Naime Erlaçin - ...Adak Ağaçları Kızgın! ...
delice kıpraşan aklın köşesinde bir dünya barınıyor hüznün gölgesinde gökyüzü kıpkızıl çığlıklar kül rengi kolay değil bulutu yadsımak eprimiş bir takvimin anlamını yok saymak ve susmak
tepeye yürüyen patika yolları çöl ılgımıyla birlikte yakmıştım ya en çok adak ağaçları üşüdü!
nedir bu melankoli henüz uyuyan bahar ve usturanın kör ucunda benim kışa sökün etmem mi turfanda sevinçlere gebe olmalıydım oysa saat başı davet alıyorum şubat kuşlarından yalnızlığı buza terk etmiş öylece bekliyorlar yediveren bir gönlüm var ya kocaman zoraki bir gülücük bağışlıyorum onlara yürek alacasından
insanım ve ruh yorgunu “berbat” hissetme hakkımı kullanıyorum sonuna dek
yine kızdırdım işte adak ağaçlarını!
umudun suretini astığım ağaçlar ey! sinsi kurtlarınız başkaldırıyor kemirilmiş kelimeler donuyor kuru dallarınızda geçmişte bir gün “acı” eskitmiştik hani bir çocuğun elinden tutup parkları dolaşmıştık kayboldu çocuk sonra acıyla birlikte gezinirken ben de mi bittim yoksa
üşüyor adak ağaçları adak ağaçları çok kızgın bana!
bahçeler ıssız bahçeler küskün bütün ağaçlar nezir ağacı bugün aç kulaklarını Nazım! iyi dinle beni mutsuzluğun resmini yapıyorum giderayak Abidin’e söylemeyi sakın unutma!
meşum bir sessizlikte sevişen kelimeleri odun niyetine yaktığım sükuneti yitirmiş tımarhane aklımda! ...
|