Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Söyleşiler » Mehmet HAMEŞ ile söyleşi / Mitat ÇELİK



MEHMET HAMEŞ İLE SÖYLEŞİ

Mitat Çelik

 

Mehmet HAMEŞ


Şiir modern insanın yaşamında da işlevini sürdürecektir
“uzan şu çimenlere yeşiller toplasın saçların
içime dökül de ekim ateşleri biriksin titreyen gövdene”
yaktığın coğrafya’nın ilk sayfalarında böyle yazıyor. Şairin dille ilişkisi nasıldır, şairin bir dil meselesi var mıdır?

 

İnsan ruhunun kendini somut ve yetkin biçimde sunduğu alan “dil”dir. Dil de en yetkin biçimini şiirde alır. Şair, yaşamı imgelerle ifade eder. Onun dili günlük yaşam dilinin üstündedir. Az sözcükle çok şey anlatır bize.  1. EK:………….

Antik çağda şiir, insanın doğal dilidir. Bu dönemde insanın kendini dile getirişi, yalın, capcanlı, saf ve özgündür. Bir duyguyu yaşadığı, tutkuya kapıldığı ve derin bir düşünceye vardığı her defasında, şiir, onun belleğinden çıkıverirdi. Buna en güzel örnek Homeros’un dilidir.

 

Fakat daha sonraki dönemlerde, felsefe ve bilimin etkilemesi sonucu diller yeni bir nitelik edindiler kendilerine. İmge yüklü sözcükler azaldı. Önceki işlevini yitirip soyutlaştı. Şiir, nesneleri dile getirmek için dolambaçlı sözlere ve benzetmelere başvurmak durumunda kaldı.İşte bu nokta da şiir dili günlük dilden ayrıştı ve şiir dili halini aldı.

 

Bu nedenle, Pospelov ,“edebiyat bir dil sanatıdır” der. Cemal Süreyya, “ şiir, dilde yangınlar yaratmak sanatı” diyerek Pospelov’a katılır. “ …anlatabilmek için sözlüğümü genişletmem gerekiyor” diyen Ece Ayhan her şairin kendine has bir dilinin olmasına vurgu yapar. Benim anlatmak istediğim, derdim de budur işte: Yeni bir dil yaratmak…

 

-Dili konuşmak hasılı olunca, nesneye karşı olan duruşunun da hatırlanması gerekebilir.
-Şairin nesneyle olan ilişkisinde yapıtının duruşu nedir?

 

Nesne ve dil, iki kavram ki doğayı ve insanı simgelerler. Birbiriyle ilişkisi ise zorunlu birlikteliklerini beraberinde getirir. Şair nesnelerin dünyasına dille ulaşır, tatlarını da onları imleyen sözcüklerden alır. O, dünyaya sözcüklerin gözüyle bakar ve yeni bir dünya oluşturur. Onun gerçekliği, nesnel gerçekliğin ötesinde bir dil gerçekliğidir. Şiirsel gerçeklik, nesneyi değiştirir, onu yeni anlamla doldurur. Bu nedenledir ki, dilin nesneler dünyasını kurmasındaki pay, nesnelerin dili kurmasındaki paydan çok daha büyüktür. Bir örnekle açıklayacak olursam: Gül bir nesnedir, ne olduğu botanik kitaplarındaki tanımıyla sınırlı değil midir?

 

Fakat şair gülü farklı algılayıp, farklı algılatabiliyor bize.

“ …dövdün güllerin örsünde…
yollar gül sesleridir
güller sadece okunur bu şiirde
Zaman, gül’dür; gülü böldüm…”

diyor örneğin Hilmi Yavuz, gül için.

 

Birbirinin üzerinde varolan dil ve nesne gerçekliğine işaret ediyorsunuz.
Şiirde öz ve biçim üzerine neler düşünüyorsunuz?

 

Öz ile biçim, birbirlerinin koşulu olan kavramlardır. Her öz, kendi biçimini belirler. Anlam, içerik, sözcüklerin anlam açılımlarının bileşkeleri olan imgelere dönüşürken sessel uyumu, iç müziği, ritmik söyleyişi de oluşturur kendi doğasına uygun biçimde. Özle uyuşmayan biçimsel arayışlar şiirin ruhuna aykırıdır ve çirkindir. Şiirin elbisesi onun kişiliğini yansıttığında saf şiire ulaşılır.

