TAŞ DA SUSTU
taş da sustu sevgilim
gittiğimiz hiçbir yerde değiliz şimdi
fırtınada göğe çarpan gözyaşı yaprakları
örtmüyor artık
bu ebedi kış evindeki
çocuk mezarlarını
taş da sustu sevgilim
akşamın kuleleri otlara indi
yoruldu ayakta durmaya çalışan ağaç
kimseye hiçbir şey anlatamıyar
içimi acıtan ağrı
çürüdü gök
kaldırıma düşmüş bir çiçek gibi
denizi ıslatmıyar artık yağmurlar
yaşıyoruz kanımızda yarı ölü hayvanlar
kararıyor kemiklerimizin içi
her şeyi bilirdik, anımsıyorum
bizden sorulurdu dünyanın hali
ah, gel gör ki taş bile sustu
sözün bittiği yerde hala inliyor
demirden bir gecenin yalnızlık vakti
taş da sustu sevgilim
ay ışığı ölü yengeç vadisi
işaretli kentlere gömüldü dağlar
bugün ne zaman dün oldu söyle
ne zaman unuttuk yağmura şarkılar söylemeyi
sessiz bir ölüm dansı zamanın gözlerinde
bizi bize anımsatan kimse kalmadı
yanıyor şimdi bir yeraltı nehrinde
tutuşan bir çağın çığlıkları
böyle mi yürürdü önceden de
çimenlerde sürünen böcek
biz mi göremezdik, her bulut yağmaz
her hatıra saklanmaz çeyiz sandıklannda
uyusam, ah uyusam
kuşları susmayan bir karanlıkta
Şiiri Özlüyorum, Mayıs-Haziran 2004 sayı :6