|
|||
---|---|---|---|
|
#201
|
|||
|
|||
![]() AĞUSTOS 1936, ANNEMİN KARNINDA SON BİR AY'dan 3. Zaman daraldı uyanıyorum Küçük Gelin'in karnında, birkaç saniye süren uyanıklık, ilk kez duyduğum bir aydınlık su sesi, suyun doğal sesi, doğada bir başka aydınlık daha var: Ceviz dallarının çağıldaması rüzgârda. kuşkusuz, bunlar. yetmiş yıl sonra bulduğum tanımlamalar kum saatinin inceldiği yerde. 4. Vişne ağacına yaslandı Küçük Gelin, sırt kaslarını geriyor ağırlığım, yerçekimi dedikleri. ayaklarımı germese toprağa ineceğim. Yüvüme yakın duruyor ayaklarım, tırnaklarım var pembe. Küçük Gelin'in kalbini duyuyor yüreğim: Bir çımgışma yayılıyor gövdeme, gıdıklanıyorum, uğulduyorum rüzgârımda. Görmediğim ellerini bastırıp karnına Küçük Gelin, küçük bir gelin. 5. vasiyetimi düşünmeye başladım kırlangıç yuvamda. ellerim benimdir ayaklarım da benimdir henüz görmediğim gözlerim. Ama görür görmez paylaşabilirim dünyayı, kendime söz verdim. Kuşkusuz, ne ise dünya. ÖZDEMİR İNCE, Özgür Edebiyat, sayı 4, 2007 SIĞMAZLIK SANCISI Bir şiir neden bitmez, gökyüzü ağırlığından mı çekip gidemediğim valizlerin ağırlığından değilse zamanda çile yumağı ağ ağ ip, çözmekle bitmez hep kendime topladığım bun'lar dehliz suskunluğu çeviremediğim ada çizgileri mi sığınamadığım sıla ömrüm anılarca açık bir yara; şimdi'de kangren öz bana korku adlarını anlatmayın artık demiyorum hiçbir aşk gitmekle kesilmez, eksilmez kalmakla bir şiir neden bitmezse; düşyüzü ağırlığından belki sonrasını diyemediğim, boşluk gibi akla ziyan sızı bilinmezlik köklerinden derslerim, rastlantılardan bir şiir neden bitmez, umutyüzü ağırlığından belki peki bu şiir neden bitmez, de ki aşkyüzü ağırlığından. HİLMİ HAŞAL, Akatalpa, sayı 86, 2007 FİLMİN SONU Arıdır, vızıltısı kulaklarımda söyler, türküsü ağıttır, gider gelmez uzaklara. Yoldur, uzaklaşır; korkudur, yüreğimde asılı bu kaygı nasıl durur, ona sormalı. insan ölmüş aşk için iyidir ağlayabilirse nice gezse de gökyüzünde, ağlar istese. Gülümsüyorsa ama yine de mutsuzsa, bu iyi Çünkü sabah olurken uçarmış ateşböcekleri. her şeyin güzel olacağını söyle, kuşları uçur her şey yoluna girecek de, yağsın yağmur. Iskaladı beni yaşam. yaşadım çünkü onu gördüğüm ama unuttuğum bir film gibi sonu. ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU, Kitap-lık, sayı 106, 2007 Edited by: arslan yılmaz |
#202
|
|||
|
|||
![]() BEYAZ ÇİÇEKLİ ÇIPLAK KEDİNANESİ Şimdi biz seninle güvende sayılırız. Dışarda mevsimin güzelliğinin altında yatan ağır bir yaralanma olayı var. Sen kendi gözünde kopup gelen bir kadın olabilirsin, oluruna bak, doğrudur, neden olmasın insan kendini aça aça yaşar, sen bana açıyorsun yeni. Şimdi seninle birlikteysek neden ileri geliyor bu, aniden bastıran kelebeklerin uyanma saati. Akşam biraz akşamlığını yapsınne çıkar, bizim için, iki kişinin yalnızlığı için. Yaşıyor olmanın o nasıl anlamlı gözleri beyaz çiçekli çıplak kedinanesi olup ikimize baksın ikimizin yalnızlığına baksın. Sevişmek engüzel konuşmaksa sabahlara kadar konuşalım, süren bir kanama sesi var mevsimde, saatbaşı ağrıkesici alıyor dünya. MUZAFFER KALE, Sonra Edebiyat, sayı 4, 2007 Edited by: arslan yılmaz |
#203
|
|||
|
|||
![]() AŞKIN KEDERİNİ YAŞASAM OLUR YAŞAMASAM OLMAZ Aşkın kederini yaşasam olur yaşamasam olmaz... Kalemi alıp elime batırdığımdan habersiz Neyim yok getirip önüne koydum ne olacak Unuttuğum varsa kim isterse tamamlasın Herkesin yaşadığı bir adım gerisinde Hangi fotoğraf kimi yalnız bıraktıysa bıraktı Yaşadım demeye dilim varmaz hayat beklesin Neresinden aşka başladıysam kimse gelmedi Devlet her gün bir çocuğu asmak için büyüttü Erdalçocuktu asıldıkça biraz daha büyüdü Yolcuydum nereye gittiysem bir kendimi buldum Dudakları geçtim göğüsler olmaz kim gelirse gelir Sandalyesini erkenden masaya çekmiş birinin Kaleminin ucundan kan