|
|||
---|---|---|---|
|
#361
|
|||
|
|||
![]() çok ilginç ben neden rastlamıyorum hiç..bir kaç örnek verirseniz sevinirim.. |
#362
|
|||
|
|||
![]()
özgürlükler ve eşitlikler için, büyülü şahlandırıyor kalemini
düşünen adam düşünmekten değil, düşüncesizliklerden yorulur. Rilke Turgut uyar Victor hugo Eliot Ungaretti Oscar wilde Nazım NervalLautremont Abdulkadir MeriçboyuGarcia Lorca Ahmed Arif kimbilirbelki debu şairler öldükten sonrabu nehirlerden izliyorlardır dünyayı. yukarda yapmış olduğum, spinoza'nın panteist düşünce sistemine örnek olarakoluşturduğum bir diyagramdır... Edited by: tuna |
#363
|
|||
|
|||
![]()
mürekkebimden dökülür ruhum dizelerime ve yüzyıllar sonra ben ölüp gittiğimde ruhum gözlerini arar dizelerimde.Eğer büyük birhisle okursan dizelerimi, sana yardımcı olacaktırşiirimin sessiz derinliği..
istediğim müzik ve istediğim özgürlük ortamı yaratıldımı bengüzel yazarım. Düşünemeyeceğiniz kadar güzel. Bir kağıt, bir kalem,küçük bir masa ve başımı sokacağımbir küçükodabenim için en büyük özgürlük alanıdır. kalbimin ritmini müziğin ritmine bırakıyorum. Ve bir süre sonra kalemimin kontrolü benden çıkıp müziğe geçiyor. Sizcenedir bu? Birdelilik mi,bir çılgınlık mı,yoksa bir alçaklık mı? Yoksa şiirin kendisi mi bu? Evet,sizce nedir bu? köpekbalığı taze kanın kokusunu nasılkilometrelerceöteden alabiliyorsa, sen de tazebir dizenin kokusunu kilometrelerce öteden almalısın gerçekler de biraz hayalperest savaş ve kriz dönemlerinde sanatta kırılmalar yaşanması kaçınılmazdır. nirvana tanrı zar atmaz. einstein Einstein, izafiyet teorisini anlamakta zorluk çeken bir öğrencisine şöyle sorar: ***8220;Oğlum, söyle bakayım, sevgilinle geçirdiğin 1 saat mi, yoksa sıcak bir fırında geçireceğin bir saat mi sana daha uzun gelir?***8221; Sınıfta alkış kopar. Mesele anlaşılmıştır... hikayeyi bir siteden aldım. Edited by: tuna |
#364
|
|||
|
|||
![]() ben bir duygu ve düşünce hiperaktifiyim. elimde olsaydı dünyayı işaret parmağımda birbasketbol topu gibi döndürürdüm. bir şair mutlakakarizmatik olmak zorundadır. Giyiminden kuşamına, bakışlarından duruşuna, bilgisindenoturuşuna kadarasil bir görüntününinsanıdır o! şairsen mutlaka solungaçların olmalı. Aksi taktirde nasıl derinlere inmeyi düşünüyorsun? shakespeare... şiir gibi isim. Bu isim sone yazmasında kim yazsın? Fransızlar Victor Hugo'ya mâge (büyücü, müneccim) sözünü yakışıtırırlarmış. Demek bu konuda pekyalnız değilmişim. eğer biri gerçektenbeni ya da çoksevdiğim birini haksız yere üzdüyse ve üzüp ortadan kaybolduysabir gün ne yapar ne eder onu bulur ve onu ısırırım. öyle bir şiir yazmalıyım ki, eleştirmen eleştrisini yaparkenkalemi bükülmeli. nirvana Edited by: tuna |
#365
|
|||
|
|||
![]()
21. yy'daşiir sanatınıtepeden tırnağa kuşatmak için kafamdaçılgınca tasarladığımbir şiir poetikam var.
hiç hafife alınmayacak düşler tanıdım. Gerçeklerden daha gerçektiler. büyülü şairler ekolü kurucusu tuna ökten Edited by: tuna |
#366
|
|||
|
|||
![]()
''kumun üzerinde,sağa sola bir avuç çamurlu yosun yada bir avuç zümrüt atabilmek için''bilinç altının bataklıklı derinliklerine dalmak gerçekten büyük bir gözüpeklik gerektirir.Şairler;buldukları imgelerdeki güçle günlük yaşamın sür-git esaretine karşı çıkabilecek gözüpekliği gösteren kişilerdir..Rene Crevel'in dediği gibi''Şiir bir yerden bir yere,eşyadan imgeye,imgeden düşünceye,düşünceden düşlere köprü kurar''..Yaşamda ayakta kalabilmenin zorunluğuyla yaşamanın geçici gereksinimleri yüzünden bir kenarda unutulmuş bir başka dünyanınögeleri arasında uzak bir yolda kaybolur şair..Bu yol,Tanguy'nin,Ernst'in Dali'nin tablo ve yapıştırmalarında tanık olduğumuz o şaşırtıcı rastlaşmaların ;Özgürlüğün yoludur
geleneksel eğitimin gerçek gelişmemizin yapısal öğeleri olduklarını görmezlikten gelerek küçümsediği ve bastırmaya uğraştığı doğal atılımların ,otomatizmin,şiiri tüm kösteklerinden ,ahlak ile mantığın zorlamalarından kurtarmak için harcanan o umutsuz çabayla gerçekleştirmemiz gerekir.. gerçeklerin aralıklarından olagansütü güzellikleri sezebilen şair için,tüm evren şiirsel bir görünüme sahip olacaktır..Afişler,reklamlar,rastgele biraraya getirilmiş gazete küpürleri,hepsi birer şiirdir..Tristan TAZARA ın dediği gibi ''tek bir şiir yazmadan da şair olunabilir,sokakta ,alışverişte,kırlarda,nerde olursa olsun heryerde bir şiir niteliği vardır.. şair için tüm yaşantı şiir için bahane haline dönüşür..Her insan gerçekte kendini tanıyamamış bir ozandır.Onu aşan harikuladeyi anlayabilmesi için ufkundan ötesini de görmesi gerekir..Bu da yine şiirle gerçekleşecek bir olgudur.. Buna karşılık,edebiyat sorunlarının soyutlalamar,kuramsal sınırlamalar,tasarım - halini aldıkları Valery'nin yapıtları ,edebiyatta her türlü hesaplayışı küçümseyenlerin başkaldırmalarına yol açmıştır..Valery'nin şu sözü herşeyi daha iyi anlamamızı sağlayacaktır diye düşünüyorum '' Bir kendinden geçme durumunda en güzel baş yapıtlardan birini yaratmaktansa,tüm bilincimle zayıf birşey ortaya koymayı tercih ederim'' Buna karşılık 1921 de, Jean Paulan, '' hesaplamalara,düzenlemelere,kuramsallığa karşı ;çılgınlığı yeğ tutuyoruz '' demiştir.. Bu arada Paul Eluardın konuyla ilgili şu sözlerini anımsatmalıyım..''şiirin uyumunu veren sesli ve sessiz harflerin hecelerin bilgili ya da bilgisizce yanyana getirilmelerinin oluşturduğu bir yapı değildir şiir..Sanrı,saf yüreklilik,öfke,bellek ,eski masallar,mürekkep hokkası vb..hiç görünümler beklenilmeyen anılar,tutkunun önsezileri,neslerin ,duyguların ,düşüncelerin çatışmaları,kör çıplalklık,sonradan çok yararlı bir hal alan yararsız gibi görünen amaçlar için düzenlenen sistemli girişimler,mantığın saçmalığa kadar varan düzensizleşmesi,saçmanın en ele geçmez usa varan kullanılışıdır şiiir yaratan''' Ozan olmak ,kendi bilincini tümüyle tanımakla başlar..Şairin ilk işi bu olmalıdır..Kendilerini esinlere bırakarak evrendeki birliğe ulaşmaya,eski çağ kahinleri gibi tanrının habercileri olmaya çalışırrlar'' demiştir Rimbaud..Gerçek bir ozanın gerçek durumu;düşe en yakın olduğu durumdur.. Andre Bretonun bir sözüyle ,daha sonra da sürecek olan yazıma ara vereyim : '' Okşamalarla,gözyaşlarıyla,haykırışlarla,ya da nesnelerle dilin karanlıık bir biçimde açığa vurmaya çalıştığı tüm şeylerle,yapılan bir teslim etmedir şiir'' yani çağrışımlarla yapılan bir temsil etmeden başka nedir? Bir yeniden canlandırma denemesi ,belki de... im ece |
#367
|
|||
|
|||
![]()
Sevgili im_ece,
Bu mükemmel paylaşım için çok teşekkürler.Okunmalı okunmalı okunmalı ![]() Sevgiler... ![]()
__________________
gökyüzüne sürülmüş ölüm ruju / hatırlarım o günden beri güneşin boynunda kapalı yazısı...b.y. |
#368
|
|||
|
|||
![]()
şairlik serüvenin,birçok kişinin girmeyigöze alamadığı yola girdiğin zaman başlayacak
t. |
#369
|
|||
|
|||
![]()
tarihinderin birsayfasına batır kalemini bir şövalye gibi.
