|
|||
---|---|---|---|
|
#1
|
|||
|
|||
![]()
Doğan Ergül (1968-***8230;)
1968 yılında Arpaçay'da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünden 1992'de mezun oldu. Şiirleri İskenderiye Yazıları, Şiir Oku, Başka, Üç Nokta, Öteki-siz, E, Islık, Şiir Ülkesi, Akatalpa gibi dergilerde yayımlandı. Aşkın ve Suların Öğleni adlı ilk şiir kitabı 2005'in ilk ayında çıktı. Suskun Ney mavi bir bulut gözlerin dünyadan çekiliyorsun. .. ay kimin için güz burada mey ve kan birlikte yay batıl-batı-şaman karanlıkla beslenen dirim yangın uyku ağ dutların nefesi eğnime şal suların sesine uymuş atım sabahın çiğine çatlağından düştüğüm renk aktığım mavi ağacın aklı mendilime düşen kan anısız kalıyorum uzun ve sessiz düşümde bir ağacı parçalıyor ney (Aşkın ve Suların Öğleni'nden) Bir Şiirin Son Dizesi burada sabah akşam donmuş bir denizi taşlıyoruz taşladıkça taşıyor deniz çocuklar oyunda hile yapan arkadaşlarına ceza olarak bir parça bu denizden veriyorlar akasyalar ve barbunlar bir arada***8230; ortaçağ anlatıları satıyor uzun yol şoförleri mola yerlerinde.. . durup ay'a bakıyor kediler ve köpekler dolunay akşamları***8230; mardinli bir gece istiyor aşıklar haftaiçleri ve haftasonları italyan rönesansı hakkında konuşuyorlar mahalle bakkalı yaşlı adam boyuna bir ağacı yontuyor biz anlıyoruz ki aşk soyunan bir şehirdir susuyoruz ve balkanlar ve ötelerinde yazılmış bir şiiri söylüyoruz ege ağzıyla***8230; kadınlar geçen kıştan, kardan sözediyor şiirin sonunda biz anlıyoruz ki erimek eski bir şiirin son dizesidir atları içeri çekiyorum ve üstünü onlarla örtüyorum şimdi daha serin terliyorsun bu iyi bir mevsim gibi geliyor sana ben dolu vurmuş bir tarlada üstüm başım ay bir filmde oynuyorum... seninle tanışmamışız daha!.. ( kalçalarını istiyorum denizi geçmek için....) (Aşkın ve Suların Öğleni'nden) Edited by: emre |
#2
|
|||
|
|||
![]()
Henüz doğmuştu şiirimizde oysa. Çok değerli şair DOĞAN ERGÜL.
</font> bitmeyen....*</font> </font> yakın uzak zamana tunç erittim, adım tuz dedi; sonra zambakla karıştırdığım bir dağ masalına dönerim.... öyle hayalsı... silik bir aynada bulurum tebessüm sisini sokağın... yüzünde bulduğum bakışın diline düşerim... usul bir yağmur olurum yağan... unutuş sızı gibi öldürür öleni... hala papatyalar görebilirsin taş duvarları delmiş denizin sesiyle bir uzanır, zıplar ve yüzünü bulursun okunmuş bir kitap gibi... durursun taşların serinliğinden denize düşen ısırılmış bir sur üstü gibi... düştüğünü görürsün... sonsuz bozkırı... deniz dünyanın saydam yüzüdür.... kadınlar geçer erkekler birbirinin yakın uzağından sızı şarap ezmek rengidir... çözülmez kahırdır... sonsuz buluruz her şeyi ve yeniden yalnız bir zamanı yaşarız boyuna... hep biraz böyledir sevmek... sevmek böylesi ... geçmişsiz ve geleceksizdir... denizde suyun büyüsünde bir öğlen durmuş genişler kendine, içine... hadi artık tuttuğum nefesi ver de bana... koş ve yavaşla bir havuzdan su çeker gibi yürümenin geniş adımlarıyla... camın içinden görülen hep bir masal vardır... kumun sesidir... tanenin... zamanın ve kadının geniş ve serin alnının isteğidir... duyulur duyulmaz ninniler gibi gülümse... damla yağmur değilmiş de... gül çok zamanlı bir maşuktur... bülbüllerin sesinden geç.. mermer bir merdiveni çıkar gibi... ’koşarken yavaşlar gibi’ ... ‘karaldıkça bahtım karalansa da’... yalnızlık insanın o yalnız kutsalı ve zambak çokluktur... DOĞAN ERGÜL</font> </font> |
