Şiir akademisi logo
Şairler Şiirler menü Öyküler
Fakir Baykurt Öykü Yarışması - Sarıyer Belediyesi Fakir Baykurt Öykü Yarışması sonuçlandı - Tanpınar Şiir Yarışması’nda Sonuçlar Açıklandı - 9. Aşık Mahzuni Şerif Beste Yarışması başlıyor - Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü 2017 - Bornova Belediyesi Şiir Yarışması - GİO 2017 Roman Ödülü - Sunullah Arısoy 2017 Şiir Ödülü Hüseyin Atabaş’ın - Gençlerden Atatürk'e Mektup Yarışması - "Attila İlhan Edebiyat Ödülleri" başvuruları başladı -

Şiir Sözlüğü » A

-A-

Abartma  (mubalağa)

Edebiyatta sözün etkisini artırmak için, bir varlığı, nesneyi veya kavramı, olduğundan çok fazla veya az gösterme şeklinde yapılan sanattır. Eskiden şairler abartma sanatına çok önem vermişler, özellikle  Divan şairleri; medhiye, fahriye ve hicviye türü ürünlerde bu sanata yer vermişlerdir. Abartma zarif ve esprili olmalı, kaba ve itici abartıdan kaçınılmalıdır.

"Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz"
                                              Kaygusuz Abdal

Kırk gün kaynatıldığı halde kaynamayan kazandan, kazdan söz eder.

“Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın.” 
                                                Mehmet Akif

Şehitliği yüce göstermek isteyen M. Akif, abartı sanatından yararlanmıştır.

“Bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır”
                                    Halk türküsü 


Abdal: 

Gezgin derviş anlamındadır. Şiirde ve düzyazıda bu anlamda kullanılmıştır. Özellikle Alevi  kökenli şairler -gerek tekke edebiyatında gerekse halk edebiyatında-  "abdal" sözcüğünü adlarının başına ya da sonuna getirerek kendilerine mahlas yapmışlardır. (Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Abdal Musa gibi)


Acem Koşması:
Azerbaycan'a özgü bir ezgiyle Azeri Türkçesi ile söylenen koşma türüne denir. Daha çok Erzurum ve Kars yöresi halk ozanları tarafından okunmuştur.


Açık hece :
Türkçe sözcüklerde sesli harfle belirtilen kısa heceler. Örneğin a-na-do-lu, a-şı-la-ma gibi.  Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir. ( Arapça ve Farsça'da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim. Örneğin ka-de-me, ha-se-ne gibi.


Aed :
Antik çağda şiirlerini lir eşliğinde söyleyen Yunan saz şairlerine verilen ad


Aforizm (Afroizm):
Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa, açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı. Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir.


Ağıt:
Bir ölünün ardından onu yüceltmek, ölüm olayının acısını anlatmak amacıyla söylenen halk şiiri.

Divan Edebiyatı'nda ağıtın karşılığı Mersiye'dır.


Ahrep ve ahrem :
Rubai yazımında vezinlerinin ana ölçü birimidir. Mef'ulü ile başlayanlara ahreb, mef'ulün ile başlayanlara ahrem denir.


Akd ü hall :
Düğümleme ve çözülme anlamı taşımaktadır. Divan edebiyatında düz yazı bir eseri şiire çevirmeye akd, şiir olarak yazılmış bir  eseri  düzyazıya  çevirmeye hall denir.


Akrostiş :
Latinceden dilimize geçmiştir, Eski Yunan ve Latin edebiyatında "üç dize" anlamına gelmektedir. 

Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru okunduğunda ortaya anlamlı bir sözcük oluşturmasıdır.  

       MİNE
Mavi yalnızlık
İçinde kümeleşen
Nereye dokunsa
Eşkiya yaşam...
      e.gümüşdoğan

Bazı şiirlerde her kıtanın ilk dizesinin ilk harflerinin alt alta gelmesi ile de akrostiş yapılmıştır. Sezai Karakoc'ün ünlü Mona Rosa şiiri bu tür akrostişe örnektir.

Divan edebiyatında akrostiş'e muvaşşah ya da istihrac denir.


Aks, akis:
Bir  dizedeki sözcüklerin ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatıdır. Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır.

Dizedeki sözcüklerin tamamı simetrik olarak yer değiştirmişse yapılan aks'a tam akis denir, sözcüklerin sadece bir kısmı değiştirilerek yapılmışsa eksik akis (yarım akis) olur.

