Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -
Yazar: Aysel EKİZ
Öyküleri - Öykücünün Hayatı

SENİ SEVDİĞİM YERDE KAL

           İçine denizin kokusu karışmış bir sevdanız varsa yüreğinizin yarısı ölene dek mavidir. Oradan bir tek sizin duyabileceğiniz su sesi akar kulağınıza. Çoktan bu suları terk etmiş olmaları gerekirken,her defasında şaşırtır sizi gizli oyuklardan çığlıkları gelen martılar.En çok eliniz şaşırır. Çünkü bir eliniz diğeri görmeden içinizden koparıp küçük parçalara böldüğü sevginizle beslemiştir martıları. Bilir,bilmezden gelirsiniz.Ama o deniz ve o martılar içinizde hep mavidir. Yalnızlığınıza,acılarınıza, umutlarınıza, hüzünlerinize,düşlerinize bulaşmış açık bir mavi...

         On beş yıl önce otobüsün penceresinden son kez bakarken,hafızama alelacele kazımaya çalıştığım görüntülerinden arta kalanlarıyla dönüyorum şimdi bu şehre.Yol üstünde küçük bir kilise,iki eski ahşap ev aralığından yüzüme gülümseyen bir arnavut kaldırımı,koca çınarın dibindeki çöp bidonuna gömdüğü başını göremediğim yıkık dökük bir adam bedeni,elindeki pazar çantasını sürükleye sürükleye götürmeye çalışan sarışın bir oğlan çocuğu ve mavi tabela üzerinde ikinci sözcüğün "ü" harfinin noktaları silinmiş bir "Güle Gule" yazısı... Hafızamı zorluyorum.Başka bir  görüntü yok.Her şeyi,her şeyi değilse de bir kaç şeyi bıraktığım yerde bulabilirim umuduyla otobüs terminale girene dek bu görüntüleri arıyorum.Hiç biri değmiyor gözlerime.Kilise ve arnavut kaldırımı da. Terminalin yeri değişmiş."Güle Güle" yazısını dönerken görebileceğim en azından diye düşünüyorum. Noktaları konmuş olsa bile... İnsan,yıllar sonra da olsa  ardında bıraktığı bir şeylerin,bıraktığı yerde aynı kalmış olabilme ihtimalini içinde yaşatıyor. Görmek istiyor. Zamanın bir şeyleri yine de yok edemediğini görmek... Zafer sevinci gibi. Yaşam hızla akıp gidiyor çünkü. Ezerek,değiştirerek,tüketerek ve hiç durmayarak.

         On beş yıl... Bir ömür için uzun bir zaman. On beş bahar,on beş yaz,on beş güz,on beş kış... İnsanın bedeninde gölgesi kalıyor mevsimlerin. Ya tenini sıyırıp içine, ruhuna,insanın en kendi olan yerine dokunabilir mi? Onu görünce,bu şehirden giderken, hafızama yüzünü sarışın oğlan,çöpleri karıştıran adam,kilise,arnavut kaldırımı ve "Güle Güle" tabelası kadar kazımamış olduğuma inanmak istiyorum.Çok değişmiş. On beş yılda baharları es geçmiş olmalı. Yüzüne bakarken onun sert bir kışa yakalandığını ve orada uzun zaman tipide kaldığını düşünüyorum. Göz kenarlarındaki çizgileri tanımıyorum.Kış saçlarına da vurmuş. Yorgun.Kuru.Sisli... Gittiğim gün yakalanmış olabilir mi tipiye? Kadınca bir "olsun" isteği mutluluğu. Bıraktığım yerde değil. Gülümsüyorum. Hangimiz bırakıldığımız yerdeyiz ki... 

         Uzağız. Bir kaç saatte doldurulamayacak kocaman boşluklar var aramızda, biliyoruz. Geçmişi konuşsak... -miş'li geçmiş,-di'li geçmiş... Yaşamı bölüşmediğimiz anlar daha çok. Korkuyoruz belki. Bölüşmediklerimiz bölüştüklerimizi böler diye. Yarın yok. Yarınlarımız başka. An'da olmaya karar veriyoruz sessizce.Susuyoruz.Gözlerime bakıyor. Hep susuyoruz.Onun gözlerimde ne görebildiğini bulmaya çalışıyorum. Denize çeviriyorum kısacık bakışlarımı. Tekrar gözlerine dönüyorum. Yüreğimin yarısının maviliğine taze deniz kokusu ekliyorum. Görsün istiyorum. Hissetsin. "Deniz kızısın sen,boşuna balık burcu değilsin."desin yine. İçimdeki martıların çığlıkları kalbimin sesiyle yarışıyor.O görmeden,diğer elim bilmeden,sevgimi bölüp atıyor martıların önüne sol elim.Martılar susuyor.Ellerime bakıyorum. Şaşırıyorum.İlk kez görüyorum sol elimin sağ elimden daha güzel olduğunu.Sağ elimi masanın altına saklıyorum.Susuyoruz.

