2010 Ekim Ayın Şiiri Yarışması birincisi
SENBEN
sana dokundum, çöldün
zerrelerin doldu gül yüzüme,
kavdın, kavurdun,
bahtının rüzgarına savurdun beni
çöl oldum.
sana dokundum, çağlayandın
buz parçaların biçti bedenimi,
tomurcuklar doldu ağız aralığıma
gürleyendin, kuvvetli, deli
sel oluverdin, ruhum delirdi,
su oldum.
sana dokundum, sağırdın,
sağdın edep yerlerimi,
kuraktın, giderdin susuzluğunu
ellerim dokundukça çekti zehri,
sen oldum.
Birgül Güven ÇATALBAŞ
***
2010 Ekim Ayın Şiiri Yarışması ikincisi
DİKİŞ MAKİNESİ
Yalnızlığa düşmeye görsün
Tıkır tıkır işler dikiş makinesi
Bedenimize ödünç elbiselerden
Kırk yamalı hayat
Kazır dibi tutmuş hafızayı…
Dokunduğumuz eprir asidinden
Soyundukça azaldığımız yalanlar
Örtmez edep yerlerimizi…
Damımızı yuvgulayan yuvakta
Yankısı dönmeyen sesimizin
Şükretmediği haram sofralar
Kutsanmış ölümlüden sızdırılan
Dölden peydahlanmış gövdemizde
Taşır annemizin memelerini…
Kimin çimentosu eksikse
Keptirir duvarlarını
Mabudunun üzerine.
İçimize akıttığımız gözlerimiz
Unuttuklarımızla çıka gelir aynalardan…
Söylencesi ayyuka
Ay tutulur!..
Gecesine sabahladığımız
Güvercin ağımı orgazmların
Soğuk ve tedirgin ıssızlığı,
Yunaklıkta arınmaya götürür
Mühürlü kalan kumucuk kanatlarımızı..
Küllü sularımızı köpürten sabun
Esvaplarımızı dövdüğümüz tokaç
Bilir,
kirimizin nice yoksunluktan biriktiğini..
Tenimizin mahcupluğunu serdiğimiz
Çalılar konuşsun
Biz sustuk!…
Söküldüğümüz yerden
Tıkır tıkır işler dikiş makinesi…
Baş vermeyen çıbanlarımıza
Lokumlar sardığımız
Lokmansız urasalarla
Bu güne!...
Ayfer Cengiz BOSTANCI
Ekim 2010
***
2010 Ekim Ayın Şiiri Yarışması üçüncüsü
GÖÇLER VE GİDİŞLER
kuş göçüyor
(gölgesiyle)
bir orospu
koynunda saklıyor hançerini
ve kutsuyor
ilk müşterisini sırtından vuracak
salaş bir otel odasında
(tam önünü önüne yasladığında)
"beşotuzsekiz treni" kalkacak birazdan
(buca'dan)
gökte
deliler gibi bir bulut
yerde yağmura bıçak sallayan deliler
balçova'da tuğrul keskin şiir yazıyor
önünde çizgisiz ak kâğıt
aklıma alnın geliyor
karşıyaka vapuru'nda roman okuyor şair
"yenişehir'de bir öğle vakti"
dul bir kadın dudaklarını siliyor
(kirpiğinin kıyısında su damlası)
benimse içimde sürekli bir eksilme hissi
düşlerimdeki gizemi kim bilir
aklıma gözlerin geliyor
kuş göçüyor
peşinde ikindi sonrasından kalan
bir tutam gündüz
kanadının kıyısında unutkan bir akşam
pencere önünde
usulca bir çocuk ağlıyor
uzak yalnızlıklara yöneliyor yollar
aklıma ellerin geliyor
kuş göçüyor
gökyüzü büyük denizlerin
nehirler geçiyor nadas topraklardan
kuş dağlardan ovalara
sebepsiz seni düşünüyorum
dar sokaklara dönüşlerimde
aklıma gidişin geliyor
kuş göçüyor
gölgesiyle.!
Salih GÖZEK
|