HAKKÂRİ
hakkâri
uzak mısın sen de,uzak mı
sevgiliden öte
yürek için uzak ne ki
ölüm ne ki
unutulmak olmasa
hakkâri
dağların koynunda
sessiz hüznü iç çekişlerinin
nasıl desem, ötelere uzanırken yiten
kimsenin ne zaman gideceğini bilmediği
ama bir gün gitmek istediği
en uzak köşesi yurdumun
hakkâri
rüzgârlar dokur insanlar orda
bir çiçeği kopartırsın biter yazlar
‘oradaki insanlar’
sadece oradadırlar
bizim için
ermişçe katlanırlar
yoksulluğa, olanaksızlıklara
yüreğimin en uzak köşesi
hakkâri
kekik kokar geçitsiz dağların
ters lalelerle büyür yaşam
çeşmeler akar
sürüler döner akşamları
böyle biliriz seni
hakkâri
yanık uzun havaları insanlarının
göklere ulaşan
ayazda baktıkça
gözleri kanatan yıldızlara
dağların yüksektir
geçit vermez, söylemiştim
bu yüzden yankır uzun havalar
yankır dağlardan dağlara
yüreklerden gözyaşlarına
karlı bir akşam manzarasında
hakkâri
kabuklarını yırtar ağaçların
elleri mosmor, ayakları
rengârenk giysili çocukları
gördüğünde
sen asla uzak değilsin
sevgiliden öte, ve yalnız
uzak ne ki
ölüm ne ki
unutulmak olmasaydı
hakkâri.
Ocak-2007, Ankara