |
#44
|
|||
|
|||
![]()
sen dans ederken üzerime düşen gün, bir damla kan gibi
batırıyor güneşi. sesinde melodik bir tını çıkageldin tarihten biraz ölümsüz biraz insan, dağı ve denizleri bırakıp. ormanlardan seyre dalarak gökyüzünü, ünledin doğanın damıttığı müzikle çizdim ben de cennetinin resmini saçlarımda yakut gözlerim zümrüt. bir şiir kadar güzeldin sen ve hep on sekizinde. olsun! dur, gitme yaşamaktan sıkılıp uzun kışlardan sonra açar kiraz bembeyaz pespembe dersin sanki bir gelin doğru zamanlı bir başlangıç. ömrünün kısalığı zıt düşse de seninle kar altında yürümek gibidir mis kokularla dalından tek tek dökülen çiçeklerin. gözlerime alaca bir renk sakladım gel birleştirelim sihrimizi zamanı gelmiştir en savaşçı halimizle üfleseydik ihtişamını gizlice mammatusların gök gürültüsü, sağnak yağış incitir güzelliğini bilirim anladım ki bir başka çekincenmiş tılsımın eksileceği nefesindeki. gördüm, bir bakışı nakşeden dökülen inci yıldız yıldız gökyüzünden durdum. yakıştırdım her soruya bir yanıt her sonuca bir neden elf! dilimin ucundaki bu tat saçlarındaki hare. dokunur sonsuzluk var teninde, yaşamak kırmızı bir rüzgâr ipekten bir şal sende unuttum ben kalbimi, kalbimde çiğdemler. sana yakın mutluyum. elf! zarif ve narin peri hünerini al ve gel. gizle esrarını gözlerinin en derin elasına. gözlerindi senin tatlı içli bakıp melodiler söyleyen. bil ki gölgem seninle ak pak ve ritimli ve musikili iz bırakır deniz kokulu saçların hangi mevsimden geçersen elf! gerdanına yakışan iki Lal! olamaz mıydık seninle? tenini okşayan ben dudağının çocuksu kıvrımında? biliyorum, sen heyecanınla gelmiştin - biraz ölümsüz biraz insan, dağı ve denizleri bırakıp- imgeli ama ben sende unuttum bütün hüzünlerimi. ferda balkaya çetin TMOLOS EDEBİYAT / Ağustos 2013 |
#45
|
|||
|
|||
![]()
öteki gecenin şiiri/ne epigraflar
I- ...sen ey ruhu -deniz- yüreği -kara- olan çocuk şiirin son dizesinde kalmış bedenin ellerin / bir yaz gününden hâlâ ağustos kokar II- gözlerinde biraz nem biraz hüzün biraz da birikmiş yıldızlar kutsal bir prizmadan dağılmışsın evrene - ahkerler değmesin- diye narin tenine anne tınısını içine bırakmışsın sen eylül olmalısın ey çocuk eylül olmalısın dünya yıkılmış sen altında kalmışsın III- ah çocuk nedir bu yaşamındaki paradokslar baharları kışları tekrarlatan saçlarında biraz yağmur biraz rüzgâr biraz da karlar yaralanıyorsun yaşadıkça bir yer olmalı matemden uzak / çepeçevre gülistan IV- ve dizlerin kanadıkça düğüm düğüm olur için oysa sen gülmelisin gamzelerinle solgun bir yüz / ürkek / -gibi- darağacında yakışmaz sana V- ah bir de düşlerin var senin / çocuk düşlerin / gecenin ela renginde avuçlarında irem zaman çok mu hızlı götürmüş seni ondan mı dönemeyişin geriye VI- ama bilmelisin öylesine dingin ki bakışın kalmazsın pürtelaş içinde susar kendinde kanarsın / güneş dağlarda poyraz erguvanlarda kimseleri incitmezsin ondandır duruluğu sözlerinin VII- ...sen ey bağrında çiğdemler açan çocuk cemreler kopar gülüşünden gülüşün tropikal ..ve ellerin / bir yaz gününden hâlâ ağustos kokar ferda balkaya çetin Mavi Dergisi / Güz 2013 İnsancıl / Mart 2014 Konu Ferda Balkaya Çetin tarafından (07-04-2014 Saat 08:54 ) değiştirilmiştir. |
#46
|
|||
|
|||
![]()
I- ateş
hatırla ellerini, sıcaklığıdır değen yapayalnız ölen acılı bir babanın akıyor çünkü zaman esmer yüze birikmiş gölgeleri ömrün her pencereden ayrı bir çığlık. nereye baksam tanrı’nın adaleti… derken yarıya bölünüyor duygularımız biraz tutkulu biraz eleştirel yanıltıcı olsa bile içgüdüler, düşünmeli… niçin hoşlandığımızı ya da hoşlanmadığımızı bir şeyden sezgi ve hisleri içine katıp öyle düşünmeli sonra bir daha benimser gibi bir başka yaşamı kendi dilinden mevsim kırlangıç çöz ç ö z e b i l i r s e n içimde okyanus derinliğinde bir sızı… beni affetsin şiir dizelere sığamadım büyüdüm birkaç sözle sokağa taştı gülümsemem yeni bir sabaha karışmak ister şimdi olgun sesim ünlemsiz düşer bir ateş meşrulaşır kırmızı II- güneş ipekten bir günün ortasındayım yolum aydınlık şarkı gibi etrafımda uçuşan renkler gözden geçirip geçmişimi iyimserliğimle sormalıyım yolumuz neden