#3
|
|||
|
|||
![]()
AĞZIMDA ZALİM BİR AY
yapraklar usul iniyor havuzlar sarı son yaz bozkırda bir yol eylül!.. o beklenmiş oğul ey nar! gidenler için mi renk … aklımdan önce dağıl beni bir serçe buldu, o kadar kalbim… güneyde kayıp bir otoban; gidiyorum leylekler kadar ömrüm beyaz gelincikler için dağlarım, uykusu tuz kardan oyuncaklarım ey nar dağıl !.. sana güz sana güz gerek bir ağaçtan düştüm sarı hafif bir eylül yaşım şimdi o bahçeler kadar çıplak avazım!.. </font>DOĞAN ERGÜL</font></font> |
#4
|
||||
|
||||
![]() ![]() Yazarımız şair Doğan ERGÜL'ü kaybettik. Yazarımız şair Doğan ERGÜL bu sabah hayatını kaybetti. Bir süredir kanser tedavisi gören Doğan'ımız da genç yaşta kaybettiğimiz şairler arasına katıldı. Yazın dünyamızın, şiirimizin başı sağolsun. Işık içinde yatsın. DOĞAN ERGÜL (1968 - 2 Haziran 2007 ) Arpaçay'da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama bölümünden mezun oldu. Bir kamu kurumunda, şehir plancısı olarak çalışmaktadır. Şiirleri; Akatalpa, İskenderiye Yazıları, Şiir Oku, Üç Nokta, Kuzey Yıldızı, Öteki-siz, B(aşk)a, Islık ve E gibi dergilerde yayımlandı. Aşkın ve Suların Öğleni adlı ilk şiir kitabı 2005'in ilk ayında çıktı. bitmeyen....* yakın uzak zamana tunç erittim, adım tuz dedi; sonra zambakla karıştırdığım bir dağ masalına dönerim.... öyle hayalsı... silik bir aynada bulurum tebessüm sisini sokağın... yüzünde bulduğum bakışın diline düşerim... usul bir yağmur olurum yağan... unutuş sızı gibi öldürür öleni... hala papatyalar görebilirsin taş duvarları delmiş denizin sesiyle bir uzanır, zıplar ve yüzünü bulursun okunmuş bir kitap gibi... durursun taşların serinliğinden denize düşen ısırılmış bir sur üstü gibi... düştüğünü görürsün... sonsuz bozkırı... deniz dünyanın saydam yüzüdür.... kadınlar geçer erkekler birbirinin yakın uzağından sızı şarap ezmek rengidir... çözülmez kahırdır... sonsuz buluruz her şeyi ve yeniden yalnız bir zamanı yaşarız boyuna... hep biraz böyledir sevmek... sevmek böylesi ... geçmişsiz ve geleceksizdir... denizde suyun büyüsünde bir öğlen durmuş genişler kendine, içine... hadi artık tuttuğum nefesi ver de bana... koş ve yavaşla bir havuzdan su çeker gibi yürümenin geniş adımlarıyla... camın içinden görülen hep bir masal vardır... kumun sesidir... tanenin... zamanın ve kadının geniş ve serin alnının isteğidir... duyulur duyulmaz ninniler gibi gülümse... damla yağmur değilmiş de... gül çok zamanlı bir maşuktur... bülbüllerin sesinden geç.. mermer bir merdiveni çıkar gibi... ’koşarken yavaşlar gibi’ ... ‘karaldıkça bahtım karalansa da’... yalnızlık insanın o yalnız kutsalı ve zambak çokluktur... Doğan ERGÜL güzü inciten yara suların inceldiği yaz günleriydi… atlar büyürdü göğsünde hız gibi duran şeyler vardı akşamları eve dönüyordu gün. gitmek yürürdü!.. nasıl yeşildi evler nasıl beyaz inerdi gökten ay oyun bilmediğimden olsa trenler varmış giden akşamlar gibi… yeni bir yaz derdim bulutlarda kuğu yakardı kanatlarını… gittiğin yerde yokluk tenhada aşk susardı… kaldıkça güzü inciten yara büyür!.. memeler taşardı taşlıktan kekeme bir kadın kendine durmadan nasıl bakardı akardı kokusu göğün bölünürdü zaman böylece ölürdü tenha… üstüne yıkılırdı güzelliğin kaldığın aynada göz sığmaz çünkü durulur rüya kayıklar bulurdum tarlada içinde uyurdu zaman… Doğan ERGÜL AĞZIMDA ZALİM BİR AY yapraklar usul iniyor havuzlar sarı son yaz bozkırda bir yol eylül!.. o beklenmiş oğul ey nar! gidenler için mi renk … aklımdan önce dağıl beni bir serçe buldu, o kadar kalbim… güneyde kayıp bir otoban; gidiyorum leylekler kadar ömrüm beyaz gelincikler için dağlarım, uykusu tuz kardan oyuncaklarım ey nar dağıl !.. sana güz sana güz gerek bir ağaçtan düştüm sarı hafif bir eylül yaşım şimdi o bahçeler kadar çıplak avazım!.. Doğan ERGÜL
__________________
ellerin kına türküsü dokunsam iliklenir parmakların parmaklarıma Â*emre gümüşdoÄŸan |
#5
|
|||
|
|||
![]() Bugün sabah Yılmaz Arslan aradı.Okulda sınavım vardı.O söyledi...Derin üzüntülerimi Yılmaz adına da paylaşıyorum...Şairin yakınlarına ve sevdiklerine kuvvet diliyorum. Toprağı gür ışığı bol olsun... Mustafa Fırat |
#6
|
||||
|
||||
![]() ölüm ne kötüsün... seçip seçip götürüyorsun... ""gidiyorum leylekler kadar ömrüm beyaz"" nur içinde yat şair...
__________________
ayaklar çırpınırken, dansediyor eller... |
#7
|
|||
|
|||
![]() Hayat her zaman gülücükler dağıtmıyor elbette. Bugün de hüzünü reva gördü bizlere. Şair Doğan ERGÜL'e rahmet,yakınlarına sabır, Şiir Akademisi'ne baş sağlığı diliyorum. Ölüm elbette hepimiz için.Lakin genc ölümlere yüreğim dayanmıyor,oldum olası.Çok üzüldüm...çok... |
#8
|
|||
|
|||
![]()
"inanamıyorum
dilimi yemeliyim" Doğan Ergül Donup kaldım... "kumsal öğlen sarhoşluğu pencere sıkılmış begonya gelgitlerin şiddeti tuz" Doğan Ergül Donup kaldım...
__________________
kendimde kendi kendime kendimi soluyorum. soludukça varoluyorum. varoldukça varediyorum. varettikçe varoluyorum. Kendimde kendi kendime oyun oynuyorum. Oyunu seviyorum. |
#9
|
|||
|
|||
![]()
Suskun Ney
mavi bir bulut gözlerin dünyadan çekiliyorsun... ay kimin için güz burada mey ve kan birlikte yay batıl-batı-şaman karanlıkla beslenen dirim yangın uyku ağ dutların nefesi eğnime şal suların sesine uymuş atım sabahın çiğine çatlağından düştüğüm renk aktığım mavi ağacın aklı mendilime düşen kan anısız kalıyorum uzun ve sessiz düşümde bir ağacı parçalıyor ney (Aşkın ve Suların Öğleni’nden) Doğan Ergül |
#10
|
|||
|
|||
![]() "Aşkın ve Suların Öğleni" Ölüm'ün Güz kederindeki öğleni... "beni bir serçe buldu, o kadar kalbim..." Sevgili Doğan, leylekler kadar beyaz ömrüne, gelincikler için dağlara sarı hafif bir eylül bahçelerine gömdük seni, dutların nefesine... "anısız kalıyorum uzun ve sessiz düşümde bir ağacı parçalıyor ney"
__________________
unutma, gözlerine mil çekilmiş incirkuşu\'nun şarkısını.. |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|