 

Şair şiirini yapma sürecinde tek midir, yaratırken başkalarını bu işe katar mı?

 

Evet, tektir ve yazma sürecine asla başka birini katmaz.. Her şairin bir sığınağı vardır. Tek başına girer oraya; hüzünleriyle, sevinçleriyle, günahlarıyla, sevaplarıyla... O sığınak ki, en yüce tapınaktır ve orayı asla paylaşmayı düşünmez.

 

Siz konuşurken aklıma bir şey takıldı, O da şu: Şiire yöneltilen eleştiriler nesnel midir sizce?

 

Estetik yargıların çoğunlukla öznel olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen genel geçer beğeni ölçütlerinin olduğu da yadsınamaz. Gerek öznel, gerek yaygın beğeni anlayışına uygun olsa da, iyi eleştiriler, değerlendirmeler olduğuna inanıyorum. Bu eleştiriler sayesinde geçmişin karanlığında bir elmas gibi ışıldayan şiirler aydınlığa çıkarılıyor ve gerçek yerini buluyor.

 

Modern insanın yaşamında şiir nerede durmaktadır?

 

İnsanoğlu sürekli diğer duyan ve düşünenlerle bütünleşmek istemiştir. Şiir de böyle bir işleve sahiptir. İnsanın duygu dünyaları arasında bağ kurarak, bu öznel alanlarının ortak bir duygu evreninde birleşmesine yarar. İnsanın sınırlı boyutlarını aşarak yücelmesini ve enginleşmesini, yaşamla olan tarihsel çabasının ürünü sayılan duygu birikimine sahip olmasını sağlar. Onlara incelik, duyarlılık, sevgi aşılar. Gerçek insana yakışan bu güzellikler ve değerler, dün olduğu gibi bugün ve de yarın da gereklidir. O halde şiir, modern insanın yaşamında da bu işlevini sürdürecektir. En azından gönlüm böyle arzuluyor.

 

Şair şiiri neden yazar, şiirin gerçek sancısı nedir?

 

Hayal harmanına deste taşıyan bir harmancıdır şair. Harman yığınını eksiltmez. Dil ve hayalini sürekli bileler, yaratma eylemi ona büyük acılar çektirse de, “ Acıyı bal eyler.” Şiir, acıların estetiksel dışavurumudur, bu nedenle. Güzelliğe dönüşme süreci... Düşlerin nesnel gerçeklikle çelişmesinin bir sonucu... Yazdıkça acılar azalır. Yaşam, yazma eylemiyle anlam kazanır.

 

Şair için şiir, hem ateşten gömlek hem de mutluluk olgusudur. Yaratma uğraşı onun için yaşamın hep bir adım önünde saf tutar. Aklının çalkantılarını ancak şiir yazarak dindirir.

 

Bir şair için, şiir yazmak hem bir dürtü hem de hava, su gibi gereksinimdir. Başkalarıyla asla paylaşılamayacak en mahrem şeyi bile yazma eylemiyle açığa vurur, teşhirden korkmaz. Tek başına giriştiği savaşı hiç sonlanmaz. Çünkü savaşının sonlanması şiirinin de ölümüdür.

 

Kendini şiire adayan şair, kahramanlarının ruhlarıyla dolaşır. Gerçek hayatta yapamadıklarını kahramanlarına yaptırır; ağlayamadığında onları ağlatır, gülemediğinde onları güldürür. Romatizmalı bir kişinin yağmurun yağacağını bilmesi gibi, o da insanların ruhlarına yolculuk yapıp, onların gelecek anını keşfeder. Başkaların karanlık noktalarını, kendini karanlığa gömerek bulur ve yazar.

 

Son kitabınız “Tay ve Ter”de; Hayal Harmanı bölümü, biçem ve biçim açısından Japon haikularıyla benzeşmektedir. Tay ve Ter’de diğer kitaplarınızdan farklı olarak, yer yer pagan bir söylemle karşılaşıyoruz. Bu açıdan ne söylemek istersiniz?

