|
|||
---|---|---|---|
|
#1
|
||||
|
||||
![]()
İçin için yanan şiirler
2 Temmuz Sivas - Madımak Katliamı üzerine yazılan şiirlerden bir deste... MADIMAK - küçük İskender sonra geldim bir şeydin tanrı da tanrı misafiri bu dünyada diyenlerin arasına girdim; hafif ıslak bir ağız vardı avuçlarımda dört tarafı cüce zürafalarla çevrili bir ormandaydım en iyisi ben seni seveyim dedim kestirmeden o patikadan, o biraz engebeli yoldan, çıkayım seni seveyim kim bilir, üçümüz beşimiz bir araya gelir indiririz mahlukatı sen de unutursun eski arkadaşlarını beni seversin benim mürekkebim leke yapar ellerine gece yarısı şarap içeceğine birileriyle beni okursun onlara sahilde saat ikide, dertliyken, delirmiş kadınlar gibi bağıra bağıra gemiler geçer ansızın sersem sepet kabarır deniz, su sıçratır, aşk sıçratır diye sonra geldim bir şeydin ağlıyordun, kucağında yandıkları iyi oldu bu şairlerin diye diye şiir yazdığını sanan bir celladın kitabı celladın sırtını sıvazlayan bir tıfıl zakkum zakkumun dibinde ise tırtıllar, böcekler ona alkış tutan.. ama ben geldim aşkım, sen daha zehir zemberek bir tohumsun açacaksın, zıplayacaksın aha gökyüzü şuracıkta tutup indireceksin göğü ' oteller kenti ' ni otellerin yağmalandığı bir memlekete dönüştürenlerle hayatını bir otelde kalmanın mahcubiyetine sığdıranların arasında kalacaksın incecik bir gevşeyişle. ben ölüme iki dakika kala allah'a inanmayacağım böyle bir lüksüm yok, böyle bir kimlikle gelmedim yeryüzüne; seninle aynı gezegeni paylaşmak evrenin en güzel şeyi, amma, onlarla paylaştığım oksijenden nefret ediyorum ateşi, ah o otel ateşini körükleyen pis kokulu her nefeslerinde. sonra ben geldim sen hep bir şeydin, bunları dedim tek tek, kelime kelime, ağlıyordun, gözyaşların yere düşmeden önce ben düştüm yere. oraya. hayatın kefenini diken sahte şairlerin parmaklarımla kazıdığım mezarına: şerefime. varlık Sayı/1188 ADIM METİN OLSUN - Kemal ÖZER Hadi gel birlikte yazalım bu şiiri adım metin olsun bu kez benim de hadi benim sesimle ama senin hüznünden hadi benim acımdan ama senin sesinle birlikte söz edilsin bu şiirde Birlikte yazalım hadi ölüme karşı konuşalım bir yürekten hadi bir ağızla kimse ayırt etmesin kimin söylediğini nereye kadarı benim nerden sonrası senin kıvrıla kıvrıla yanan bir kağıtta Değdirir değdirmez kanatlarını yüzüme senin kaşlarında yuva kurmuş sorular hadi gel bir yangın öksüzlüğünün ardından kalan külü bile tanımayan çocuklara nasıl anlatırızı konuşalım susmak yerine Nasıl direnirizi elimize bir gül almadan bir sözün içinden geçen kıvılcımları nasıl taşırızı konuşalım herkes sussa bile bir külden nasıl dirilirizi bir şiirle ne kadarını kimin söylediği belli olmadan Her dizeyle biraz daha ilerlesin bu çerçeve her sözcük bütünlesin içine konan resmi hadi benim yüzümle ama senin kanatılmış yazgın hadi benim bitimsiz özlemim ama senin yüzünl birlikte dile gelsin bu resimde Dize / Sayı 86 SiVAS ACISI - Aziz NESİN Ben tanırım Bu bulut bizim oranın bulutu Hemşeriyiz ne de olsa Benim için kalkmış ta Sıvas'tan gelmiş Yurdumun bulutu Başımın üstünde yeri var Ben bilirim Bu rüzgâr bizim oranın rüzgârı Hemşerimiz ne de olsa Benim için kopup gelmiş yayladan Yurdumun rüzgârı Kurutsun diye akan kanlarımı Ben anlarım Bu acı bizim ora işi hançer acısı Bir ülkedeniz ne de olsa Aynı dili konuşsak da Anlamayız birbirimizi Hançerin nakışı Tanıdım acısından Sıvas işi Ben duyarım duyumsarım Bizim oranın sızısı bu Binip kara bir buluta Sıvas ilinden Sıvas rüzgârında uçup gelmiş Helallik dilemeye Ey yüreğimin onmaz acıları Ey beynimin dinmez sancıları Suç ne bende ne de sende Suç seni karanlıklara gömenlerde Ne de olsa yurttaşımsın Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne Bilmelisin bir yerin var canevimde MADIMAK OTELİ - Akgün AKOVA - Sivastopal,2 temmuz 1993, 37 ölü, milyonlarca şiir yaralı.- sizleri tanıyordum sabahları geçerek önümden giderdiniz işlerinize siz kendini amber ağacı sanan karalahana suratlı manav yüreğini örümceklere diktiren terzi çırağı siz çocuklara çarpıp kaçma eğilimli belediye şoförü maçlarda peygamberlere küfreden zabıta memuru evet siz siz öğrencilerine Atatürk heykelini tokatlatan öğrenci yurdu müdürü yani siz beyefendi siz çanakçılar, kışkırtıcılar, kibritçiler melek boğazlayıcılar sahte itfa’ye aslanları siz cinayet sonrası toz olan pır pır sultan imamlar bayat yeşil biberler kanat düşmanları sizleri tanıyordum kutu kutu odalarım kol kanat gerdi askerlik anılarınıza banka cüzdanlarınıza astım ilaçlarınıza kiminiz evden kovuldunuz bende yattınız sabaha kadar zik zak korudum sizi göktaşlarından ve ay çarpmalarından çocukluk arkadaşınızdı otel kayıt memuru önce onu yaktınız türküleri yaktınız şiirleri yaktınız doğru sözü yaktınız akşamları geçerek önümden gidersiniz evlerinize yıkıntıma sinsi sinsi gülersiniz kapıda sizi karşılayan çocuklarınız onlar da öğrenir bir gün içindeki insanlarla yaktığınız bir otelin sonsuza dek kül tüküreceğini yüzünüze. KOVA KALECİ - Sunay AKIN Yedi kova su yeterliydi Sivas?taki ateşi söndürmek için Oysa her biri Devlet dairez-sindeki kovaların Üstüne yazılı Altı harfli bir sözcüktü yangın Yedinci kova Taşar engellenemez biçimde Çünkü emekçilerin alın teriyle doludur İşte buyüzden Sinek ölüleri üstünde yüzemez Futbol takımında mahallenin Kova kaleciydi lakabım İlk kez sevinecektim buna Ama yalnızca Avuçlarıma alabildiğim suyu Bir kova gibi sivas'a taşıyamadım G harfi boştur yangın kovalarının Ki ortaya çıkar Dolu olarnları okununca Madımak otelinin merdivenlerinde Kurtulmayı bekleyenler için Verilen karar: yan ın Ve başında anladım ki bir kuyunun İpin ucunda Derinlerdeki suya uzanan Birer kova gibiydiler Yangınları söndürmek isteyen Darağacına asılı devrimciler DİLE GELDİ MADIMAK - Bilal KAYABAY Yezit'in kini yürüdü Üstüme Köküme Canların kanı damladı Bütün acılara doydu Toprağım Alnıma bir daha çalındı kara Yer yarılsın Ben dibine gireyim Bitki içine çıkamam Ölürüm bu utançla Yavan ekmeğine katık Diline türkü olmuştum İnsanın -madımak oylum oylum- Yanıyor selvi boylum Yetinmedi gözümle Yüreğimi oydular Beslediğim kargalar Yaslardayım bu yürek yangınından Bitmem yaz başlarında İt dölünün kursağı Kaldırmaz madımağı SİVAS DRAMI - Aşık Mahsuni ŞERİF Allah Allah dost diyerek Koştuk Sivas ellerine Halk türküsü söyleyerek Coştuk Sivas ellerinde Dışarda tekbir sesliler İçerde kara yaslılar Tüm Sivas'ın suçu yoktur Ama yaktı Sivaslılar Madımak'ta şimşek çaktı Alevler göklere çıktı Kime kızdı, kimi yaktı Şaştık Sivas ellerinde Dışarda tekbir sesliler Eli sopalı fesliler Müslüman kanı helal mi Ama yaktı Sivaslılar Alev kapladı yanımız Hak'ka ulaştı canımız Ateşle yandı tenimiz Taştık Sivas ellerinde Dışarda tekbir sesliler Eli kanlı iffetsizler İnsan kıyar mı insana Yazık yaktı Sivaslılar Devlet baba, devlet baba Ne kötülük ettik sana Döne döne, yana yana Piştik Sivas ellerinde Mahzuni, tekbir sesliler İçerde yanıyor canlar Şeriatın içtiği kanlar Bileniyor tüm insanlar Tüm Sivas'ın suçu yoktur Ama yaktı Sivaslılar. Sivastan göklere uçtuk Gönlümüz Hak'kı diler Alevlerle kucaklaştı Muhlis'ler, Nesimi'ler Yıldız dağı toz dumanlı Yollarımızı tutmayın Biz bu yolun son yolcusu Siz bizi unutmayın Bu yol çok yolcular gördü Gültekin'ler, Gülsüm'ler Biz Hak'kı severek öldük Sevmeyenler ne bilsinler. Verdiğiniz bu duman Sanma ki bizi boğar Bir Pir Sultan kurban olur, Yüzbin Mahzuni doğar, Yüzbin Mahzuni doğar. … AMA MADIMAK HALA YANIYOR - İhsan TOPÇU dilinizde ölüm fetvaları yaktınız ve gittiniz bu orman bizim ormanımız yeni sönmüş yangını ama yanıyor hâlâ içimizde gökyüzüyle bizim tüm yıldızlarıyla yaktınız ve gittiniz ne kolay değil mi çocuk parklarında oksijensiz kalıyorsunuz oysa gök çöküyor üstünüze yaktınız ve gittiniz uyandırarak bizi yarasalarla sürekli dolaşın geceyi bir sonsuz kuyu olsun size yengi sesleriniz yaktınız ve gittiniz korkun ulan tek başıma çoğalıyorum şimdi YANGIN YERİ - Ataol BEHRAMOĞLU Yaşamak bu yangın yerinde, Hergün yeniden ölerek. Zalimin elinde tutsak, Cahile kurban olarak. Yalanla kirlenmiş havada, Güçlükle soluk alarak. Savunmak gerçeği, çoğu kez Yalnızlığını bilerek. Korkağı, döneği, suskunu Görüp de öfkeyle dolarak. Toplanır ölü arkadaşlar, Her biri bir yerden gelerek. Kiminin boynunda ilmeği, Kimi kanını silerek. Kucaklıyor beni Metin Altıok, Aldırma diyor gülerek. Yaşamak görevdir yangın yerinde Yaşamak insan kalarak… BEHÇET - Haydar ERGÜLEN İşte 'yağmur dindi' iki yaz arasına yokluğu bıraktılar, senin o ağustos sesini gölgeye değil, külünü aramıza... 'Yağmur dindi', unutulmaya hazırlanan ne varsa temmuz gibi tutuşuyor aklımda yarısı o güneşli sesinin tozuyla hala ürpertili bir yaz hışırtısına takılmış altmışsekizlik plakta, yarısı kül aklımda! Ah, kül razı değil de kul razı, sesinin dolaylarından alınma bu yanık havaya, bir bulut kaynıyor temmuz göğünden gözümüzde 'yağmur dindi', yangınsa daha... 'Yağmur dindi' şairim, tabip değil misin sen akıl ver bana: Bu acı hangi arkadaşlığın gölgesine çekilir şimdi, ve hangi şiire sığar külün kimsesizliği? 'Yağmur dindi' ve sen üstlendin yine kardeşiyle kül olan bir ülkenin sessizliğini, bir elem doktoru üstlenirdi bu acıyı elbet: iyisiniz değil mi ruh verdiği şiirler?
__________________
ellerin kına türküsü dokunsam iliklenir parmakların parmaklarıma Â*emre gümüşdoÄŸan |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|