         Gözlerini tanıyorum.Nerede,ne zaman,ne kadar kalabalık içinde görsem tanırdım, biliyorum. Koca bir ömür üstüne basa basa,eze eze bile geçmiş olsa bilirdim. Denizi olmayan şehirleri sevemeyişimin sebebi gözlerindeki derinlik mi diye düşünüyorum. Genzime tuz,yosun, balık kokusu bırakan maviliğine takılyorum. Sol elimi uzatsam... İçindeki yakamoza dokunsam... Dokunsam bir daha benim olmayacakmış gibi geliyor elim bana. Vazgeçiyorum. Martılarımı aç bırakamam. Sol elim olmazsa çığlıklarını duyamamaktan korkuyorum.Susuyoruz.

         Onu nasıl bulduğumu sormuyor.Neden bulduğumu... Bunca senenin geçişini.Nerede yaşadığımı.Kimlerle olduğumu.Seviniyorum. İçindeki derinliğin yaşamın basit gündelik telaşlarıyla silinip yok olmadığını görünce mutlu oluyorum. Deniz kokuyor sessizliğimiz.Yüreğime girdiği gün gibi,beni öptüğü günler gibi,bu şehri bırakıp gittiğim ve aslında bu kıyıda kaldığım gün gibi... Öykülerimde çok uzak bir denizde balık adam ve balık kadın sevgilisi olarak yaşadığımızı hiç bilmiyor.o denizdeki bütün yosunların, mercanların, dalgaların, tuzların, yıldızların, kayaların, oyukların sadece bizim olduğunu bilmiyor. Oradaki göğün ve mavisinin ikimizi nasıl kucakladığını... Yakamoz düşüyor pullarımıza ve sadece seviyoruz birbirimizi. Balık adam ve balık kadın seviyoruz. Hiç bilmiyor.

         Ömrüme armağan ettiğim bir tek günün sorgularla,hesaplarla,koşuşturmalarla savrulup gitmesine izin vermediğimiz için sessizliğimizi çok seviyorum. Çayı şekersiz içiyor. Sigarayı yarısına kadar. Boşluğu dolduran bu iki tanıdığa sımsıkı sarılıyorum.Gülümsüyoruz. Genzime deniz kokusu doluyor. Balık adam ve balık kadın sevgililer olup hep susuyoruz. Ellerine bakıyorum. Yorgun ama yaşama tutunmuş büyük eller. Yaşama tutunuşumuzu seviyorum. Ayrı şehirlerde,ayrı yaşamlarda,ama aynı denizin dokunduğu tutunuşumuzu.

         Otobüsün penceresinden son kez bakıyorum gözlerine. Onu sevdiğim yerde bırakıyorum,biliyor. Yüreğimin mavi yanından martı sesleri akıyor kulağıma.Sol elimi göğsüme koyuyorum. Susuyorlar. Denizi olmayan sevdaları sevmiyorum. Tuzu,kumu,yosunu,dalgası olmayan sevdaların öyküleri yavan geliyor bana.Şehirden çıkarken "Güle Güle" yazısı kazınıyor hafızama. Noktaları koyulmuş "ü" ler. Sağ elime tutuşturduğu küçük kağıt parçasını hangi ara yazdığını düşünüyorum. "Sustuk" diyorum. "Susarak konuştuk her şeyi.Ne kaldı ki?". Sol elimle açıyorum kağıdı. Küçücük. " Kalsaydın hiç balık adam ve balık kadın sevgililer olmayacaktık uzak bir denizde ikimiz." Gülümsüyorum.Arnavut kaldırımının başındaki çöp bidonundan çıkarıp başını bana gülümsüyor sarışın oğlan çocuğu. Kilisenin çanları çalıyor... Yüreğimin mavi yanına bırakıyorum kendimi... Akşam sadece deniz kokuyor.Başımı kendi öyküme yaslıyorum. Uyuyacağım.

Bursa-2008


Aysel EKİZ

 
Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa