|
|||
---|---|---|---|
|
#11
|
|||
|
|||
![]()
Aşkla Sana
alnını dağ ateşiyle ısıtan yüzünü kanla yıkayan dostum senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül benim kalbimi harmanlayan isyan olsun şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik birgün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun başını omzuma yasla göğsümde taşıyayım seni gövdem gövdene can olsun söyle bana ey ölümün açıklayıcı pervanesi hangi yavru tek başına yiğittir hangi yangın bir başına söndürülür ah herkes susuyor hiçkimse bilmiyor içimin yangınını ah herkes mi susuyor kalbimi kalbine bağladım dostum ah herkes mi susuyor kalbi kalbimize benzeyen dostlar bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya hayatın ateş renkli kelebekleri bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için ah herkes mi susuyor bağırsam içimdeki dehşeti hırsım deler mi toprağı beni acısıyla onduran dostumu aşkla vurduran hayat sana yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım dünyanın yeni baharına çatlarken kadim güneş bağrım delinirken fidanların kanıyla anamın doğurgan karnıdır diye sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye dostumun üretken gülüdür diye sana bağlandım sana sarıldım beni umutsuz koma tarihle avutma beni çünki aşkla sınanmışım sana sana yangınla, suyla, ateşle ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım ey yaşarken kanayan acı şimşekli gök, tufan, kan fırtınası uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma umutsuz koma beni akıtsam deliren sevdamı köpürür mü hayatı besleyen su ey benim yedi başlı kartalım her başını bir dağ başlangıcında koyanım senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir bizim aşkımızı solduranların korkusu çünki elbette bir su kendi akacağı toprağın sertliğini bilir ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak artık ırmak mı ne denir işte devrim ona benzer bir akışın hızına denir yarın ne olur bilirim ben bahar gelir, otlar büyür ölüm de yapraklanır bir dağ bulur uzun uzun bakarım bir çam ağacı gölgesi güzel kokular veren bir damla güneş görünce sana da gülümseyeceğim yarın şimdi senin uzanıp yattığın otlarda yarın yeni bir yeşillik büyüyecek Arkadaş Z. Özger
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#12
|
|||
|
|||
![]()
Resimle Dostluk
Bir arkadaş Bir dost, Bir komşu resmi yap, Baş köşeye oturt onları… Zarar, kâr hesabı yapma Çıkar, ihtiras, ihanet gibi Kelimeleri Aklının ucundan bile geçirme... Boya, süsle, Evinin en güzel yerine as... Bunlar varken Korkusuz Endişesiz uyu... Cıvıl cıvıl renklerle Samimi çizgilerle Dostluğun, Göreceksin ki Seni hüsrana uğratmayacak... Üzeyir Çaycı
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#13
|
|||
|
|||
![]()
karanlık gecende ışık sızmasıysa
aydınlatan sözlerim... şimşek yalaması, kör karanlıkta el feneriysem... düşerken tutunduğun ve her fırtınada sığındığın, güvendiğinsem... bunaltılı anlarında ruhunu sağaltan şarkıysa yazılarım... kıpır kıpır gönlüne bir sevdaysa nefesim... görmeden tanımadan, aklında çiziliyse adresim ... her yorumum anaç bir şevkatse... alıştıysan, dost yakınlığı can sıcaklığında desteğime... sen! şiir dizelerinde el ele tutuşan, gönül gönüle karışan yabancı; bil ki, onur duyarım dostluğundan... Refika Doğan
__________________
insan, düşünen beyni, sağaltan yüreğiyle tutunur yaşam dalına!Yüreğim..yaralı su..
|
#14
|
|||
|
|||
![]()
Dost Bildiklerim
Sanırdım gündüzdü onlarla gecem İçimde ümitti dost bildiklerim. Ne zaman yıkılıp yere düştüysem Bırakıp da gitti dost bildiklerim. Hepsi varken baharımda, yazımda; Kışın bir burukluk kaldı ağzımda, Seneler senesi oysa gözümde Cihana eşitti dost bildiklerim. Nerede o sözlere kandığım günler? Her gülen yüzü dost sandığım günler; Acıdan kahrolup yandığım günler Ta canıma yetti dost bildiklerim. Meydana çıkalı asıl çehreler Aydınlanmaz oldu artık geceler Yalanlar tükendi, indi maskeler Birer birer bitti dost bildiklerim. Korkar oldum bana "dostum" diyenden Yoksa yok olandan,varsa yiyenden Ne onlardan eser kaldı ne benden Beni benden etti dost bildiklerim. Ümit Yaşar Oğuzcan
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#15
|
|||
|
|||
![]()
DOSTLAR
