![]() |
İSTANBULA DOĞRU Akşamdan kalma bir kent cadde boylarında mal beyanında kadınlar dönme-lerin sakalları çıkar... sabah namazına müteakıp dönme-ler sanık görenler tanık ustura satılır kara-kollar da ağırlaşan sabaha aynada saydam gülüşleri kalır en mahrem yerinden kırılır kadeh. bir bardak zemzemle yıkanır bu kent mazgallarda boğulur günahlar haramilerin saltanatı yıkılır bir kadehle çiçek pasajında uğrunda nelerden vazgeçilir bilinmez tramvaylar geçer içinden beyoğlu'ndan istiklale doğru uzanır çocukluğum asılır yapayalnız sarkarım kenarından hayata kuşatılır mı bir daha bilmem bu kent kuş-atılır anason kokulu gökyüzüne anadolu'dan her sabah yeni bir kent kalkar akşamdan kalma istanbul'a doğru... Savaş Kayhan Edited by: emre gümüşdoğan |
Toprak Rüzgar yar biçer yüzü toprak kokan kadınlardan. mastara yatırılmış corak toprak kokar elleri. kınaya çalar gece hüzün işlidir cemberinde kuytulukta doğurur kendini göbekten bağlıdır toprağa eşi düşer nasırlanmış ellerinden gıkı çıkmaz utancından. çapaya kesilmiş yürekler işler toprağı . gök yüzüne hasret gözleri toprağa benzeyen SURAT..... SIZLAR hayata . avlusu geniş evlerden acılır ermeni kokan daracık sokaklara. asmaya dolanır kolları. dövmeden gecilmeyen yüzler süsler hayatı. fırat içinden geçer düşlerini bırakır suriye li çocuklara rengareng kumaşlardan halaya durur oynar toprağına inat heryeri Y. Savaş Kayhan |
ölüm
Niyetsiz ölüm Nal keser avluda kapımda tanımadığım ayakkabılar ahşap yalnızlığınla sen başbaşa kısrak fırtınalar kopar ardında soluk- soluğa ağzın nedensiz beyaza koşar atlar başı boş gem vurulur hayata dizginlenmez kişner zamansız ölüm çatlar duvarım yere düşer saat kırılır ding dong lar saat dokuz- doğurur ölüm Edited by: pedi |
Şiirinizi beğenerek okudum. Son günlerde siteye üye olan arkadaşlarımız içinde nitelikli paylaşım yapanların olması beni sevindirdi. Şiir ve dostlukla... |
hoşgeldiniz! ölüm'le... |
RUTUBET
Korkmazdik yasamin üstümüzde tutacagi ağır rutubetin, kokusundan. ketcapla cizilmis bir yolun ayrimina , hayatimiza nester atarak ayriliklar koyduk. bu yüzden her aynaya baktigimda, anlimdaki topagrafik egrileri yasamimdaki gerceklerden, aldigimi. islak kalmis bu kentin sagnaklanan her karisinda, günese hasret kalan, bu topragin kuru kalmis çocuklariydik bizler. yosun tutmus kaldirim taslarindan rutubet kokan gelecege adim atarken, gözlerin, nemlenmis buhulanmis, çamdan , yapilmis, bir giotin pencerenin kenarindan. bakarken özlemle, boyuna ve batisina uzanan bir kente, zeytin gözlerinle. tugla kizilliginda sevdigim, sen degilsin. islak kalmis bu kentin sagnaklanan her karışında günese hasret kalan,bu topragin kuru kalmis çocuklari artik sensiz,bensiz. Y. Savas Kayhan |
GÖK-YÜZÜN
Yalnız seni ve sesimi duyabilmek için içeri alıyorum gök - yüzünde çırpanan kanat seslerini müsvette kağıda düşen hayatımı katlayıp başı boş rüzgarlara teslim ediyorum gök-yüzüne salıyorum kendimi ellerimi yıkıyorum suya teslim ediyorum ne kadar bulaşık elim varsa sana dokunduğum akıyorum insan suretlerinin arasına kaldırımlar taşlarını söküyorum yerinden çıkmaz sokağa eğilip ayaklarımı bağlıyorum topuklarımı kırıp sürüyorum sana doğru içeri alıyorum cırpınan kanat seslerini yerine uçurtmalar salıyorum gök-yüzüne ne kadar bağlanmışlığım varsa sana çözülüyorum |
ateşle-barut
gözlerin düşmeye hazır iki tetik gibi bakışınla vurulurum bakma bana barut ve ateş kokar sokaklarım bir kibrit çöpü yeter yeni yangınlara heves sağnaklansın yağmalansın ardımızda ne varsa ateşle barut sen ve ben yanağında güzden kalma patlamaya hazır gamzen nedensiz gülme bana gökyüzü yağmur toplar sırnaşık bulutlar yağsa ne olur elimizde sönmemiş kibrit sen ve ben ateşle barut bir kibrit çöpünden uğrunda vaz geçilir bu kentten yeniden yaparız bu kenti külden |
merhabaEdited by: pedi |
<H4>gel-git</H4>
<TABLE cellPadding=8 width="100%"><T> <T> <TR> <TD>gel-git dolu dizgin sür hayatın üstüne rüzgarıma kapılda gel bir yanımı düşle süsle de gel demlenmesini bekleme süzülme orasından burasından hayatın. bekleme kenarında dal içine olabildigince ama kendince tutunacak dal arama kır kenarından usul usul gelme feryad figan gel bagir kiyamet kopsun ama yalnız gel hiç bir sey istemez alma hesabını bırak üstü kalsın. sarı otobüse bin duraksız, zaman sız, kifayatsiz tebessümle in ben ordayım kenarında degil tam ortasındayım kavganın birak gölgeni oda kalsın sadece kendin gel. olabildigince ama kendince. çık basamakları birer birer sarı bir tebessüme kapılda gel sakın arkana bakma yak basamakları kimse gelmesin dokunamasın kimse sana ama asla onu getirme o sende kalsın. şimdi git gelmemis gibi say kendini. </TD></TR></T></T></TABLE>Edited by: ortapedi |
şu Anki Saat: 10:44 |
Powered by vBulletin
Şiir Akademisi Forum