Hüseyin Peker ‘Tek Vuruş’la
Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü aldı
Yaralı bir berduştan hüzün şiirleri
Yusuf ALPER
Hüseyin Peker'in şiirleri, zaman zaman örtük, çağrışımları anlamı zorlayan, karmaşıklaştıran şiirler olsa da genel olarak yalındır. Şiir öznesi, şiir söyleyen, yazan, iç döken yakınan kişi, zaman zaman erişkin bir insanın.duygu ve düşüncelerini yansıtsa da genel olarak yazılanlara bir çocuğun, en çok ilkgençlik çağına ulaşmış bir delikanlının estetik kaygıyla ve estetiğin gereklerini yerine getirerek yazdıkları, iç dökmeleri, duyguları gibi bakılabilir. iyi ki de öyledir. Peker'i Peker yapan bunlardır.
Hüseyin Peker ilginç bir şairyazar. Özellikle psikodinamik açıdan derinliğine incelenmeyi hak eden bir sanatçı. Ne söylersem söyleyeyim yine de çok şeyin eksik kalacağı bir yazar kimliği. İnsanın nasıl karmaşık, çatışkan duygular ve dürtülerle dolu olabileceğini gösteriyor.
Önceki yazılarımda da değinmiştim. Üç romanında olduğu gibi şiirlerinde de otobiyografik öğeler var. Otobiyografik olan elbette tüm yazın sanadarına yansır. PekerI de bu özellik çok fazla gibi görünüyor. Bunu narsisistik özelliklerinin yoğunluğuna bağlamak olasıdır. Pekerrin, oral, anal dönemlere saplantıları olabilir. Ya da benliği zedelenmiş, büyüyememiş, büyümeyi göze alamamıştır. Hep çocukluğun saf ve sorunsuz ortamını özlemektedir. Heyhat! O günler geçmiştir. O artık çocuklar büyütmüş, aile kurmuş hatta şimdi ailesi dağılmış bir erişkindir.
"Evcilık oyununda kavga çıktı
…
kamçılandı kır bıyıklarım
pembe evimi göçürdüm, tamburun gövdesine
…
daha çok erkeklere yıkılıyor çatılar" (sf. 13 )
"kan damlaları var içimde
ocağı batmış adamın dükkanı tekrar kapanır" (20)
Zaman zaman, hüzünlü, kendisini aşağılayan, suçlayan ve intiharı çağrıştıran dizeler yazmaya başlamıştır:
"güzel kadını parçaladım gizli dikişlerle
şimdi ocağı batmış adamın çapraz ateşiyim
ip geçiriyorum boynuma büyük çivilerle” (22)
"bilerek yapılmış hata değilim ben" (38)
"Ben baş bitiyim senin yanında
…
Artık benliğim ayaklar altında (86)
Kitabın 2. bölümü olan "Ölmeden Önce" de daha çok hüzünlü şiirler yer alıyor. Genel olarak "Tek Vuruş" önceki kitaplarından oldukça farklı. Söyleyiş, biçem açısından Peker tabii ki Necatigil'in deyişiyle "bir uzun şiirin bölümlerini" yazıyor ancak içerik oldukça değişmiş. Eski çocuksu, vurdumduymaz, berduş yaşam ve onun yansımaları
"ocağı sönen", yalnız, ihtiyar ve ölmeye yakın bir adamın ruh haline yerip bırakmış. Kefen bezi, mezarlık vb. uğraşlarıyla, yakınarak, bize sesleniyor.
" Gün alıyorum ölüler kursunda
…
dağın yaşlı adamıyım
Kemikten bir kutu
…
Damgalayın, biz bu adamı sevmedik
Sifonu çekin, kozalaklar tıkasın içimi (112)
Sanki yoğun bir gereksinimden doğmuş bu içerik yılların şairinin elinde "ben katından biz katına" çıkıyor ve iyi şiir oluyor. Peker her zamanki gibi konuşkan bir şiir yazıyor. Tıpkı çok sevdiği Edip Cansever gibi. Farklı olarak, karmaşık olanı kendi otobiyografisine yaslanarak yazıyor.
O herkesin kendisini duymasını istiyor ve sessiz bir çığlık atıyor. "Evim yıkıldı, ocağım söndü. Beni adam yerine koymadılar" vb. Önceki kitaplarında da yakırıma çoktu ancak daha çok edebiyatçıların onu yeterince değerlendirmediği yakırıması vardı. Eu kitapta acısı öylesine yoğun ki artık yazın dünyasından yakırıma pek yok. Yine de araya birkaç dize sıkıştırmış:
“rahat etsin eleştirmenler ve şair dipleri
dost diye geçinen zambak yaseminleri" (67)
Ailesel yakınmalar örtük bir biçimde gündemde. Bazen yakınmalar siteme, eleştiriye dönebiliyor Kitabın arka kapağına bağlamından soyutlanmış olarak konan "Ölü suyunu kaynat canım" dediği gibi.
"Ölü suyunu kaynat canım
bugün ölüyorum can attıran tarafında
doktordan yanıt alamayan hastayım ben
gemilerin gövdesine yapışan yosunlar
gelişti parmak derimde
yazdım, saydım, geliştim dibe çökelince
ölü suyunu kaynat
yığma mezar tepesinde ayarla yerimi" (65)
Önceden belirttiğim gibi, Hüseyin Peker'in şiirleri, zaman zaman örtük, çağrışımları anlamı zorlayan, karmaşıklaştıran şiirler olsa da genel olarak yalındır. Şiir öznesi, şiir söyleyen, yazan, iç döken yakınan kişi, zaman zaman erişkin bir insanın duygu ve düşüncelerini yansıtsa da genel olarak yazılanlara bir çocuğun, en çok ilkgençlik çağına ulaşmış bir delikanlının estetik kaygıyla ve estetiğin gereklerini yerine getirerek yazdıkları, iç dökmeleri, duyguları gibi bakılabilir. İyi ki de öyledir. Peker'i Peker yapan bunlardır. Bu kitaptaki şiirlerde savrukluk yok, dizginler daha sıkı tutulu, çağrışımlar kolay yakalanabilir durumda. Daha sahici ve can yakan şiirler denebilir.
Peker'in şiir anlayışı bilinçdışını önceleyen o alana daha çok önem veren bir anlayıştır. Onun ustaları olan II. Yeni şairleri de zaten bilinçdışını önemsemişlerdir. Şiiri zenginleştiren en önemli şey de budur. Bilinçdışının biçimlenmemiş öğelerini barındıran şiirlerde kesinlik yoktur ve sonsuz yoruma açıktırlar. Bu özellik de Peker şiirinin şansıdır. Tek Vuruş, Türk Şiirinin kendine özgü, karmaşık olanı yalın bir biçimde anlatma becerisini gösteren, insanın ruhsal derinliğini kurcalayan, dil bilinci olan bir şairinin yeni kitabı. Yılın iyi kitaplarından biri olmaya aday.
Tek Vuruş / Hüseyin Peker / YKY, İst. 2007/118 s.
CUMHURİYET / KİTAP / Sayı 897
|