Sözcükler yer değiştirdiğinde vezin ve anlam bozulmuyorsa aks'ın bu türüne tedvîr denir.

Kibârın sözü, sözün kibârıdır
Her dem gülüne bülbül, bülbül gülüne her dem 
   
                                                     Nazîm

"Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ 
 Kürema dergehine gelse görürler ikrâm"  
                                         Ziya Paşa

Hayran oluyor kudretine, sun’una insan
Hayran oluyor kudretine, sun’una hayra 
                                      İsmail Safa


Aliterasyon:
Bir dizede ya da cümlede uyum sağlamak amacıyla kulağa hoş gelen seslerin, aynı hecelerin art arda yinelenmesi sanatına denir. Sessizlerle yapılana aliterasyon, seslilerle yapılana ise asonans denir. 

 “Tut ki tuttuk turuncuyu topuğundan
   Aynı aynalarda ağlamadıkça
   Sığar mı susmanız sarnıçlara"
                         Serdar Ünver 

 "Tut ki tuttuk turuncuyu topuğundan"
 "T
ut ki tuttuk turuncuyu topuğundan" 

 Hem "t" sesi hem de "u" sesi sık yinelenerek aliterasyon yapılmıştır. 

 "Derdimi söylesem derin dereye." 
                             Aşık Veysel 

 "De" hecesinin aynı dizede birden çok tekrarı ile aliterasyon yapılmıştır. 

  "
Karşı yatan karlı kara dağlar karayıptır, otu bitmez." 
                                                   Dede Korkut 

  "
Birbüyük boşlukta bozuldu büyü" 
                      Cahit Sıtkı Tarancı 

  "Ey
lülde melûl oldu gönül soldu da lale
   Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale" 


Anjanbman :
Şiirde anlamın bir dize ya da dize grubunda bitmeyip diğer dizeye, alt dize gruplarına kaydırılmasi sanatıdır.  Düzyazıyı şiire yaklaştıran bu edebi sanat şiirimize Fransız şiirinden geçmiştir. Servet-i Fünun döneminde yaygın kullanıldı. 

 ŞİMDİ/SİZ

Tüner de ardına camın
Ulur hüznünü akşamın

Gözleri yabanıl, renkli
Geçmişi bekler sanki.

Sıcak hülyasında ellerin
Gezer ayrılığın serin

Yüzlü bahçelerini.
Işıldayan her yeni

Günde daha da yok;
Kalan şimdi soluk

Bir albümde eski resimler
Ve sonsuz açan güller!  
         Serdar Ünver


Anlam :
Sözcüklerin anlattığı düşünce. Sözcükler birden fazla anlama taşıyabilir. Bu durumda anlamlardan biri öz anlam diğerleri mecaz anlamdir.
Bazi sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilir buna anlam genişlemesi denir. Bazen ise tersi olur. Zamanla anlamını kaybeder bu duruma da anlam daralmasi denir.


Antoloji (Güldeste) :

Edebi değer taşıyan şiir veya metin örneklerinin  konusuna ya da kişinin beğenisine göre bir araya getirildiği derleme yapıt.  Güldeste veya seçki de denir. Yolculuk Şiirleri Antolojisi, Anne Şiirleri Güldestesi,Atatürk Şiirleri seçkisi gibi. Halk şairlerinin başka şairlerin şiirlerine yer verdiği cönkler de antoloji sayılırlar.


Antonim :

Ters anlamlı sözcüklere denir. Sıcak-soğuk, iyi-kötü, acı-tatlı, kısa-uzun, güzel-çirkin gibi. Ters anlamlı sözcüklerin birlikte kullanılmasıyla tezat olarak adlandırılan edebi sanat yapılır.


Aruz :
Sözcük, birçok anlam gelmektedir. Edebiyatta, hecelerin uzunluk ya da kısalık derecesine göre çeşitli ses kalıplarından oluşan bir tür şiir ölçüsüdür. Aruz ölçü birimini ilk olarak ortaya koyan, uygulayan Arap dilcisi İmam Halil bin Ahmed'dir. Aruz ölçüsü, Arap, Türk, Fars, Afgan ve Pakistan edebiyatında kullanılmaktadır. Daha çok Divan Edebiyatı'nda kullanılmıştır.


