GEMİLERİ YAKMA MESELİ
-asaf'a, galîb'e, celâleddin'e
-1. FİRKETELERÜ
akşama dokunmaz kuzgunların uykusu ziyâd!
suyun aynasında kırılan birkaç kalyon, paslı üzengi.
dönersiniz!.. hece taşına düşer yağmur, yangın söner
de; kim konuşsa baha/ne… firketeler… zarflar…
yüzülen kavruk derimizde sazların uğultusu.
düşün hevengi!.. araf'da tuttuğumuz saflar dağıldı
kim konuşsa terane… hücrelerimize yayılıyor afyon
babam şimdi çılgın bir koşudan bahara dönmek ister.
son yazdır mineçiçeğinin göreceği ziyâd!
yaşlı kadın şimdi kahvenin telvesinde usulca ölmek ister.
-2. LEYLAKSALKIMDÜŞLERSEN
düşler tendeki cüruf! kırıldı kabuk ziyâd!
güzdü… bulutların gölgesinde oturduk.
salkımlar şarap olmuş akıyordu tenden beyaz geceye
dizgini boşalan çitler bulutları kanatsa yoksun
dağıldı barbarın tolgasında kırdığı testi, yağmur kırıkları
rahlemde mevcudat lades kemiğimizden yontulmuş
yaralı bir bedevi ile düştü cama dolunay.
çit olmak için yakılmaz gemiler ziyâd!
güneş sundurmayı dolandı geldi kapımıza
dolandı sundurmayı kapımıza geldi güneş
gülse endülüs. dudak kıvrımında atlar toz duman
leylâksalkım bir bahçe ile düşün yakasında kimler
düşse tedavülde bulut biçen terziler.
göğüs boşluğumda paslı kovan, tozlu hendese.
rayici nedir dokunan tetiğin ziyâd?..
MOR TAKA / YAZ 2005