... Sen Bırakma
adın çalınıyor, güzel sözlere ses olan dilimden
öksüzlüğümü kime bıraksam ayrılıkta buluyorum
saçlarının kıvrılıp, alnının düzlüğüne uzanışı bir güz anısında
oturup, sensizlikler boyu çoğaltarak öptüğüm
hangi kırgınlıklarda acıdım, sen bunu bilirsin
çağır beni, henüz unutamadığım bir şarkıyla
yaralı bir dal oldum yaprak açımında incitilen
yaşadım, çocukların kendi dağlarında kaçak oluşunu
azarlanırken iplerin ucunda, namlular önünde
içinde yangınlar kabartan bir sen kaldın
sar beni, ellerinin öpülesi ürkekliğine soyunup
kendine biriken tatlı bir gülüş olarak
kime sığınsa acıyla karşılanan bir yüzü var yorgunluğumun
sen bırakma; son konağım ol, özlenmiş bir bahar gibi açılıp
uyut beni, gözlerinin sulara yatak olduğu yerlerde.
(Ertelenmiş Düşler Kitabı’ndan)