HEPSİ
Bunu sana nasıl söylerim
her şey bitti! Bittiyse eğer
günün artık saatlerine benzer
yürek kelimesi pervaneler denli
kıvrılan o kısa yol
ve masamızdaki kırılacak o şeyler
Saymak üzerdi ya, yine de sayıyorum:
tıka basa soluğumsu kül tablası
yayılmacı ayakları kadehlerin
şişenin yudum yudum sıkılan boğazi
gülleri kesiklerinden öpen vazo
ah ki gülleri soğuyan porselenler
Bu kadarla kalsaydı keşke
ağzımı açınca cana ziyanım
kızkardeşimin kırık kalbi gurbette
toprak onarmakta anneminkini
seninkisi almış başını gidiyor
durdu duracak benimkisi
Bunu sana nasıl söylerim
hata benim günah benim suç benim
hepsi!
Varlık, 1149, Haziran 2003