|
|||
---|---|---|---|
|
#1
|
|||
|
|||
![]() SENİ SEVERKEN 02. 25. 2000
Ben seni severken kolay olmadığını biliyordum En olmazında zamanların güçlüğünü yaşadım her an Çünkü ben seni hiç kimsenin sevemeyeceği ve bilemeyeceği kadar çok sevdim Zıt kutupların ekseninde dönerken ayrı ayrı, Ben seni en uzak bir yıldızın ışığında gördüm… Ben seni en olmazında, en çıkmazında zamanların bir yol ayrımında buldum. Çünkü ben seni hiç kimsenin sevemeyeceği ve bilemeyeceği asırda sevdim. Zıt kutupların kesiştiği, güneşin yakıcı ateşinde, Gün ışığında gördüm… Ben seni severken, kolay olmayacağını biliyordum. Oysa kolayı herkes seçerdi, Herkes kolayca bulurdu sevgiyi. Ama ben seni hiç kimsenin sevemeyeceği ve hiç kimsenin anlayamayacağı bir anlayışla sevdim. Dünya ile ayın buluştuğu kavşakta, Evrenin elmas halkasında gözlerini gördüm. Ben seni tanımadan önce, Karanlığı yırtan gecenin ay ışığında sevdim... Hatice Elveren Peköz Konu haticepekoz tarafından (26-09-2013 Saat 00:25 ) değiştirilmiştir. |
#2
|
|||
|
|||
![]() ![]() ![]() Damla, annesine zoraki bir gülümseyişle baktı. Anne iç çekişlerle odadan çıkıp gitti. Her yer karanlık ve sessizliğe bürünmüştü. Genç kız dalgındı, gözlerini yumdu. Sonra bedeni sarsılarak uyandı. Tuttu bir şiir daha yazdı. Bir an için kendini gerçek sevdalı sandı. Şiirlerin büyüleyici dizelerine kanmış, Sessiz dünyasında ne varsa haykırmalıydı. Damla yaşama son bir gülümseyişle baktı. Ölüm başucunda, hücreleri yüzde doksan kanserdi. Üstelik yarın anneler günüydü. Annesine şiirler yazmalıydı. Ah bir iki dizelik nefes daha alamaz mıydı? Oysa zavallı kalbi her şeye rağmen yaşama inanmıştı. Umut ise uzaklarda bir limandı. Suskundu, yaşama biraz daha direndi! Ve son bir şiir daha yazdı. Bugün kalbim kuytularda ey ölüm!/ Kuşları, cam kırıklarını/ Annem için, GDO’lu tohumları yazmalıyım./ Yeniden özgürleştirmeliyim kuşları./ Yüreğimde bir burç gibi örülü ey dağlar,/ Bir gün umudum gerçeğe dönmese eğer/ Anneme söyleyin, bir mayıs kelebeğiyim ben!/ İstemem, genetiği bozuk, kokusuz, yapay güller getirmeyin!/ Anneler Günüydü... Annesi odaya gözyaşlarını gizleyerek girdi. Perdeleri araladı, gün doğmak üzereydi. Oda birden aydınlanıverdi. Genç kız gülümseyerek uyuyor gibiydi? Küçük elleri taş soğukluğunda kaskatı keslmişti. Kızına dokundu, öptü, acıyla sarstı! Damla sonsuz uykuya dalmak üzereydi. Zoraki gülümseyerek annesine baktı. Gözlerini kapadı. Kalemi yere düştü. Başucunda kitapları... Yınıbaşında renkli sayfalara yazdığı, Yaşama son bir gülümseyiş salıyordu şiirleri… 2001 Hatice Elveren Peköz
|
#3
|
|||
|
|||
![]() Kardelen Ve Biz Sokaklar sensizliğe bürünür ben yürürüm Ardımsıra yalnızlığım yürür Yürüdükçe kardelenin sessiz yürüyüşüne dâhil olurum Oturur senle gül, karanfil, papatyayla söyleşiriz Sorsalar söyleyemez, lal olur dillerimiz Yolumuz aşk yoludur artık Sırça saraylara uzanır gider. Yürüdükçe, baharın içinde ne varsa bizimle yürür Papatyalar aşkını sorarken bizden Dünyayı bir aşkla uyuturuz Gül gelir yanağımıza öpücükler kondurur Sokaklar kâh toz duman, kâh karanfilli bahçelerimiz Tut ki çocuğuz, birden bire büyümüşüzdür Elvan-ı renk cümbüşü içimizde... Yüreğimizde bir aşk büyür ki, amansız! Kardelen ve biz sevdikçe çoğalırız. Durmak zamanı değil O meçhul yollardan geçeriz Sokaklar sessiz, sokaklar aşk bahçelerimiz Kayboluveririz birden Şehir pencerelerinde papatya yüzlü sarışın küçük kız... Saçları sardunya, karanfil, gül kokulu... Kardelen ve biz sevdikçe çoğalırız Yürüdükçe, gözleri hülyalanır Yürüdükçe kardelenin sessizce uyanışına dâhil oluruz. 1999/ Şubat Hatice Elveren Peköz |
![]() |
Tag Ekle |
bir demet şiir |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|