BİR FOTOĞRAFIN ARKA YÜZÜ
İmgenin arka bahçesinde oturup gece
düş ormanından getirdiklerimizi paylaştık
Her birimizin kayıp kardeşi vardı
sonsuzluğa resmedilmiş bir yıldızda
Ceplerimizde kristal bilyeler
yangın saçlarımızla tanıştık
öykümüzü karalarken keder
Gözlerimizde inci avcıları öğle zamanı
mavi bir sese verirdi bulduklarını Yenişehir’de
Akşamüstü menekşeye büründüğünde sokak
kuş cıvıltıları tanıdık bir yüzü hatırlatırdı
Düşünde gördüğü celladını arardı gül
kaldırımları laciverde boyardı ihanetçisi
Sevgilisini ellerinden tutup bütün gün
delicesine öperdi zamana yenilmiş serüvenci
Gece gelen ayak sesleriyle sevişirdi hüzün
ve sanıldığı kadar uzak değildi eylül
Gerçeğin kıyısına oturup beklerdik sabahı
Hayaları sıkılarak iğdiş edilirken imge
bahara adak giysileri atardık ateşe
Düşerdik soluk soluğa gelen güne
yeni hayatlar zamanı
Sokak kapısına ak mendil düşmüş
ateşi çalan Prometeus’un armağanı
Getirip gök mavisini kente bıraktı düş
yine yolculuklar zamanı
(Damar Dergisi/ Haziran 2005)