|
|||
---|---|---|---|
|
#2091
|
|||
|
|||
![]() GÜNÜN HERHANGİBİR SAATİ Bir yıldız, bir karanlık düştü şavkı suya. Çok değil burda artık (ülkem için) gözyaşı azıcık, birkaç damla. İşte bir gün daha bitti çocuğun gözleri doldu. Kuyunun suyu çekildi, gidip geliyor (gölgem) her zaman hiçbir zaman arasında. Nerde haziranlar nerde temmuzlar açan her gül? Bir düş solar (saati yürür) çünkü, inceden, acıyla. Çekilmiş olsam da bir köşeye gözlerimi yummuyorum hiçbir şeye, (hayır, diyorum) hayır yüz kez, bin kez ve daha. Yok olmaz, biliyorum söylenmemiş bir söz bile. Gün ışığı mı yitecek gece karanlığı mı (diyorum) bilinmez ama. Bir yıldız, bir karanlık işte bir gün daha bitti, çok kalmadı sabaha. Saati yürüyor günün her zamanla hiçbir zaman arasında. Ali PÜSKÜLLÜOĞLU |
#2092
|
|||
|
|||
![]() ZAMAN MI GEÇTİ NE Zaman mı geçti, yok ben mi esriktim, Zakkuma bağlardım güneşi, Gecenin ağır ununu elerdim, Ay benîisrail zeytini. Anlıksal birliğin simgeleriydi Gülkurusu, altın ve tirse, Sirinksin yediveren sesi, Asalbent, buhur kokuları içinde. Ölmüşüm orda bir aralık, Unutuverdim konuştuğum dili, Ama ağacın kendisiydi, Kavramı değildi görünen artık Melih Cevdet ANDAY |
#2093
|
|||
|
|||
![]()
SARHOŞ VE SESSİZ GEMİ
İskambil kağıtları devrildi, İskenderiye çoktan yandı ruhum gibi kitaplar da komada ve bir reçete yazmıyar doktorlar da... Kaçacak delik arar alkolü seven adamlardan dihi şişenin; her ölü saklambaç oynayan çocuk rolünü üstlenir aklımda!... Öfkenin tutuşan gövdesini yatıştırıyorum dolaştığım her kaldırımda, hir tesbih gibi hiçliğin fiillerini çekiyorum; akşamlar ne gerekçe arıyor ne de bir mazeret, Gece ve Şiir için hayal kurmak istiyorum... Sonra şarap içeceğim... Ve bir gece şarkı söylerken öleceğim, böyle ölmek istiyorum; son meleğimden bana eşlik etmesini dilerken yalnızca Rod duyacak, yüzümün renginden anlayacak söylediğim şarkıyı; o Cenk sarasında: Sessizce giderken gürültülü bir ölüm istiyorum babamın anısına! Ahh, anlatsam böyle uzak sanılır; sussam, bu kadar bilinir. Kötü bir alışkanlıktır şiir de adam gibi ve hep seyrüsefer... Çağırır beni uzaklar, bilmezler; fısıltısını duysan delirirsin ruhumdaki o Sarhoş ve Sessiz Gemi beni bekler... Bilemezsin! Cenk KOYUNCU |
#2094
|
|||
|
|||
![]()
FAL
Eşiğine dayanıp seyirdiğim cansız doğa: Bir çingene geldi gece, ellerimi açtı ve uzun, dingin bir yağmur düştü yüzüne: "Her şey geçer, sen geçmezsin." Güldüm, katıldım: Bilmem mi kuytudan beslenen yorgun tekliğimi: Ben amansız çatlak, sudan ve çıradan çıkma yangın lehçesi: Her şey geçer ben kalırım. Enis Batur |
#2095
|
|||
|
|||
![]() SENİ ANMAKLA ARTIYORUM korkak değilim umutsuz değilim bundan böyle değiştirdim sana yaraşmayan günlerimi verdiklerinle sana yaraşmayan ne varsa bir bir çıkarıp attım yeller esiyor şimdi o büyük karanlığımın yerinde geldin kutsal bildiklerimi yeniden tanımladın ülkemi bir bakışta bağladın güzelliğine en varılmaz yerlere vardırdın ellerimi en gizli denizleri açtın gemilerime sensin artık adı bir dönülmezliği çağıran kelimeleri ölümsüz kılan şiire Kemal ÖZER |
#2096
|
|||
|
|||
![]() S/AYIKLAMALAR Ormanın korkusuydu. yağmuru çamur sanmak uyanınca toprağa kapandı ve söyledi; ağrıyla dökülmek uzun ince bir yola soyağacına masalın. ışıltılı hasadına gecenin bıyıkaltından. varmak üzere sabaha denizin takıntısı çamuru yağmur sanmak dalgalar birer birer. kırıldı ve söyledi: önce tırnaklarını çekti şehir yüzümden şaşkınlığım takıldı saçaklarına bir avluya teselli. isimliksiz kapılar çalmayan zilleri ben! İki kaş arasında çatık uçurum yıkık köprüler! Bir bardak suda nasıl kopar fırtına kendine çekilir gölgeler çiçekler girer rüyama kokusu renginden erken gelincik ölüm nasıl da özlenir? Bu kadar acı varken zimmetimizde Hülya Deniz ÜNAL |
#2097
|
|||
|
|||
![]() EVADOKSİYA İnkâr etmiyorum ki Öpmesine öptüm Evadoksiya'yı Hem de Zeyrek yokuşunda öptüm Sinemaya da götürdüm Fakat ben o zaman Deli gibi seviyordum onu Sanırsam, o da beni seviyordu Sevmese ıslık çalar mıydı Saat ondan sonra Çabuk gel diye Muzaffer Tayyip USLU |
#2098
|
|||
|
|||
![]() HATIRLAMA Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak, Rüyalarım kadar sade, güzeldin, Başbaşa uzandık günlerce ıslak Çimenlerine yaz bahçelerinin. Ömrün gecesinde sükun, aydınlık Boşanan bir seldi avuçlarından, Bir masal meyvası gibi paylaştık Mehtabı kırılmış dal uçlarından Ahmet Hamdi TANPINAR |
#2099
|
|||
|
|||
![]() İnadına Şiir
deniz kokuyorsun diyor kadın kıyıya vuran dalgaların sesiyle. şair, Amanos dağlarına bakıyor, dağların ardındaki denize ve kalyonların hışırtısına, balıkların ışığı çekip çeviren rengine ve zamana bakıyor, batık kadırgaların aydınlık hüznünde Ritsos okudum ! diyor şair, deniz bulaştı dilime, kumları avuçladım, suya yazgılı çocuklar kahkahalarla koşuyordu. uzak iklimlerin rüzgarını duyumsadım. gerçeğine geri dön diyor kadın, sesinde kayıp bir kayık yalpalıyor. geç kaldın şiire, hayata geç başladın. bu yüzden bir ihtiyar gibi yazıyorsun imgeleri, yaşamadığın günleri özleyerek. Ritsos okudum ! diyor şair, gülümsüyor, tapınaklardan ilahiler yükseldi toprağı avuç avuç ayartarak, rüzgar denizden koptu da şapkalara dadandı, havalandı etek uçlarından, çocuklar annelerinin bacaklarına yapıştı kıkırdayarak. yaprakların arasından doru bir at geçti gördüm. kadın ıssız adalara benzemenin şaşkınlığıyla susuyor. susmaya tahammül edemeyip çekiştiriyor sözcükleri. hayat seni kandırdı diyor sonra yaralı bir fok gibi hıçkırarak. ellerine şeker yerine şiir tutuşturulmuş bir çocuksun. vazgeç sözcüklere kalbini eklemekten. Ritsos okudum ! diyor şair inatla. parmak uçlarımda hala yosun kokusu var. denize karşı serilmiş çamaşırlara özenip çırpındı göğsümdeki heyecan. rahimden boşalan suyla hayatı tekmeledi bebekler. baba olmanın sevinciyle kıyıya koşup suya türkü söyledi bir adam. gökyüzüne inancını yitirmiş bir martıya dönüşüyor kadının elleri ve susuyor. şair konuşuyor hala, tuz kokulu sözcükler salıyor uzaklara. motor gürültülerinin, gevrek kahkahaların, imaların, ince hesapların, ucuz şarkıların, küfürlerin, bedduaların ve boşluğun ve hiçliğin ortasında kayboluyor sesi MURATHAN ÇARBOĞA |
#2100
|
|||
|
|||
![]() SON İSTEK Bitki olacaksam Çayır çimen olayım Aman baldıran değil Yol altında kalacaksam Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil Üstümde çocuklar koşuşsun Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil Kerpiç yapacaksanız beni Okullarda kullanın Cezaevlerinde değil Soluğum tükenmez de kalırsa Islık öttürsünler Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem Şiirler yazan sevi üstüne Ölüm kararı değil Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında Sakın ola ki Silahlarla değil Aziz NESİN |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|