Ada Gezisi
Atlıyorum Karaköy'de dolmuştan,
çoktan gelmiş Oğuz'la Metin;
iskelede yeni afişler, duyurular.
Bakışıyoruz arananların fotoğraflarıyla:
sanki ben de yeni çıkmışım güne
aylardır saklandığım izbeden;
içimde ölümcül bir kazanın vehmi.
"Muhbir vatandaşlar" deniyor
duyurularda. Sözcükler
alçaltıcı. Ve zaman
nasıl da kirletti herkesi.
Duyarak çürüyen kökün
ve sürgünün çıtırtısını,
Ada'ya Balıkçı Baki'ye gidiyoruz
günübirlik; üç firari.
Rakıyla suyu ayarlıyor Metin
zabıtaların yıkacağı büfede,
elma alıyoruz hayali cihan değer
topal manavdan.
Stenli erler dört bir yanda ve herkes
birbirinden kuşkulu. Açığa oturuyoruz,
çok şükür yazdan ödünç bir sabah.
Az ötemizde 40'larında ik hatun,
fır dönen martılar, kondu konacak
omuzlarına. "Kovalamayın n'olur" diyor Metin,
"Orhan Peker yollamıştır onları
'günümüz aşklı olsun' demeye
taa hep kasvetli Ankara'dan".
"Yaşamın ve Ölümün iblisleri
bizi kışkırtan" diye atılıyorum:
"hem anımsıyor, hem unutuyoruz
içerken". Öyle kalbimden gülümseyerek.
Arkadaşını dürtüklüyor sarışın:
"ayol hem Bekrî bunlar, hem şair",
sesinde bir parkın cıvıltıları.
Metin alıyor daveti elbet,
yılların sokak zamparası. Savlet ediyor
elinde şişeyle: "Bayanlar
ücretsizdir yaşam servisimiz. Birer fırt
çekin ve tutuşun biraz
nasıl alev alırsa bir koruluk".
Siyahlar içindeki Oğuz sanki yeni uyanmış,
doğrulup ceketinin cebine koyuyor
Beat kuşağından Corso'nun
kimsenin bilmediği kitabını: The Happy Birthday
Of Death. "Özür dilerim" diyor
soytarıca sırıtarak: "Tanışmadık. Çünkü tuhaf
bir doğum günündeydim. Arkadaşlar
Hayalet der bana. Zaten belli oluyordur
Giysilerimden. Herkese bir rol düşüyor
'bu çığrından çıkmış zamanda' ".
Kahkahalar içinde iniyoruz Ada'ya
geçerken stenli erlerin arasından.
Baki'nin evinde olanlarsa
belleğimde cümbüşlü bir resmi geçit.
Ahmet Oktay
Kitap-lık Dergisi Temmuz-Ağustos 2001 sayısı