damlarsa damlasın Devrim iyidir devrim iyidir devrim Aşk şarabın tortusu bir orda kalsa iyi Sofrayı topla tavayı kaldır kediyi kucakla Hayat en çok masada kalmayı bilir Kapıyı aç kediyi çıkar kimi istersen çağır Masanın başındakine ne olursa olsun Kitaplar öylece kalabilir sen dergileri topla Geç oldu bugün nasılsa kimse gelmez Ellerim omzunda değil ağzımda dişlerim kenetli İnce bacaklar gecenin hiçbir yerinden geçmedi Pijamanı giy üstünü ört sandalye bekleyebilir Bakıp durduğum duvarda ne varsa okunmuyor Rüzgar pencereden girdi dünya böyle ne olacaktı yandaki oda kim yalnız kalmışsa seslesin Kalın dudaklar uzakta göğüsler olmasa da olur İstanbul dediğin nereden baksan on saat sürer Milas arabası dolu şimdi kim İzmir üstü gidecek Kimsenin kimseyi anlamadığı dünyada kaldım ne oldum Kimse Kimsenin yalnızlığını geçirmez hadi bakalım Uzakta olana bir şey olmaz yakında olandan kime ne Hayat annesinin koyduğu adla duruyor haberi yok Aşkın kederini yaşasam olur yaşamasam olmaz! HALİM ŞAFAK, Şiiri Özlüyorum, sayı 23, 2007Edited by: arslan yılmaz |
#204
|
||||
|
||||
![]() BULUT MU OLSAM Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa? .. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. NAZIM HİKMET
__________________
ayaklar çırpınırken, dansediyor eller... |
#205
|
|||
|
|||
![]() IHLAMUR BARDAĞINI Ihlamur bardağını yana itince Başını kaldırınca ıslak saç kokusundan Olgun bir kayısının içeriğidir sende Senin gözlerin. Dün akşamki yere serili gölgen Bu akşamki gölgenle üst üste Cebinde bir avuç ayçiçeği Geri dönmüş elinden nasıl döndüyse Mutluluğun sana verdiği tatili yaşıyor Bir açılıp kapanıyor kirpiklerin Bilmem alınır mısın söylersem Unutulmuş bir çirkinlikten başlıyor güzelliğin. EDİP CANSEVER
__________________
bir yolcu\" |
#206
|
|||
|
|||
![]()
YOK' A GAZEL
Ulus Baker'e kalbimin üstünden geçen bir bulut vardı geceleri usul usul ağlayan düşünce vardı meyhanede kocasını arayan kadınlar ömrünü unutarak hatırlayanlar vardı beyaz kağıtta yalnız keder sözcüğü bütün gün ölüm çalışanlar vardı bir mağara kuytusunda saklı merhamet gölgede kendini arayanlar vardı dolmuş durağında ezilen kalabalıklar bir adadan yükselen buhur vardı kendini toparlamak için bele adanan çamaşır ipi çektikçe elimi kanatan aşırılık vardı hatıranın kendini eski kılan adı sabahladığımız gecelerin ince gururu vardı perdelerin ardına gizlenen yalnızlık intikam için başka adamlarla yatan bir kadın vardı VAR' A GAZEL "yalnızlık tanrıya değdi değecekti" Şükrü Erbaş evden eve dolaşan sıkıntılı bir kadın yoktu uzakla aramızda bir avuç mesafe yoktu koltukta kedi gibi kıvrılmıştı anlam üstüne örtecek serin bir gece yoktu kaç kere kuşkuya adını sordum içinde duracak istasyon yoktu gökyüzünde bekliyordu zaman kendini bölen bir yanı yoktu rüzgâr eğildi kum tanesine karbonun elmasadönüştüğü an yoktu bir öpüşte ölen devlet, yitirilen atlas üstünden atların geçmesinden korkan nehir yoktu her akşam gidip iki tek atmaya niyetli gittikçe genişleyen mermer masalar yoktu iğne deliğinden geçen yalnızlığım beni avutacak yeni bir hayal yoktu EREN AYSAN, Şiiri Özlüyorum |
#207
|
|||
|
|||
![]() acrophobia giriyossun okulun kapısından içeri kor bir demir kara değer gibi bugün okul var TÜRKÜM tüt t tTürkü m DOĞRUYUM do doğdoğ dodoğruyum ÇALIŞKANIM çaçalışşkanım İLKEM ilk ill ilkem KÜÇÜKLERİMİSEVMEK küküçük k lerimi ssevmek BÜYÜKLERİMİ SAYMAKTIR bü büyük k kle Klerimi say saymaktır palto ceket kazak gömlek fanila ve sol elinin altında küçük sarı bir sözlük kadar kâlbin var bugün okul var ÜLKÜM ülküm YÜKSELMEK yük yük selmek İLERİYEGİTMEKTİR i i ileriy egitmek tir YURDUMU yurdumu MİLLETİMİ millm mm ilm illetimi ÖZÜMDENÇOKSEVMEKTİR ö özö özümden ço ok çok sevmekse sevse ses sevse sesevseme sevmektir ve artık parmaklarını hissetmiyossun bütün kurallar değişti bugün kar