GÜZ VE ATLAS
o güz, heykellerin gölgesinde tarandı.
eylül güzdü!.. adını kazıdığım gökyüzü
bunsuzdu, kırgın bir aktara benziyordu
çocukluğum. yüzümde boya tozları, ruzîgâr,
sarıca safran ve pelte.. eskiyen hâfızamdı
pencerene sarkıttığım yorgun eylül!..
secdeye kapanan 'sis'mi 'siz'i bu güz üşüten
iç denize dökülen levhalar. kül'dü çamurdan
yüzümüz... akşam!.. âh, sıcak nefesiydi körün...
gülümse! ne zaman hüzünsem çık görün.
sedirler saklandığım kuytu. mühre ve lir.
her gece sandallar âleme çıkardı bizsiz
o buğudan yontucu her gece yeni bir,
tanrı büyütürdü güz yapraklarından.