HEVES
öylesine güzeldin ve öylesine güzel
figürüne tutkuluydu nefessiz duvarlar
doyurulmamış bir hevesten fazlasıydı aşk
iki gecelik konukluk iki yarım hayat
öylesine yakındın ve öylesine uzak
katıksız bakışlardı gözlerine sevdalı
gidilmemiş bir yerden dönmeye benzerdi aşk
ölüm öncesi gibi hayatı ezberleyen
her sevişmede biraz meydan okuma vardı
ilişkilerin bildik yavan kurallarına
tahtakurulu döşeme ve ölgün ışıklar
tanık olurken tenin terle sıvanmasına
kararsız bir gidişle kepenk indirdi sabah
geometrik bir dizide çoğalmaktayken haz
beyazsız bir buluta tutsak düştü gökyüzü
giyinip yağmurunu gürledikçe gürledi
mayası ekşi tutmuş mutluluk muydu biraz
kırık anı çaresiz gururlu ve kederli
öylesine güzeldin ve öylesine güzel
anılıyorsun şimdi taptaze bir düş gibi