var çünkü kar habire anneliğidir ıslanması bitmiş bir yağmurun eski bir krallığın ortasında herşey bıyıklarını yitirmiştir EYBÜYÜKATATÜRK eyy büyü büyü k aa Atatürk AÇTIĞINYOLDA açtaçtığın yo yo yold a GÖSTERDİĞİNHEDEFE gösgöster diğin hhedefe DURMADAN YÜRÜYECEĞİME durma dur durma durd urma danyü yürü yürü yeceğime ANDİÇERİM anndandiçerim döneceksin bütün cepleri torpille dolu dibe dalan bir denizaltı nasıl eksilirse hayattan VARLIĞIM var varl vavav arlığ ğım TÜRKVARLIĞINA TürTü rk var var lığına lığına ARMAĞANOLSUN arm arma arm armağan ol ols olsu ols un NEMUTLUTÜRKÜMDİYENE ne ne nemu mutlu tü tü Türküm diyene güneş kar topluyor bir uçurum dışarı bakar gibi baktın hep fotoğraflarda yitireceksin bir gökdelenin camlarından silerken bakışlarını Enis AKIN
__________________
... Şair dediğin nedir ki Şair sıska bir gavvas Gayb suyunda incisine uzanan |
#208
|
|||
|
|||
![]() KÖTÜLER HEP KAZANIR bir kadın gözlerini gizlemeye karar vermişse korkunçtur, bütün gıcırtılarından yataklar durur. ne zaman bir çim kokusu konuşmaya karar vermişse belânın dilinden katanalar arka ayakları üzerinde zıplar durur. nerede gözlerini yere indirmişse bir kadın ve siyah saçları yanlarına düşmüş bir çim uğultusu başlar titremeye derinden ve bu bu susması sarssıllann koltukları tribünlerin bu bir virüs tarafından ele geçmesi bir bedenin. konuşmaya karar vermişse bir yağma boşalmaların dininden bu kadar olur. bir vapuru iskeleye bağlayan ipler bir bir atarken ve açık susunca nasıl korkunç bir sessizlik olur. korkunçtur, hedefini bulamamış on bir adam yenilgisini öpmeye eğilir en ağzından. terli bacakların ucundan ters güllerdir krampon eksik dişleriyle. yenilmekle ve bir kadının gözlerini bir köşede bırakmasıyla başa çıkmayı beceremeyen bir dünyaya ayakta durmaya karar vermişse on bir adam çağlar bütün kılıklarını atmış durur ve sonuncusunu soyunmaya birazdan. çok eski bir zamandan uzayan saçlar çözüldü. fabrika düdüğü ötmeye hazırlanıyor. siyah giysiler içinde bir adam saatine bakıyor. en büyükler ve başka en büyükler ve sevinmeye zaman bulamamış büyükler ve ve en sadece en ve kötüler hakedecekse kötülüklerini ve ve ve bir kadın gözlerini gizlemeye karar vermişse en azından ve kaşları kara bir golden başka kaybedecek bir şeyi olmayan bu bu bu adamların sevinmesi korkunçtur, bu bu bu kadınların memeleri korkunçtur o zaman, o zaman, o zaman korkunçtur, bir babanın sarssıla sarssıla ağladığı. siyahlı adam elini havaya kaldırdı hep susmaya ezberletilmiş bir hayat geriniyor artık almıyor kavanozlar bir yağmur, çatlakları doldurmaya maç, başladı <BLOCKQUOTE> <DIV align=left><a href="http://www.humanizm.net/siir/e/enis_akin/index.html" target="_blank">Enis AKIN </A> </PRE></BLOCKQUOTE></PRE>
__________________
... Şair dediğin nedir ki Şair sıska bir gavvas Gayb suyunda incisine uzanan |
#209
|
|||
|
|||
![]() BİR KAVUŞMA KLASİĞİ yalan değildir diye şiirdir: . . . geldin ve buluştuk iki komşu meridyen arasında birimiz utangaç birimiz özlem diğerimize göre hüznün gözden çıkardığı iki sevgili miyiz ne? ah! aynı uykuyu uyuyacağız demektir bu aynı yastıkta uyanmak senle yalan değiliz diye geldin birimiz utangaç birimiz özlem diğerimize göre hüznün gözden çıkardığı iki sevgili miyiz ne? EMİN AKDAMAR REHGÜZAR (24 haziran 2006)
__________________
bir yolcu\" |
#210
|
|||
|
|||
![]()
YAŞAMAK
1 Biliyorum kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yâr üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle bir fırsat bulup yarım gün, Yan gelebilmek çamlıca tepesine... -Bin türlü mavi akar Boğaz'dan- Her şeyi unutabilmek maviler içinde. 2 Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak. (Aile, (17) Nisan 1951) ORHAN VELİ KANIK, Sakın Şaşırma'dan, YKY Mart 2008 Edited by: arslan yılmaz |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|