YÜZÜNE SIĞMAZ GÖZLERİ YERYÜZÜNE
gözler ki bir ömrün unutulmaz sayfasıdır
ilk satırında yakılır lamba üflenir son noktasında
her kalbin gönderinde dalgalanan şefkatin tanrısıdır.
gözler ki dolunaydır içerinin kırılmaz aynası
bir yanına gam yürür büyür umut diğer yanında
bataklıkta nilüfere benzer hürriyetin gökyüzüne tapması.
gözler ki kainat sığmaz ufkuna bir çift kelepçe
yüzünde hıçkırık gibi durur ithamların şaşkınlığı
afişlenir masumiyet manşetlerde iç ürperten gerekçe.
gözler ki bebeğinde izi var inceldiği yerden kopartılan hayatın
kanı çekilmiş bir tenle uzaklaşırsın sıcaklığından
düşlerinden geçersin çığlık çığlığa o meçhul celladın.
gözler ki bakışları kazınır zihninize deler ciğerinizi
şavkır sonsuzluğa aşkın ölümsüz fotoğrafı göremezsiniz
içinize düşünce keder boğar zindanında yüreğinizi.
gözler ki kırılmış dal ucu bir utancın kangren yarası
“muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcut”
varsın olmasın cebinde beş metrelik kefen parası.
gözler ki nar gibi güler ağlar içini çeke çeke
yüzüne sığmaz yeryüzüne boz bulanık akar ışığı
dolar fark ettirmeden sevdiğinin içine.
06.2008