 

Tay ve Ter kitabım diğer kitaplarımdan farklı, çünkü ben her kitabımda olduğu gibi, hatta her şiirimde yeni bir yapı peşinde koşturmuşumdur. Bir şiirimde uyguladığım yapıyı, bir başkasında uygulamamanın yollarını aramışımdır. Bir şairin her şiiri, her zaman daha ileriye gitmek durumundadır. Gitmiyorsa o şairin yaratılarında bir sorun var demektir.

 

Şiir, nehir gibidir. Kimi zaman yatağından taşar, kimi zaman alçalır orada; bazen de yatağını genişletir, hatta değiştirir. Sizin sözünü ettiğiniz farklılık çok doğaldır bence. İnsan aklı aynı noktada kalamaz değil mi?

 

Japon haikuları ve pagan söyleme gelince; o, kültür de insanlığın birer değeridir. Kültürler arası etkileşimler doğaldır. Bir şair kendi kültürünün geçmişini bildiği gibi diğer kültürlere ait birikimleri de bilmek, özümsemek zorundadır. Sadece kendi kültürüyle yetinmesi şiiri kısırlaştırır. Ben, bütün dünya kültürlerinin mirasçısı olarak görüyorum kendimi. Şair geçmişten beslenir. Sizin sözünü ettiğiniz pagan ve Japon haikuları silik bir renk olarak vardır şiirlerimde.Yalnız, halk ve divan şiirimizin rengi daha belirgin diye düşünüyorum ben… Önemli olan daha önceki yazılanları aşmak, yeni bir soluk, yeni bir ses olabilmek.

 

Söylediklerinizin ışığında “şair şiirini oluşturma sürecinde tek midir” sorusunu biraz daha açarmısınız?

 

Bu durumu bir arı örneğiyle açayım. Arı, çeşitli çiçeklerden derlediği maddeleri - ki bu derledikleri henüz bal değildir- kovanına götürüp bala dönüştürür. Dönüştürdüğü balda o, derlemiş olduğu çiçeklerin ve diğer maddelerin ruhu da mevcuttur. Fakat o yarattığı madde çiçek özü, su ve diğer oluşumlar değildir yalnızca. Yepyeni, doğada eşi olmayan “bal”dır onun varlığı. İşte şair de arı gibidir. Kendinin ve diğer insanların kültürlerinden birikimlerinden alarak, kendine ait bir şey meydana getirir. Bu yarattığı da sadece kendine ait olan şiiridir.

 

Şair, edindiği birikimlerle, gözlemlerle girer kendi tapınağına. Tek başına girer derken kişileri söz konusu etmiştim ben. Biriktirdiklerini değil…………………

 

2. EK:

 

Şairler, bölgesel, ulusal, evrensel ve geleneksel birikimlerden beslenir. Bu beslenme esnasında da kendi çeşnisiyle bunlara katkı koyar. Şiir, kendini var etmeye çalışırken, eskiyi de tüketir aynı zamanda. Şiir çeşitli düzlemlerden, katmanlardan süzüldüğü gibi, geçmişe dayanan kültür birikimiyle, gözlemlerle yazılır. İşte bu yazma anında da başka metinlerde devreye girer. O, eski yaratılar katkı sunar yeni şiire.

 

Mehmet Hameş şiirleri dolaşımda kendisine yer açabilmektedir. Bildiğim kadarıyla gerek yurt içinde gerekse yurt dışında söyleşilere konuk oldunuz.
Sizin var olan şiire karşı şikayetleriniz nelerdir?

 

Şiir, yazılıp toplumla paylaşılacak yerde; bir eşya gibi daha çok üretilip, daha çok tüketilen mal haline getirilmeye çalışılıyor günümüzde. Şair, bilerek veya bilmeyerek malını pazarlayan pazarcı konumundadır. Ya da kitabının piyasaya yeni çıkan bir mal gibi uygunsuz seri üretimine ve reklamına izin verme durumunda bırakılmaktadır. Basın tekellerinin bir aracı olmayı baştan kabullenmiş durumdadır. Halbuki şiirin dünyası dayatmayı kabullenmez. “Şairin tanınması şiirinin önüne geçerse, şiirin tükenişi başlamış” demek oluyor ki; bu da “şiir Öldü, yaşasın şair” söylemini beraberinde getirir. Söz konusu bu durum, yaratmayan tanrılar çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz.

 

 

Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa