Engin TURGUT- BARIŞ
belki bir sis bulutunun dağılışı
belki güneşin acıkması yağmura
bir çocuğun gözlerindeki gökyüzü
ilkyazın tomurcuklannı bırakışı kalbirnize
bir dervişin ten kokusu
kuytumuzda bir kuşun inleyişi
bir bahar gibi şımarması ruhlarımızın
ve ansızın bir çiçeğin gülümseyişi
sahi nedir barış
mavi bir rüya mı
ah bir bilebilseydim?..
canı acır camdan bir annenin
uzun bacaklı otlann soluğunu duyanz
banş ruhumuzda biriken o tatlı esinti
sanki bir seher yeli şu geçip giden
turnalar
bir manolya şarkı söyler kendi kendine
kuğuların gözlerinden dökülür ışık
sahi nedir barış
sonsuz bir kamaşma mı
ah bir bilebilseydim?
belki bir çiy tanesi
belki bir dostun sıcacık sesi
iyiliğin kapısı kapanmasın
suyun gövdesi bükülmesin
anılan n üzerine dökü1üyor şarap
elimizden düşüyor çin işi bir vazo
ve bütün günahlarımız, suçlanmız
her şeyin umutsuzluğa dönüştüğü zamanlar
isyancı yanımız
masum bakışlarımız
yani mırıldanışı ellerimizin
sahi nedir barış
umutların bayram ettiği gün mü
ah bir bilebilseydim?
bir nehrin kıvrılışı, bir şehrin cesedi
şuramızda
şuramızda bir aşk görgüsü
yüzümüze gözlerini bırakıp giden
çocuklar şuramızda bir hiçlik duygusu
ağzımızda yarım kalmış bir türkü
şu bizim sesimizdeki utangaç bahar
şu boynu bükük muhteşem hüznümüz
ritsos amca sen yine eski sokaklardan geç
senden ne güzel deniz olur
bize yine şiir yap, içimizde korkunç bir
düş sıkıntısı
sahi nedir barış
kocaman bir ışığın nefesi mi
ah bir bilebilseydim?..
karanlığın ellerini çoğalttığı bir dünya burası
zalim bir göz uykumuzdan uyandırıyor bizi
mutsuz kelimelerle konuşuyor spikerler
fonda bombalar, mermiler yağıyor
gözlerimizi karanlıklar yedi
kalbimizi savaşlar yedi
ruhlanmız ölüler bahçesi
hadi bize özgürlük kokan bir hayat çizin
içinden güneş gibi sevgililer geçsin
sahi nedir barış
korkmadan bakmak mıdır geleceğe
ah bir bilebilseydim...
kimsenin hançeri birimizin kalbine değmesin
koyu bir rüzgar ısırıyor yüzümüzü
kötü bir kader mi bu her yanımız mor
ne yana baksak sanki bir korku filmi
bu dünya kocaman bir yara olmuş
yangınlar, cinayetler, savaşlar
bir salgın gibi her tarafta karanlık bir oyun
sanki dünya bir el bombası
nerede o bir sevgilinin bir sevgiliye
bakışlarındaki eşsiz zarafet
ve ansızın öpüşmenin o yoğun tadı?...
sahi nedir barış
üşüyen düşlerimiz mi
ah bir bilebilseydim?..
yüzümüzü yalıyor bir papatya
aşkla yıkanmalı bu güze dönmüş yüzümüz?..
ağaç üflemeli dünyanın bütün sokaklarına
ellerimiz ısınmalı kardeşliğin kokusundan
serçe parmağımız gözlerimiz, boynumuz gülümsemeli
ağzımızdan kuşlar güneşler akmalı
bir melek gibi gülümsemeli barış
ve ölüm özür dilemeli dünyanın çocuklarından
ey ile ah arasındaki yokluğun acısı dinmeli
kuşatılmışlığın ağzına acı biber sürmeli
krema çilek kaplı küçük bir baş dönmesiyiz
insanız,insan... ışıklı bir denizimiz
gümüşten kayıklarımız, sıcacık ekmeğimiz
ve hayat kokan çocuklarımız var bizim...
sahi nedir barış
sonsuz bir kamaşma mı
ah bir bilebilseydim?..
Yasakmeyve, Haziran 2004
| 