Oben yirmi birinci yüzyılın nirvanası, o ben şiir sularının köpekbalığı,o ben bir tuna ökten, acılardan ve mutsuzluklardan umutla dönen. Şimdikaldırıyorum kalemimi, özgürlükler vekardeşlikleriçin, döküyorum kağıda mürekkebimi. Esin perin, senin kaç ayar? içimdeki su birikti, üstünüze döküldüm. büyülü şairler ekolü kurucusu tuna ökten.Edited by: tuna |
#370
|
|||
|
|||
![]()
''Şu ağaçlardan,evlerden,sokaklardan,voklanlardan,imp aratorluklardan bir kurtarabilsek kendimizi,,Şiirin tüm gizi bunların ardında bir şeylerin saklı olduğu inancında yatıyor''
Andre Breton gerçek bir ozanın şiire en yakın durduğu yer,düşe en yakın olduğu durumdur..</font>demiştik,Nerval tüm yapıtlarında düşlerin dün yaşadıklarımız kadar gerçek olduğunu anlatır ve bu yapısıyla Andre Bretonun tanımı ile '''gerçeküstücüğün havasını inanılmaz derecede yakalamış '' bir şairdi.. Ona göre düş,kişinin kendi derinliğine inebilmesini ,böylece en yüce bilgiye erişebilmesini sağlar. Fakat kişi cehennemin derinliklerine yuvarlanmadan bu bilginin büyüsüne ulaşamamaktadır. Bu başka bir gerçeklik arayışıdır..Kişi içgüdülerinden yola çıkarak bunları çözümlemesiyle kendi gizinin uçurum kıyılarına kadar sürüklenir. kendi halinde bırakılan düşünce ,bir hayal dünyası içinde dolaşmaya başlar.Burada nesneler ve kişiler hiç beklenmedik durumlar almakta,düşsel ögelerle bezenmektedirler. Günlük yaşamda elimizde olmadan yarar ilkesine hizmet eden (çıkar gereksinimlerimiz yüzünden)sadece işimize yarayan imgeleri çekip alırız.Alışılmış bizi şaşırtmayan sözlerle yazılmış şiirler bu imgelerin ürünü olmaktan kurtulamaz ve bize yani birşey söylemez çoğu zaman.. Fakat bu tür çıkar imgelerinden kurtulabilsek,bizi mantığın dışına çeken bastırılmış anıların evrenine geçebilsek;orda karşılaşacağımız herşey yeniliği ve biricikliği ile bizi muazzam bir şiire götürecektir.Yine ve yine Fakat yaşamda etkin olabilmek ve düzenimizi parçalamamak kaygısıyla,bu zengiliği ya görmezden geliriz ya da karanlıklara hapsederiz. Andre Breton düşlerle ilgili çok çarpıcı bir söz söylemiştir..Bunu da paylaşmak istiyorum '' Dün gece gördüğümüz düş,belki önceki gün gördüklerimizi sürdürmekte,belki de önüne geçilmez bir güçle yarın görebileceklerimizi hazırlıyor'' Bu noktada Bellek de parçalara ayırarak sunduğu düşleri ( bunu şiir olarak da görmemiz elbette mümkün;bir şiiri neden bazen parçalara ayIrdığımızın yanıtı olabilir mi?kimbilir?)geçmişle ve daha gelmemiş olan ,(gelecek özlemiyle,beklediğimiz nice gerçeklilkere ) zemin olarak sunuyor olamaz mı? Düş görmenin doğallığı ve kolaylığı açısından bakarsak ;En olmadık şeyler bile düşlerde olabilirliğini korur( yeryüzünde bunu şiirden daha etkin yaşama karıştıran başka bir dil var mıdır? Salvador Dali'nin görünür kadın </font>da yazdığı gibi '' gündüzleri bilinçsizce düşlerimizde görüp yitirdiğimiz imgeleri ararız.Bu yüzden bir düş imgesine rastladığımzda,sanki onu daha önce gördüğümüzü sezer,onu görmenin bizi düşlere saldığını söyleriz'' alıntılar YVONNE DUPLESSİS( GERÇEKÜSTÜCÜLÜK) GELİŞİM YAYINLARI </font> </font> </font> |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|