|
|||
---|---|---|---|
|
#2521
|
|||
|
|||
![]()
Düşler Ülkesi
I Sen uzakta bir ülkesin Köylerin bırakıp gider dağlarını bir çocuğun uykuları gibi bölük bölük bir gebenin sancıları gibi ansızın Sen uzakta bir ülkesin Ya sen benim sürgün kalbim. nerdesin!.. nerdesin!.. II Düşün eylemle Fırat’ın Dicle’yle seviştiği an yaramaz bir çocukluktur coğrafyam dilim kilitli kalbim uzak bir sığınaktır şimdi Verilmezken’bir karışı bile’ kutsi kumların erdem ve tarihsel görkem adına bütün özlemleri alınır düş ülkesinde çocukların Oysa masalları sürgündür korkuları kördüğüm ve ben küskünüm güneyde dilsizdir küskünlüğüm. III Buradan hergün keder yüklü bir tren uğurlarım Hazro yüklü Silvan, Ergani, Lice yüklü Ve buradan hergün telaş yüklü bir kuş havalanır kimliğine ve kimsesizliğine Sen benim dilimle konuşursun ben gözlerinle ağlarım senin dilim kilitli kalbim uzak bir sığınaktır şimdi. IV Küskünüm. Doğuda dilsizdir küskünlüğüm Acısı anlatılmayan binlerce kadın yürür orada sıyrılıp yılların yasından ve gerçeklik coğrafyasından düşler ülkesine Yürür orada adım adım acısı anlatılmayan binlerce kadın. V İmgelem atlasının sınırları yok sınırlardan sonra yok acısı kaderin anısı yok geçmişi yok kederin, geleceği yok Yürü orada düşler ülkesindesin yürüdükçe yürüdükçe düşlerin gerçekleştiği yerdesin Dilim kilitli kalbim uzak bir sığınaktır şimdi Zafer Ekin Karabay |
#2522
|
|||
|
|||
![]()
CANIM SIKINTI SINIRI
Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak sunuyor. Ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben. Yere göğe zamana denize kayalara ve kuşlara da dokunan aynı tanrı değil mi? Bu kutla tanrının yönetkenliğinde, olmayan ellerimle bir yok-tanrı'yı tutuyor ve ölçüyorum yokluğun ağırlığını. Kefe'lerinden birine onun oylumu pekâlâ sığıyor, diğerine duygular, duyumlar ve düşünceler yığılıyor, işte yetkin eşitlik...her gün her gece bu eşitliğin bilgisiyle geçiyor. Bir eskiciden satın alınmış bu teraziyi birgün başka bir eskiciye vereceğim, o gün, tozanlarım her bir yana dağılıp toprağın suyun ölümsüzlüğüne eklemlenecekler ve ben özgürleşeceğim. Nilgün MARMARA |
#2523
|
|||
|
|||
![]()
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden Bebekler hayta hayta yürümeden Geleceğim diyorum, geleceğim sana Ne olur kesin bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Beklesen de olur, beklemesen de Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde Hangi ses yürekten çağırır beni sana Geleceğim diyorum, takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi? Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden Gemileri yaksalar da geleceğim sana On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana -Ihlamur çiçek açtığı zaman. Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. Ihlamurlar çiçek açtığı zaman Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan Kimseye uğramam ben sana uğramadan Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana Takvim sorup hudut çizdirme bana Ben sana çiçeklerle geleceğim -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman. (Uzaklara Türkü) Bahattin Karakoç |
#2524
|
|||
|
|||
![]()
Gece Şiirleri
Devrik Yürek Savunması Çiy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı. Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı gözlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; mürekkebini içtiğim mevsimsiz aşk. Ölümün önünde yayılan; çıbanı yüzümün. Devrik yürek savunması ömrüm. Yaşlı bir adam vurgun yemiş. Kuşlar. Düşler. Kapılma saatleri, basamaklarında ateş yatan zaman merdiveninin dik soluğuna. Ve çekip giden bir ben, aynı denize, irkilen iskeleden. Issızlık Sürüsü Sıcak bir buğu düşürdüler ceplerinden, kışın gelişini gözlerime yıkan gölgeler, ölüme giderken. Sonuna vardım ufuk renginin, gündüz rüyalarımda gördüğüm. Gün sayıyor kör eşgalim. Sönüyor gülüşüm, gülün bağrında ikindi vakti. Zaman çağlıyor, ömrümü biçmeden. Çölde ıssızlık sürüsü gecelerim. Pencerelerden akan yollarda usulca büyüyor hüzün. İsyan dumanları. Bir kıyı, boğulduğum. Suçluyum. Talan edilmiş sokaklara yeleler taktım, yenilgilerimi asmak için. Korku salmış düş dudaklarına. Üzgünüm. Buyruk Gecenin deniz kanatlarında, bir kuşun sesine dalmış düş topluyorum, gözlerime öpücük. Kendine açan bir ışığı emiyor kalbim. Kara tren, sisler durağında akıntısı kavuşmanın. Ten, sahili gurbetin. Dalga dalga köpürüyorum aşka. Buyruk: Tez boynu vurula! Harita Haritası parçalandı ellerimde gecenin, bir yitiriş değil bu, sınırları tutamadım yerinde, gözlerime doldu sular, şimdi zaman oynak bir gölge. Nasıl başlasak geri dönmemek için? Hüzünkıran ardında saklanan kalbimle, artık, okyanuslara açılmak geçmeli içimden. Biliyorum. Ama kavuşmalar ayrılıktır bazen. Kaan İnce |
#2525
|
|||
|
|||
![]()
Gün Doğuyor
Dili çözülüyor gecelerin.. Gölgeler kaçışıyor derine Alıp sihrini bilmecelerin: Gün doğuyor şehrin üzerine. Korkarak saklanıyor bacalar, Gün doğuyor şehrin üzerine; Dalıyorlar günün gözlerine Gözleri uykulu atmacalar. Sallayarak dallarını kavak Yükseliyor her günkü yerine, Gün doğuyor şehrin üzerine Mavi bir ışıkla ağararak. Gün doğuyor şehrin üzerine, Renk renk hacimle doluyor her yer. Bakıyor dağınık yüzlü evler Hala yanan sokak fenerine. Toprak kımıldıyor yavaş yavaş, Gün doğuyor şehrin üzerine, Bembeyaz gece çiçeklerine Sabahla düşüyor bir damla yaş. Ve bir deniz hücumu halinde Gün doğuyor şehrin üzerine. Orhan Veli Kanık |
#2526
|
|||
|
|||
![]()
Gidiyor
Gidiyor, rastgelemez bir daha tarih eşine Gidiyor, on yedi milyon kişi takmış peşine Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla Gidiyor, izleri üstün birikmiş yaşlar Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar Gidiyor, harbin o en korkulu aslan yelesi Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meş'alesi Yine bir devr açacakmış gibi en başta O var Hıçkıran seste O var, sessiz akan yaşta O var Siliyor ruhunun ulviliği fani etini Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça Büyüyor gitgide gözlerden uzaklaştıkça Orhan Seyfi Orhon |
#2527
|
|||
|
|||
![]()
Zenaat
Benim zenaatim yaşamak Dolu dolu Derin derin Benim zenaatim sevmek Gizli gizli İçin için Benim zenaatim yazmak Yaprak yaprak Halkım için Benim zenaatim kavga Ekmek için Barış için 24 Ekim 1978 Aziz Nesin |
#2528
|
|||
|
|||
![]()
Hücremde Ayışığı
Sesimi sesinin üstüne koyma kara gecede, karanlıkta, acılı yüreğimde yeşerdiyse de alevi ölümün kan boğmadı daha korkuyu kırılmadı kin ve öfkenin fidanı Sesini sesimin üstüne koyma ağzımda prangası tutuklu rüzgâr Yanlış arama ölümden başka kurşuna dizilen resimlerde acıyla örülmüşse cesetler ve ağlıyorsa hücremde ayışığı üzgün değilim, hüzünlü asla Yanlış arama ölümden başka sırtımda falakası tutuklu rüzgâr Yüreğimde mezarlar açma artık kazıdım hücremin duvarına çünkü zamanı kucaklayan öfkemi acıdan üretilen sesimi gençliği damıtılmış günlerimi Yüreğimde mezarlar açma artık elinde kırbaçları tutuklu rüzgâr Çıplak taş, demir kapı, sessizlik korkuyu mu bekliyor o nöbetçi niçin hiç konuşmuyor yıldızlar şafak söktüyse nerde kar filizleri uyusam uyansam her yerde bahar Çıplak taş, demir kapı, sessizlik sesimde zincirleri tutuklu rüzgâr Tek değilim artık, çoğaldım ölüme deli rüzgâr, çıplak suyun rahminde artık ne hücrem, ne yalnızlık eskisinden düşmanım karanlığa ama hâlâ yanıyor yüreğimde işkence Tek değilim artık, çoğaldım ölüme yüzümde kelepçesi tutuklu rüzgâr -Söyle kim hak kazandı ölüme Refik Durbaş |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|