|
|||
---|---|---|---|
|
#261
|
|||
|
|||
![]()
Laleler
Laleler de çok kışkırtıcıdır, kıştır burada. Bak nasıl da beyaz her şey, nasıl sakin, nasıl kar altında Huzuru öğrenirim, uzanarak kendi başıma sessizce Nasıl uzanırsa ışık bu beyaz duvarlara, bu yatağa, bu ellere. Kimse değilim ben; ilgim yok patlamalarla. Adımı ve günlük giysilerimi teslim ettim hemşirelere Ve geçmişimi anesteziciye ve bedenimi cerrahlara. Dayadılar başımı yastıkla nevresime İki beyaz göz kapağı arasında kapanmak istemeyen göz misali. Aptal göz bebeği, her şeyi içine almak zorunda sanki. Hemşireler gelip geçer, dert değil onlar, Beyaz başlıklarıyla giderler karaya doğru uçan martılar misali, Elleriyle bir şeyler yaparlar, birbirlerine benzerler, O yüzden kaç tane olduklarını söylemek imkansız. Onlar için bir çakıl taşıdır bedenim, üzerinden akarken Suyun çakıla davrandığı gibi davranırlar, teskin ederler usulca. Parlak iğneleriyle hissizleştirirler beni, uyuturlar. Artık kaybettim kendimi, bezdim bagajlardan – Marka deri çantam kara bir ilaç kutusu gibi, Kocam ve çocuğum gülümser aile fotoğrafından; Saplanır derime gülüşleri, gülümseyen küçük çengeller. Bıraktım her şeyi, inatla adıma ve adresime iliştirilmiş O otuz yaşındaki yük kayığını. Pansuman yaparak temizlediler beni sevdiğim çağrışımlardan. Yeşil plastik yastıklı tekerlekli yatakta korkmuş ve çıplak İzledim çay takımımın, ketenli çekmecelerimin, kitaplarımın Batarak kaybolduğunu, ve kafamın üzerine çıktı su. Bir rahibeyim şimdi, bu denli arınmamıştım hiç. Çiçek istememiştim, istediğim sadece Ellerimi çevirerek uzanmak ve büsbütün boş olmak. Ne özgürlüktür bu, bilemezsin ne özgürlüktür – Öyle büyük ki huzur, afallatır seni, Ve bir şey istemez, bir künye, birkaç ıvır zıvır. Ölülerin vardıkları yerdir bu, nihayetinde; tasavvur ederim Kapatırken ona ağızlarını, bir Komünyon hapı misali. Laleler çok da kırmızılar öncelikle, incitirler beni. Hediye kağıdı arasından bile işitirim onların soluklarını Usulca, beyaz kundaklarının arasından, korkunç bir bebek gibi. Kırmızılıkları konuşur yanıtlayan yaramla. Hilekârdır onlar: beni batırdıkları halde, su üstünde yüzer gibiler, Asabımı bozar onlar apansız dilleriyle ve renkleriyle, Bir düzine kırmızı kurşun sonda boynumun etrafında. Daha önce kimse izlemedi beni, şimdi izlenirim. Döner laleler bana, ve ışığın günde bir kere yavaşça Bollaştığı ve yavaşça azaldığı pencere ardımdadır, Ve görürüm kendi kendimi, yassı, gülünç, güneşin gözüyle Lalelerin gözleri arasında kesilmiş bir kağıt gölgesi gibiyim, Ve yüzüm yok benim, kendi kendimi yok etmek istemiştim. Hayat dolu laleler yer benim oksijenimi. Onlar gelmeden önce yeterince dingindi hava, Gelip giderek, her bir solukta, yaygarasızca. Sonra doldurdu laleler havayı yüksek bir ses gibi. Şimdi takılıp durur hava ve anaforda dönenir bir nehir misali Takılıp durur ve anaforda dönenir pas kızılı batık bir motor gibi. Kendini adamadan eğlenen ve dinlenen Mutlu dikkatimi yoğunlaştırırım onlara. Duvarlar da kendilerini ısıtır sanki. Parmaklıklar ardına konmalı laleler tehlikeli hayvanlar misali; Açılmışlar bazı dev Afrika kedilerinin ağzı gibi, Ve farkındayım kalbimin: açılır ve kapanır Kızıl goncalar kâsesinin bana duyduğu saf sevgiden. Tattığım su sıcak ve tuzlu, deniz gibi, Ve sıhhat gibi uzaktaki bir ülkeden gelir. Sylvia Plath (1932-1963, ABD) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#262
