aşkkırığı
yeryüzüne sürdün
tanrım!
aceleyle böldüm elmayı
sözün alevi asıldı boynuma
tansıktım
meleklerin şiir yazar mı?
yarpuzları, böğürtlenleri, aztekleri
kavimler göçünü, komagene krallığını
yeryüzü atlaslarını
“krallığına git” dedin
incir çekirdeğinde kırıldı dişim
yarın beklemedi dünü
“şaşmaya gerek yok kalbim” derken
sevdiğim kuytusunda gizlermiş rölans
sorguya çekildim zaman varken
jan valjan ve günah
birlikte şamdana sığar mı bilmedim?
yalnızlığın büstüne poz verdiler
tanrım krallığından korkar mı kral?
nereye koysam iğreti düştü tarih
kemerden izi silinmedi valens’in
derin bir uyku için madem bunlar
daha burda ne işim var?
tanrım!
şiirden testiyim
aşkyolunda kırılayım
[Sincan İstasyonu, Kasım 2010, 39]