![]() |
F. W. NIETZSCHE / ŞEN BİLİM çeviren: ahmet inam (SAY YAY.2002) GİTTİ KAFA Ne cin fikirli kadın, nasıl da böyle ince! Delirtti yine adamı, adam onu sevince Âfet öncesi, sahipti kafasına bu kişi: Şeytan girdi kafasına- hayır, hayır bir dişi! [img]smileys/smiley36.gif[/img] |
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="95%">
<T> <TR> <TD vAlign=bottom>Unutmak Yok </TD> <TD vAlign=right width=160></TD></TR></T></TABLE> <DIV align=left> <TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%"> <T> <TR> <TD width="100%"> <DIV align=right> <TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#ff0000 cellPadding=0 width="95%"> <T> <TR> <TD vAlign=top> <TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%"> <T> <TR> <TD align=left width="100%">Bunca zamandır nerede olduğumu soracak olursan 'Oldu birşeyler' demeliyim oturmalıyım bir taşa kararan dünyada, kendini yemiş bitirmiş bir nehirde. Korumasını bilmiyorum yitirdiklerini kuşların Geride bıraktığım denizi ya da çığlığını kızkardeşimin. Nedir bu toprağın zenginliği? Gün neden günle kapanıyor? Neden karanlık gece çalkalanıyor ağzımda? Ve ölüm neden? Nereden geldiğimi sormayacak mısın? Anlatayım sana; Kırık şeyleri Acılı kapları Sık sık tozlanan koca sığırları ve tutulu kalbimi. Bunlar ne belleğimizde uyanan sarı güvercinler, ne de anılardır kuşaktan kuşağa akan. Ağlayan yüzlerdir bunlar, Parmaklardır gırtlağımızdaki, ve toprağa düşen yapraklardır. Yiten günün karanlığıdır. Yeşertir kaleleri hüzünlü kanımızdaki. İşte menekşeler ve işte kırlangıçlar, Sevdiğim her şey Tatlı mesajlar veren günbegün açıkta zaman tatlılığı artan. Kaçamayız biz; Dişlerimizin arasından: Neden kemiriyor boşa giden zaman sessizlik kabuğunu? Ne yanıt vereceğimi bilmiyorum. O kadar çok ki ölümüz Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar Ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyenler Ve o kadar çok ki unutmak istediklerim.</TD></TR> <TR> <TD width="100%"></TD></TR> <TR> <TD align=left width="100%"> Pablo Neruda</TD></TR></T></TABLE></TD></TR></T></TABLE></TD></TR></T></TABLE> |
<TABLE id=HB_Mail_C***111;ntainer height="100%" cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0 UNABLE="***111;n">
<T> <TR height="100%" width="100%" UNABLE="***111;n"> <TD id=HB_Focus_Element vAlign=top width="100%" background="" height=250 UNABLE="off"> TERKEDEN Kimdi kimdi kalan Giden mi suçludur herzaman? Ne zaman başlar ayrılıklar Dostluklar biter ne zaman Her geçen gün bir parça daha Aldı götürdü bizden Aynı kalmıyordu hiçbir şey Değişiyordu herşey kendiliğinden Artık çözülmüştü ellerimiz Artık bölünmüştü yüreğimiz Birimiz söylemeliydi bunu Ötekini incitmeden Kimdi giden kimdi kalan Aslında giden değil Kalandır terkeden Giden de bu yüzden gitmiştir zaten MURATHAN MUNGAN </TD></TR> <TR hb_tag="1" UNABLE="***111;n"> <TD style="FONT-SIZE: 1pt" height=1 UNABLE="***111;n"> <DIV id=hotbar_promo></TD></TR></T></TABLE> |
<DIV =baslik>Mayıs Çalkantıları
