ESKİDEN
sevdiğim ilkyaz günleri eskiden
: bağ-bahçe, etek dolusu kuş gülüşleri,
biçtiğim çimen,
öpülürken ağza yayılan sevinçti…
inci dişleriyle her sabah
pembe dudaklı gül beni öperdi. yüzüne
eğilirken turkuvaz,
gözlerine inerken lacivert bir akşam
önümü keserdi.
haylaz ellerini severdim en çok, beyaz dilini
köpüklerin. saklı kent gibiydik.
az ötemizde iki kişilik bir gökyüzü
ve dolunay misafirimizdi.
yer açın derdik soframızda, yer açın
çimenden minder sererdik önlerine yemyeşil
ağaç altları, sepette kırmızı erikler…
bahçede kurulu düzen, kıyıdaki sandal
ve tüten mangal sevinciyle, ilkyaz geldi derdik.
yinelenen bir hüzündü gidişi sonra. yetim kalan
yüreğimin derinliklerinde saklı anılar
kirli sokaklardan alıp gelirdi acının memesini
emerdim. odalar tenhalığıma ağlardı.
ve ben hüzün balkonunda oturup seyrederdim
bir mevsimin gidişini…gölgem ürkek bir kedi gibi
kaçıp giderdi benden.
derin uykulara dalardım sonra
uyanınca
eylül damlardı yüzümden.
-sahi böyle bir ilkyaz var mıydı eskiden!