|
|||
|
|||
![]()
TAŞ PARÇALARI
XXXIV Birini seviyorsan onu öldürme! demek kolay Oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat. Ve aşkta ölümün bir anlamı vardır, görklü kılınan Bozulsun diye im Her ateş önce yanını yoklar sevgilim. Bundan böyle ne vakit bir yangından artakalan İsle karışmış bir şair gölgesi görsen Başıboş, duran, susan, içinden yanan: Ya da bir kızkardeş, ağlayan kekliğine, Uzak ve göğsünde klarnet sesiyle dolaşan. Birhan Keskin Y’ol s.49
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#263
|
|||
|
|||
![]()
İHTİYAÇ
Bu akşam içimde Tuhaf bir sıkıntı var Dünyada sanki bir ben kalmışım. Sanki herkes nerde keder varsa bırakmış Ben nerde bulduysam toplamış almışım. Önümde söğüt ağacı Her zamanki haliyle, çaresiz Havuzda su rahat İnsanlar susmuş Sessiz bir yağmur gibi başladı bende Konuşmak ihtiyacı. A.KADİR
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#264
|
|||
|
|||
![]()
DERİN IŞIĞIN GÖRÜNMEK İÇİN…
Derin ışığın görünmek için Geceyle kırılmış ve çatlamış bir toprağa ihtiyacı var. Karanlık bir odundan coşup yükselir alev. Söze bile bir madde gerekir, Her çeşit şarkının ötesinde durgun bir kıyı. Senin yaşamak için ölümü aşman gerekecek, En saf varoluş saçılmış bir kan’dır. Yves Bonnefoy Çeviri: Ahmet Soysal Bütün Şiirlerinden Seçmeler s.24
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#265
|
|||
|
|||
![]()
Ayna
Gümüşüm ve dobrayım. En küçük bir önyargım yok. Anında yutuyorum gördüğüm her şeyi, Olduğu gibi, hoşlansam da, hoşlanmasam da ondan. Zalim değilim, doğrucuyum yalnızca – Dört köşeli gözüyüm küçük bir tanrının. Düşünceye dalıyorum karşıdaki duvarda çoğu zaman. Üzerinde benekler olan pembe bir duvar bu. O kadar uzun süre baktım ki ona yüreğimin bir parçası olduğunu düşünüyorum artık. Titreyerek parıldıyor ama, Yeniden, yeniden ayırıyor bizi yüzler ve karanlıklar. Bir gölüm şimdi. Bana doğru eğiliyor bir kadın, Derinliklerimi araştırıyor, keşfetmek için kendini. O yalancılara dönüyor sonra, mumlara ya da aya Sırtını görüyorum ve aynen yansıtıyorum onu. Gözyaşlarıyla ve el sallayarak ödüllendiriyor beni. Önemliyim ben onun için. Geliyor ve gidiyor. Her sabah karanlıkta yer değiştiren onun yüzü. İçimdeki genç bir kızı boğdu; gün be gün yaşlı bir kadın Çıkıyor içimden ona doğru, ürkünç bir balık gibi. Sylvia Plath Çeviri: Gürkal Aylan Suyu Geçiş s.49
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#266
|
|||
|
|||
![]()
Yalnızlık