<DIV =siir> 1. -Kim topladı bizi Dünya'ya? Bir sorudur bu Bir menekşeyle çarpışmaya benzer. Ey! Artık Gençliğimin yanlış bir yanıtı olan Kırlar. Ezberimdesiniz. 2. Herkes bir kenti yığabilir Kalbinin önüne. Bir akarsu olur Sevgilisinin sıcak çukurluklarında. İstediğin yerden geçir acılarını İçtiğimiz: Bulut renkli rakı Adresimiz: Dünya'dır. 3. Memelerini çarptın bana Sonra gül kokularını. Ne güzel! Bir Cumhuriyet yaptın aşkımızı. Peki! Neyi taşıyabilirsek o'nu taşıyalım Yarına. Bir ırmağı iliştireyim saçlarına. Kırmızı dudaklarınla bir üzüm gibi ez beni. 4. Filinta gibi bir hüzünle resmedilmişse Kalbin. Akasyalarla kuşatılmışsa: -Yanlış yanıtı nedir aşkın? Ey! Yaz çılgınlıkları, lodoslar Kanayan gençliğim... Gece güneşinin altında Negatif bir fotoğraf hayatım. 5. Telefon et kalbine. Ve kuşları sor! Kanlı sakallarımdan taşan yıldız kümeleri Renkli bir haberdir televizyonlara. Kimyasal bir patlamaydı Karanfillerle Ve kızlarla ilk tanışıklığım. 6. Kış ortasında yaz dağınıklığı yaşayan Bir kent: Bodrum. Fırtınalar ve kürt işçiler geziniyor sokaklarda. Pazar: Askeri öğrenciler doldurmuş Karşıyaka vapurunu Şapkalarının içinde Atatürk resmi. 7. Kimselerden gizlenemez artık Bir gül yaprağının üzerinden Geçtiğim Dünya'ya. Ne şanslıyım ki, saçlarımı bile Tarayabildim. Bir ırmakla öpüştürüldüm. 8. Çok çapkın bir maceradır bu yüzden Benim doğduğum: Ekim Coğrafyası: Palandoken dağları. Anlatılır ki, anamın memelerine ilk çarpışımda Küçücük kollarıyla Dünya'yı kucaklıyan Bir sarhoştum. 9. Sen ki, çakır gözlü bir sokak taşırsın yanında Sevdanın sözlü tarihidir o sokak Ağzın elma kokar, ağzıma dayalı Evet! Hepimiz bir cinayet işleyebiliriz Bir çiçeği kopararak ya da susarak -Pembe yüzlü tanrı çeker kulağımızdan. 10. Şiire ve fırtınalara çalışıyorum Hiç öpülmemiş bir kızın yanağına sürterek Ateşliyorum sözcükleri. Şiir alevleridir zamanın Kalabalığıdır yalnızlığın Canlılar bir yana, ölülere bile çıkışır. 11. Mayıs çalkantılarıyla çıkarıyorum gömleğimi. Asıyorum bir söğüt dalına. Bir nehir geçiyor İçinden. Bir tramvaydan daha büyük. Bir caddeyi Gökyüzü'ne çeviriyorum. Akdeniz sahillerini ateşleyen Portakallar yakıyor beni. Ve kirpiklerin. 12. Mayıs çalkantıları, lodoslar, eriyen Kar suları yıkıyor beni. Mayıs; bir kelebek gibi Uçuşuyor yüzümün kıyısında N'oluyoruz? Durdurun şu tango'yu Tüm çiçekleri eziyor. <DIV =siir><DIV =siir><DIV =siir><DIV =siir> Özkan Mert Bir Irmakla Düello Ediyorum (Oğlan Yayınevi, 1995) </PRE> |
Ben de şu dünyaya geldim geleli<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />
Ağır çifte döner harmanım mı var Neyleyim dünyanın dolu malını Hesabın görmeye fermanım mı var Bu mülkün hesabın bizden sorarlar Anın için elin çekmiş velîler Harami var deyi korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var Yitir şu gönülden hileyi yitir Cehd eyle elini yoksula yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim götürecek dermanım mı var Talib ol ku pîr önüne gidesin Feleğin kahriyle gamın yudasın Durmuş ağır ağır minnetin edersin Benim felek ile demlerim mi var Pir Sultan Abdal’ım derdim öğerler Ağu oldu yediğimiz şekerler Gözle sevdim deyü adım çekerler Benim pirden gayrı sevdiğim mi var. PİR SULTAN ABDAL |
Şu karşı yaylada göç katar katar Bir güzel sevdası serimde tüter Bu ayrılık bana ölümden beter Geçti dost kervanı eğleme beni Şu benim sevdiğim başta oturur Bir güzelin derdi beni bitirir Bu ayrılık bana zulüm getirir Geçti dost kervanı eğleme beni Ben gidersem Sunam bana ağlama Ciğerini aşk oduna dağlama Benden başkasına meyil bağlama Geçti dost kervanı eğleme beni Gider isem bu il sana yurt olsun Münafıklar armıza kurt olsun Ben ölürsem yüreğine dert olsun Geçti dost kervanı eğleme beni Pir Sultan Abdal'ım dağlar aşalım Aşalım da dost iline düşelim Çok nimetin yedim helallaşalım Geçti dost kervanı eğleme beni PİR SULTAN ABDAL |
<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="80%" background=#F9FFF9><T>
