Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın son şiir kitabının adı İçimdeki Şiir Hayvanı. Hiç ayrıksı düşmeyecek bir ad seçerek, sevgili Dağlarca, büyüsünü bize aktarıyor!
Bence önemli bir şiir olayı olarak algıladığım, Dağlarca'nın 2006 yılında Norgunk Yayıncılık'tan çok geç de olsa yeni basımı yapılan, Taş Devri adlı şiir kitabının oldukça ilginç bir öyküsü var:
Çocuk ve Allah, şiir söylemenin kendimce ilk düşünülmüş başarısıdır. Havaya Çizilen Dünya'da ne demek istediklerimi yazmıştım. Çocuk ve Allah'ta demek istediklerimi yazdım. Çocuk ve Allah' i izleyen Taş Devri demek istediklerimle ne demek istediklerimi yeniden bir araya getirir. Demek istediklerimle ne demek istediklerim, siz de biliyorsunuz, bambaşkadırlar. Birisi yarını düşünmek gibidir. Birisi yarının sizi düşündüğüdür.
Taş Devri, "Söz dalgalarının dağlara çarpması. ilk karanlığın sözleri daha iri göstermesi. Beş sözcük bilen bir duyarlığın, söz selinde duyduğu korku, çaresizlik, kaçma, ürkü... Şuna da benzetebilirsiniz; bir çocuk kırda oynarken, akan küçük suyun içinde sözlerin yüzdüğünü görüyor, anlamıyor yüzen sözlerin çoğunu, anlamadığının resmini yapıyor. Buna benzer bir şey." Böyle özetlenebilir Taş Devri.
Enis Batur, Cumhuriyet gazetesinin kitap ekinde "Pervasız Pertavsız"da F. H. Dağlarca'nın Norgunk Yayınları'nca 60 yıl sonra yeniden basılan Taş Devri adlı kitabındaki şiirlerin, dünyada öne Çıkmış birçok ünlü şairin şiirinden hiç de aşağı kalmadığını söyleyip, F.H.Dağlarca daha ne yapmalıdır diye sorup takaza ediyor.
Evet, görevini yapan şairden sonra, devreye girerek sorumluluk ve görev almalı, dışarıya sesimizi duyurmalı? Ama kim?
Bence bu dönemdeki eksik halka, Kültür Bakanlığı'dır. Cezalandırmak için sanatçı kovalayan devlet, sanatçısını dünyaya tanıtına görevini de üstlenmelidir. Bunun için elinden gelen her çareye başvurmalıdır; çünkü sanatçı iktidardakilerin karşıtı olabilir, ama düşmanı değildir!
Böyle bir iktidarı ölmeden görebileceğime inanmıyorum.
2005 Ufuk Turu'na F. H. Dağlarca'nın bir sözünü almışım: "Şiir bir bakıma vahşi hayvandır. Şairler bunu türlü yöntemlerle kendilerine bağlamışlar. ilk şiirlerimde onu dizginleyemezdim. Yıllar geçtikçe nerelerinin daha yumuşak olduğunu, nerelerden kımıldamaz hale getireceğimi aradım, buldum. Şiir aranan, bulunan bir yaratıktır."
Cumhuriyet gazetesinin 28 Şubat 2007 tarihli sayısında Hikmet Altınkaynak'ın "Türkçenin ve Şiirin Efendisi" başlıklı yazısında, "94 yaşındaki büyük şairimiz, dünyada yaşayan şairlerin en büyüğü olduğu gibi, yazmayı sürdüren şairlerin de en büyüğüdür. Son kitabı İçimdeki Şiir Hayvanı 138. kitabıdır. 200'ün üzerinde irili ufaklı ödül almıştır. Guinness Rekorlar Kitabı'na alınmalıdır." önerisini getiriyor.
Dağlarca, "Şiir, bir saat gibi içinde bulunulan zamanı, bir pusula gibi de gidilecek yönü göstermelidir." demiş. İçimdeki Şiir Hayvanı kitabını tanıtırken, 138. kitabı demiştik Dağlarca'nın. Bu arada 139. kitabı da çıktı: Orda Karanlık Olurum. Her an 140. kitabını da çıkarabilir Dağlarca ... İyisi mi acele edeyim.
İçimdeki Şiir Hayvanı; kıpır kıpır canlı, devinen, varlığını duyuran bir hayvan. İnsanın kucağına atlayan bir kedi. Bu hayvanın kuyruğu mırıltılarla tempo tutuyor şiire! "En eski insanlar benzerdi hayvana".
Cumhuriyet gazetesinin 15 Mart 2007 tarihli kitap ekinde (891. sayı), Onur Zafer Ceylan'ın "içimizdeki Şiir Dahisi" başlıklı yazısında, "Fazı i Hüsnü, doğal düzene uyum sağlayabilen insanın, şiirsel büyü taşıyan hayvansı yanına yakın olduğu, onu devindirdiği sürece insanlaşacağını söylemektedir." diyor.
Radikal gazetesinin 16 Mart 2007 tarihli kitap ekinde Haydar Ergülen, "Şiirin de Ötesinde Bir Şair" başlıklı yazısında i O maddede F.H.Dağlarca'yı anlatıyor. Güzel ve derli toplu bir yazı: "1- Dağlarca bir 'Başyapıt'tır. 2- Dağlarca için dünya düzyazı, evren şiirdir. 3- Dağlarca'nın yazdığı bir 'meta-şiir'dir. 4- Dağlarca bir 'düşünce şiiri' yazar. 5- Dağlarca belki de bir 'Şaman'dır. 6Dağlarea'nın şiiri 'ilkel' bir şiirdir. 7- Dağlarca bir 'sınav'dır. 8- Bir Dağlarca mı, çok Dağlarca mı? 9- Dağlarca şiirinin yaşı yoktur. 10- Dağlarca'da 'gençlik' kadim bir kavramdır."
Ben bu yazıya oturduğumda Enis Batur'un Taş Devri üzerine yazısından başka bir yazı yoktu. Maşallah yazılara yetişemez duruma geldim. İyisi mi artık keseyim
Kitaptan Dağlarca'yı veren bir şiir:
MAVİKAVAL
Dinledik bugün
Seninle ben
Özel türkümüzü
Ben seni göremezim
Ben seni göremez
Ben seni göremezim
Ben seni göremez
Ta orda büyür yıldız
Ta orda büyür güneş
Ben seni göremez
Ben seni bulamazım
Ben seni bulamaz
Ben seni bulamazım
Ben seni bulamaz
Su seni yansır mı ki
Göl seni yansır mı ki
Ben seni bulamaz
Ben seni duyamazım
Ben seni duyamaz
Ben seni duyamazım
Ben seni duyamaz
Kuzu ot işitir de
Keçi dal işitir de
Ben seni duyamaz
Ben seni öpemezim
Ben seni öpemez
Ben seni öpemezim
Ben seni öpemez
Yeryüzün öperim de
Gökyüzün öperim de
Ben seni öpemez
(F.H. Dağlarca, İçimdeki Şiir Hayvanı adlı kitabından)
AKATALPA / sayı 89