kesişmelerde? Sen! yolumu yolunda bulduğum şair sakındığında sesini sesimden bir güvercin ölüsü düşer gökyüzünden hangi cüretkarlığın sırrını taşıyor ki zaman kendini tamamlıyor Kibele gül ve volkan şiirin kimyasında ete kemiğe bürünüp hiç yaşadınız mı aşkı dillere destan III- gökyüzü göğün rengidir serinkanlılığımız geçtim içinden ama kendimi saklayarak unufak. yüzümde billurdan sığınağımın gereksiz tedirginliği gözlerim yağmurlar kadar yorgun sadakatsizce durur bir hançer göğsümde şimdi gitmek istesem çağrıda bulunsam ateş güneş ve gökyüzüne ulaştırır mı beni o saklı kente Maya dilinde benim orkestra şefi… adımları tasarlayan kareograf hem eleştirmen yerine getirilmesi gereken acil görevler gibi bedenin soğuması da geçti gözlerimin önünden oyunun kuralı bu. ama çocuk olmayı seçtim ben gidip geldim kıtalararası yanılmayı da göze aldım ben uyandım kasılmalarla toprağa bırakarak izimi o sırrın söylenmediği yerden çöle bakan değilim ölüm geçmez aklımdan içimdeki tanrıça’yla konuşur Mu’nun güneşi… ferda balkaya çetin nisan 2013 Acemi / Eylül- Ekim 2013 Ekin Sanat / Eylül 2013 |
#47
|
|||
|
|||
![]()
savruluyordu şehrin yıldızları
neh’r olup akan zaman üzerine ruhum dökülüyordu tebessümlerden geceydi bir bahar ışıltısı gibiydi gözlerin denk düşüyor düşlerimin rengine uçuşuyordu saçlarım kendiliğinden geceydi bir orman derinliğindeyken kelimeler yemyeşil akıyor şiir ay/ın aksine ellerim büyüyordu bedeninden geceydi yağmur yağıyordu kar çiçeklerine karışıyor toprağa usulca bir ten gün ışığı sızıyordu penceremden ferda balkaya çetin Eliz Edebiyat / Ağustos 2013 Konu Ferda Balkaya Çetin tarafından (30-10-2013 Saat 09:15 ) değiştirilmiştir. |
#48
|
|||
|
|||
![]()
La
- Le her nefes bir sese eklendi her ses bir düşünceye büyüdüm ben sıkıldım kendimle konuşmalarımdan bir arpa boyu yürüdüğüm mesafe ah benim kehribar kokulu yalnızlıklarım/La didiştiğim iç hesaplaşmalar söyledi, söylendi, duydum, unutmadım bir kraliçeye yakışan alınganlıkla mağrur suskularım ördüğüm sabır her gün bir parça sen oluyorum anne. iyi ki sevinç çiziyorsun gözpınarlarıma her gün ey çocuk! yüzüm, henüz yazılmış lirik bir şiir yankısı kamaşan gözlerimle büyür; büyür ayak sesim/Le sesim, nefesim, iç sesim yaprakları rüzgârla dans eden iğde çiçeği gibiyim yakışır yaz akşamlarına zarafetim ve yüreğim doğrudur aklımdan geçenler yakalarım ritmini som ipekten güneşin. Temmuz! iğde çiçeğim! ah benim kehribar kokulu yalnızlıklarım/La didiştiğim iç hesaplaşmalar yankısı kamaşan gözlerimle büyür; büyür ayak sesim/Le sesim, nefesim, iç sesim susmalı artık… ruhumdaki aşk; ‘sanma’larım alınganlıklarım. ferda balkaya çetin Ekin Sanat / Ekim 2013 |
#49
|
|||
|
|||
![]()
hep bir ağaç gövdesine sarılma
isteği var ruhumda bu yüzden umutlar büyütürüm içimde saçlarımdan rüzgârın aşındırdığı köklerinden tutunurum yaşama aydınlık ve çocuksu şöyle uzun kuyruklu bir uçurtmanın hayalini kursam istediğim renklerle doldursam gökyüzünü fırçamı dokundurmadan yıldızlara içinden geçerek yükselse ağacımın dallarından mesut olurum yatağımızda ılık bir güneş olsa sevgilim her sabah ve şiirden çadırımız yanı başımızda orman gülleri nazlı serin rüzgârlı didişmelerinden uzak insan hallerinin biz ağaca yaslayalım sırtımızı arkamızdan bir orman gelir ferda balkaya çetin maviADA / Güz 2013 |
#50
|
|||
|
|||
![]()
-kırılgan bir gölgenin ruhudur
acıya direnen yeryüzünün adaletsizliğinde- o düşünce ki ele geçirip tüm zamanları şafağı sancıyla indiren yere ah o söz kınından sıyrılmış bir bıçak taş kesiyor söylenirken kirpik uçlarında kanar sonra en tepesinden bir dağın geçer gibi sırat’tan irkilerek tanrı’ya ulaşan duası olur şahdamarından günahsızlığın ah bu alınyazısındaki giz kesişen iki çizgideki aydınlık dizilir içine tek tek uykusuzluğun geceye imgeler birikiyor -o eşsiz gülüşün ruhudur yağmura direnen erişilmez bir bulut büyüklüğünde- ve yine o düşünce ki ele geçirip tüm zamanları güneşi sancıyla indirir yere kavuşur birbirine yerle gök bir ışık demetinden bu karanlık ne öyleyse ferda balkaya çetin Kasaba Sanat Dergisi Yıl:4 Sayı:13 |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|