Yalnızlık bir yağmur gibidir. Denizden akşamlara yükselir; uzak mı uzak ovalardan gelir, ağar göğe, hep ordadır göklerin. Ve düşer gökten üstüne şehrin. Alaca saatlerde yağar geri, nice ki sabaha döner bütün sokaklar; nice ki göğdeler, bir şey bulamamış hiçbiri, umutlar boşa çıkmış, üzgün ayrılırlar; nice ki insanlar karşılıklı nefret içre kalırlar yan yana bir yatakta yatarken: akar yalnızlık ırmaklarla derken … Rainer Maria Rilke Çeviri: A. Turan Oflazoğlu Seçilmiş şiirler& duino ağıtları s. 61
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#267
|
|||
|
|||
![]()
YIKINTILAR KUŞU
Yıkıntılar kuşu ayrılıyor ölümden, Yuva kuruyor gri taşta güneşte, Her acıyı, her belleği aşmış, Bilmiyor yarın nedir sonsuzda. Yves Bonnefoy Çeviri: Ahmet Soysal Bütün Şiirlerinden Seçmeler s.41
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#268
|
|||
|
|||
![]()
BA***286;LILIK
Kentin sokaklar***305;nda sevgilim var benim. Nereye gitti***287;i ***246;nemli de***287;il b***246;l***252;nm***252;***351; zaman***305;n i***231;inde. Art***305;k sevgilim de***287;il, herkes onunla konu***351;abilir. Art***305;k an***305;msam***305;yor, ger***231;ekte kim sevmi***351;ti onu? Bak***305;***351;lar***305;n dile***287;inde benzerini ar***305;yor. Ba***287;l***305;l***305;***287;***305;m***305; y***252;r***252;yor u***231;tan uca. Umudun resmini ***231;iziyor, sonra da hafif, uzakla***351;t***305;r***305;- yor onu. Kendi istemese de a***287;***305;r bas***305;yor. Mutlu bir bat***305;k gibi dibinde ya***351;***305;yorum onun. Yaln***305;zl***305;***287;***305;m onun hazinesi, o bilmese de. At***305;l***305;m***305;n***305; ***231;evreleyen b***252;y***252;k boylamda ***246;zg***252;rl***252;***287;***252;m i***231;ten i***231;e oyuyor onu. Kentin sokaklar***305;nda sevgilim var benim. Nereye gitti***287;i ***246;nemli de***287;il b***246;l***252;nm***252;***351; zaman***305;n i***231;inde. Art***305;k sevgilim de***287;il, herkes onunla konu***351;abilir. Art***305;k an***305;msam***305;yor, ger***231;ekte kim sevmi***351;ti onu ve kim ayd***305;nlat***305;yor uzaktan, d***252;***351;mesin diye. Ren***233; Char ***199;eviren: Samih Rifat Se***231;me ***350;iirler s.24
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#269
|
|||
|
|||
![]()
PENCERE CAMI
Saf yağmurlar, beklenen kadınlar, Başkaldıran kişinin yüzüdür O sildiğiniz yüz, Acılara adanmış camdan yapılma; Ötekiyse, mutlu kişinin camı, Titrer odun ateşinin önünde. Seviyorum sizi ikiz gizler, Dokunuyorum ikinize de; Hem hafifim, hem ağrılar içinde René Char Çeviren: Samih Rifat Seçme Şiirler s.34
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#270
|
|||
|
|||
![]()
KENT
Sizi gördüm denizin evinde. Akşamüstleri gibi güzeldiniz. Bir balık su değiştiriyordu. Yeni yeni bunalım duvarları çıkıyorduk her gün. Sıkıntımıza giriyordu adın. Büyüttükçe: artıyordunuz. -Gökyüzü duyuluyor, dedim. Baskının sessiz ülkesine vardım Seni yürüyorum. İlhan Berk Bir Yeryüzü Tanığı s.29
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|