Sonrası Yaz
gibi özlüyorum gök şarkısı tenini
harflerin tahammülüne sığınıyorum
hangimizin kederi bu durduğum istasyon?
kalbim ki graben dehlizi
bir kalyon nasıl unutur gitmeyi, bir çivi kazıyı
yırtık uçlarında anlattığım o yokluk seyrini
yine ben gelecekmişim mevsimlerin üstüne
soğuk çay, üzgün kedi, bulanık kalem ucu
biliyorum sondan başa yazdığım bu şiiri
madem ki yoksun şimdi ve seferlerde uzuyor
ellerimi kapatıyorum o hazin maskenin suratına
madem ki yoksun ve silinmiş ulaklara çizilen yol
beklerim sonumu, yarılan günün şafağına
perdeye düşen bıçağın titrediği yumruk gibi
sonrası yaz
gibi bırakıyorum ellerini
tuvale sürdüğün öpücüğün kırbacı
dudağımın kıyısına biriken şaraptır
usulca uykuma saklanıyor viyola sesi
ben, yeri ve göğü şölene çeviren ozan
yaprağın düşünü saksıya büyüten nadan
nasıl olsa bir gün kucağında bulundum vadedilenin
daldırıp parmağımı geçmişin hevengine
sonrası yaz’dı, duyuruldum.
kalabalığa bırakılan elimin gölgesinden
hazineler kaçırdı haramiler
kitap, gölün dinginliğine kapandı
ormanı öten söğüt bülbülü koştu sesime
karanlığın kuytusuna düşen meteordan
zeytin ağacının gövdesine buruldum
sonrası yaz
gibi sessizliğe kapattım seni
flütümden akan nağmeye çoğalttım
sen sevince şiirin kalbi büyüyor
bir akşam yürüyoruz gibi floransa’da
mürekkebin kağıda kapandığı o günler değil
fesleğenin kuğuyu andığı o günler değil
sonsuzluğa bitişen arzunun kanında
boşluğun kendini ördüğü yırtıktan
sonrası yaz gibi fışkırıyorum
tabureleri uyuklayan kır kahvelerinde
gün üflüyor neye, inceliyor beklemek
sana o haziranı unutmadığımı söyleyecektim
sarışın rüzgarın yüzünü sildiği kıskanma ülkesinden
biraz daha yağmur ve gökkuşağı, iyi edebilir
ağzımı unutan şarkıların kaldığı yerden
yaz ve kalbin zamiri, seni giyindim
pire’ye demir atan bir geminin güvertesinde
alınyazımın suskunluğunu karmadan ufuk çizgisine
lirin sesini duydum, seni duydum
sen miydin omuzlarını yeryüzüne kapatan?
ölü denizin sırtını yüzen kuşlarla
“bana ellerini ver” diyen rüzgârın uğultusunda
herkese sordum bu karanlığı
anladım, yalnız ben kalmışım o kuşkuda
sonrası yaz
gibi bekliyorum ansızın gelir bir şifa
ortaköy’den, rumeli hisarına yürürsün ikindiüstü
“elimden gelen bu”, demek gibi olmasa
gece tüylerini salmadan alevlerin ortasına
sonrası yaz
gibi bekliyorum her şeyi iyi edecek bir dua
seni sevdiğim o rüya beldesinde
kalbinin üstüne bıraktım “lirik dualar kitabı”nı
nasıl da titriyordu göğün feneri
ağlayan kuş taşırıyordu nasıl da özlemi
gövdemi denize serdiğim masalsı uykuda
ellerimi en son bıraktığım şehri anımsıyorum
granada’da ezgiler arasında meşk ettiğimiz
uzun saçlı kızların eteklerinde uzayan şenlikte
gitarın ve şarabın esrikliğinde tenine sığınan
çiçekli portakal ağaçlarının kokusunu anımsıyorum
sonrası yaz
gibi getireceksin o güzel günleri, inanıyorum
“her şey kolay olacak” diyordun, her şey
selameti o dev gibi bereketin
konup ömrümüze güvercinin ağrısı
şükür denizlerinden kopmuş mavi fırtınayı avuçlayıp
“kolay olacak diyordun”, der gibi büyüyeceksin
tanıyorum kollarına sardığın mevsimi
sonrası yaz
gibi istanbul geceleri
tanıyorum göğsüne birikmiş o şiir bahçesini
içimde büyüyor o mecaz çelişki
sonrası yaz
gibi manolya
elveda
[Sonrası Yaz, Granada Yayınları, 2012]