<T> <TR> <TD>Kadına </TD></TR> <TR> <TD> Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı Memleketin halkını dizlerine sererdim. O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı Bir tek bakışın için sana feda ederdim. Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin İrademin önünde eğilen meleklerin Sevgilim bir busene hepsi senindir derim </PRE></TD></TR> <TR> <TD width="100%"> Victor Hugo</TD></TR></T></T></TABLE>Edited by: emre |
Bir Kuşun Resmini Yapmak İçin / Jacques Prévert
Önce bir kafes resmi yaparsın Kapısı açık bir kafes Sonra kuş için Bir şey çizersin içine Sevimli bir şey Yalın bir şey Güzel bir şey Yararlı bir şey Sonra götürür bir ağaca Asarsın bu resmi Bir bahçede Bir koruda Ya da bir ormanda Saklanır beklersin ağacın arkasında Ses çıkarmaz Kımıldamazsın Kuş bazen çabuk gelir Ama uzun yıllar bekleyebilir de Karar vermezden önce Yılmayacaksın Bekleyeceksin Yıllarca bekleyeceksin gerekirse Resmin başarısıyla hiç ilişiği yoktur çünkü Kuşun çabuk ya da yavaş gelmesinin Geleceği olup da geldi mi kuş Çıt çıkarma yok Kafese girmesini beklersin Girdi mi kafese fırçanla Usulcacık kapısını kaparsın Sonra kuşun bir tüyüne dokunayım demeden Bütün kafes tellerini teker teker silersin Yerine bir ağaç resmi yaparsın Dallarının en güzeline kondurursun kuşu Tabii ne yapraklarının yeşilini unutacaksın Ne yellerin serinliğini Ne de yaz sıcağındaki böcek seslerini Otlar arasında. Sonra beklersin ötsün diye kuş Ötmezse kötü Resim kötü demektir Öterse iyi olduğunun resmidir İmzanı atabilirsin artık Bir tüy koparırsın usulca Kuşun kanadından Ve yazarsın adını resmin bir köşesine. Edited by: Leman |
<TABLE>
<T> <TR> <TD =row3> <CENTER>Mara </CENTER> </TD></TR> <TR> <TD =row2>bilmemek bilmekten iyidir düşünmeden yaşayalım mâra günü ve saatleri ne yapacaksın senelerin bile ehemmiyeti yoktur seni ne tanıdığım günleri hatırlarım ne seneleri yalnız seni hatırlarım ki benim gibi bir insansın tanımamak tanımaktan iyidir seni bir kere tanıdıktan sonra yaşamak acısını da tanıdım bu acıyı beraber tadalım mâra başım omzunda iken sayıkladığıma bakma beni istediğin yere götür ikimiz de ne uykudayız ne uyanık</TD></TR> <TR> <TD =row1> <CENTER>Asaf Halet Çelebi</CENTER> </TD></TR></T></TABLE> |
<TABLE id=HB_Mail_C***111;ntainer height="100%" cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0 UNABLE="***111;n">
<T> <TR height="100%" width="100%" UNABLE="***111;n"> <TD id=HB_Focus_Element vAlign=top width="100%" background="" height=250 UNABLE="off"> ANI. Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil bu anılacak şey değil Apansız geliyor aklıma Nerdeyse gün doğacaktı Herkes gibi kalkacaktınız Belki daha uykunuz da vardı Geceniz geliyor aklıma Sevdiğim çiçek adları gibi Sevdiğim sokak adları gibi Butun sevdiklerimin adları gibi Adiniz geliyor aklıma Rahat döşeklerin utanması bundan Öpüşürken o dalgınlık bundan Tel orgunun deliğinde buluşan Parmaklarınız geliyor aklıma Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm Kahramanlıklar okudum tarihte Cağımıza yakışan vakur, sade Davranışınız geliyor aklıma Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil, unutulur şey değil Çaresiz geliyor aklıma Melih Cevdet Anday</TD></TR> <TR hb_tag="1" UNABLE="***111;n"> <TD style="FONT-SIZE: 1pt" height=1 UNABLE="***111;n"> <DIV id=hotbar_promo></TD></TR></T></TABLE> |
şu Anki Saat: 15:53 |
Powered by vBulletin
Şiir Akademisi Forum