Aruz ölçüsü :
Mısralardaki hecelerin uzunluğu ve kısalığına göre oluşturulmuş belirli kalıplar. Divan şiirinde kullanılmıştır. Günümüz şiirinde fazla bir işlerliği kalmamıştır. 


Askı :
Halk edebiyatimızda saz şairleri arasında çeşitli şiir yarışmaları ve atışmalar düzenlenir, yarışmayı kazanana verilmek üzere, yarışmanın yapıldığı yerin  duvarına tüfek, kılıç, heybe, saz gibi ödüller asılır. Duvara asılan bu ödüllere askı, yarışmayı kazanmaya da askı indirmek denir.


Asonans :
Yarim uyak (kafiye).


Aşık:
Halk ozanı ya da saz şairi. 


Âşık edebiyetı :
Âşık, Türk Halk Edebiyatında XVI. yy'ın basından itibaren görülen şair tipidir.  Âşığın şairlik gücünü rüyasında pirin sunduğu "âşk badesini" içmekle ve "sevgilisinin hayalini" görmekle kazandığına inanılır. Rüya da genellikle âşık adayının karşısına bir sevgili veya saz çıkmaktadır. Rüyaların süsü ak sakallı bir derviş ve bazen bir bazen üç dolu bardaktır. Bardağın rüyada tas halinde görülmesine de sık sık rastlanır. Ozanlara, rüyada sunulan tasların içindeki mayilere aşk dolusu denir. Fars Edebiyatı'nın etkisiyle bâde adini da almaktadır. Bunlar; erlik, pirlik ve âşk badesi diye adlandırılırlar.

Âşıklarımız genellikle bir usta âşığın yanında yetişirler. Ondan hem usta deyişlerini hem de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirler. Âşık meclislerinde, kahvelerde bu ustaların sanatlarını icra ediş biçimlerini yeterince kavradıktan sonra, ustalaşan ozanlarda kendilerine çırak alırlar ve gelenek bu şekilde devam eder.

Âşık, bilgi, duygu ve becerisini yaptığı atışmalarda gösterir. Atışmalardaki amaç; yarışmak ve kazanmaktır. Atışmalarda en az iki âşık karşı karşıya gelir. Mecliste bulunan saygın bir kişinin ya da usta bir ozanın ayak söylemesiyle atışma başlar. Ayağa uygun dörtlük söyleyemeyen âşığın yenilgisiyle atışma sona erer.

Âşık Edebiyatının başlıca unsurlarından birisini hikâye anlatma oluşturur. Saz sairleri içerisinde geleneğe bağlı olanların çoğu âşık meclislerinde hikâye anlatırlar. Bir kısım usta saz sairleri ise, bir yandan usta mali halk hikâyeleri anlatırken bir yandan da kendi düzdükleri hikâyeleri anlatırlar. Çıldırlı Âşık Şenlik, Ercişli Emrah, Sabit Müdami geleneğe bu yanıyla katkıda bulunmuş saz sairleridir.

Tonguzların Saman, Moğol ve Baryatlar'ın Bo veya Bugue, Yakutların Oyun, Oğuzların Ozan dedikleri bu geleneğin temsilcileri toplumun yasam biçimlerini düşünce ve duygularını, olaylara bakış açılarını şiirleriyle dile getirmişlerdir.
Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Âşık Ömer, Seyrani, Gevheri, Erzurumlu Emrah, Ercişli Emrah, Bayburtlu Zihni, Ruhsati, Sümmani, Dertli, Aşık Veysel Ali İzzet Özkan, Mahzuni Şerif  bu geleneğin en önemli temsilcileri olmuştur.


Ayak:
Halk şiirinde kafiye (uyak) anlamında kullanılan terim.


Ayin:
Mevlevilerin sema meclislerinde söyledikleri ilahilere verilen ad. Mutasavvuflara has bazı hal ve hareketleri ifade etmek için ilk defa İranlılar tarafından kullanılan ayin terimi daha sonra Türk Tasavvuf Edebiyatına da geçmiştir.


Şiirakademisi ticari amaç gütmediği için ürünlere telif hakkı ödemez. Ürünlerin telif hakkı yazarına aittir.
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca, ürünler site yönetiminden ve yazarından izinsiz kullanılamaz.  
Bebek Giyim - Toptan Oyuncak - web tasarım
Şiir Akademisi - Ana Sayfa