-Fethi Naci'ye- Geldin mi, iyi Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar Bir tenhalığı eskisinden çok sezmeyi Bakımsız bahçeler mi olur, büyük ahşap boş odaları mı olur Ne olur Ey bana sevmeme gücü veren güzellik Eski bir kadını eski bir park kanepesinde bırakan sonbahar Aldatılmış bir yüzü yağmur oluklarında O yüz ki bir denizin tekrar tekrar bittiği Gece yarısı kokularında Yosunlu bir kıyıda ancak Dilinde çakılların ve derinliğin en son tadı İşte Bir vakit daha geçti, şimdi ne yapsak Ne yapsak, bir vakit geldi ve geçti Ey bana sevmeme gücü veren güzellik Sonbahar Sen mi kaldın bir Yok bir şey yapacak. Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı, ey unutulmayan yaz Bıraktığın gibi mi kalsak Bir çiçek milyon kere katılaştı eridi Açtı dağıldı Yaşamadı hiç belki Bir ışık olsun yakmadı Tuzlu ve ıslak bir ışık Tankerler geçti kıyılardan gene Suyu zonklataraktan Gül koktu saçlarında taşıdıkları benzin Senin saçlarında Alnın üstünden kuzular inen bir tepe gibi eğildi Boynun bir uçurumdan çekiliyormuş gibi gergin Bitti o yaz, şimdi Yerleşti çoktan Bize sevmeme gücü veren güzellik. Tenha bir meyhanede oturuyorduk sevgilim İzmir'in eski rıhtımında Bilirsin, severim çok İzmir'in eski rıhtımını Hani bir çeşit kuşlar vardır bulanık denizinin İnsanlar gibi konuşur o kuşlar bazen Ve unutulmuş diller gibi pek anlaşılmaz ne konuştukları Millerce yıl öteden bir tenhalığı sözlendirirler Hatırla Ne demiştim o gün ben sana 'Her tenha semtte kurulmamış bir saat yakışır' Benim o bunaltılı günlerimden kalma bir mısra Ve sense bana Aragon'un -Parisli şair, yüzü aslan dolu- Sımsıcak, dipdiri bir mısrasını anlatmıştın Seninle ve parmaklarınla Bardakta duran suyun bir akarsuyu Nasıl kıskandığını anlatmıştın boyuna Nasıl mı Dedim ya, seninle ve parmaklarınla Neden olmasın, yeni yakılan bir sigarayla da anlatılabilir şiir Apansız bir yolculukla da Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakalı dilim dilim ayırmakla Anlatılabilir Ama bizim memleketimizde şiir Yazık ki ölümle anlatılır biraz Ölümle anlaşılabilir Olsun, diyeceksin ne çıkar bundan Biz hayatı şiirden Şiiri hayattan özümlemedik mi Ölümde girse araya Sahici aşklar kurmadık mı seninle Tertemiz, dosdoğru aşklar İzmir'de İzmir'in eski rıhtımında Unutmak için şimdilik Kolayca unutulmaz ya İçimizdeki bin dokuz yüz yetmiş bir yazını. Yeni bir yüz müydü ne Kuru bir bozkırı çıkarıp göğsünden Yeni yazdığı bir şiiri düzeltiyordur Ahmet Oktay Alnını dayayaraktan cama Kalemsiz kağıtsız yazar çünkü Ahmet Oktay İçinden geldiği gibi Ve mısra çeker durmadan, hafifçe eğri sırtını doğrultarak Nemlenir kimi zaman da gözleri Şiir yürür, şiir sever, şiir içer mi Şiir mi Yürür de, sever de, içer de elbet. Kocaman bir sevgi miydi ne Dünyanın bütün zamanlarını dolaşan Bastırıp göğsüne bozkırın Ey, baksana, diyor, ne biçim kent bu Geçerek caddelerinden Dalarak meyhanelerine Ne biçim kent bu Bilmiyor ki nice insan kolsuzdur Sevgisizliğe, bir sevgisizliğe kullanırlar kolu. Hohlayıp siliyorum iyice Gözlüğümün camlarını Göğe bakıyorum gözlerimi kısarak Güneye gidiyor bir leylek sürüsü Yeni Caminin üstünde Son bir defa daha süzülerekten Erimeye yüz tutuyor kentin pembe kapıları Günbatımı! Günbatımı! yeni konuşmaya başlayan bir çocuğun diliyle Kolumu tutuyor Feti Naci, şu manzaraya bak, diyor Tam Galata Köprüsünün üstünde Diyor ya, biz alıştık, yüreklerimize bakıyoruz gene de Uykusuz gecelerimize bakıyoruz: onurun uykusuzluğu Susturulmanın Ve gün batımıyla leylek sürüsü Hüzünlü bir görüntüyü akıtıyorlar Naci'nin yüzüne Kırılmak ama birlikte Birlikte, ama kırılmamak ve sanki kalplerimiz her yani dökülen bir otobüste Öyle İşte son damlalarını da bırakıyor güneş Karanlık bastıracak neredeyse Tırmanıyoruz Yüksekkaldırımı İyi biliyoruz, sevgimiz de öfkemiz de yalnız bizim olmamalı Güneş çekiliyor iyice Ne manzara kalıyor, ne göğün evlerindeki kızartı Ak bulutlar kara bulutlar Ötede bir bulut yavrusu Bilinmeli, diyoruz yeniden Yeniden başlamalı, yeniden Dostum, görüyorsun ya işte Bozuldu bir kere umudun ordusu. Gelsene , diyordu İzmir'deki sevgilim Son mektubunda Kemetaltındaki kahveleri anlatıyordu İnce belli çay fincanlarını Kim bilir, belki de avutmak istiyordu beni Unutup kendi mahzunluğunu O kadar çabuk yeşerir ki, diyordu umut Öyle çabuk çiçeklenir ki Güçtür çünkü, her şeyden daha güç Denize, göğe toprağa karışmış bir kalebentlik Üstelik biliyorsun da Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç Bir aşk gibi yaşamak gerek öfkeyi Sevginin ağıtıdır bir bakıma Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim Kapkara bir davet olabilir kin Zulmün ve tutsaklığın diyeti olabilir Sen bunu bilemezsin Bilsen de şairsin, havalar da, soğudu, kendine iyi bak Ve sakın unutma: sıra öfkenin. Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı Yok böyle bir sevgilim benim Ama dayanıklı, ama gözü pek, ama umutla dolu Olunca böyle bir sevgilim olsun isterdim. Elimde bir çanta, şurda burda dolaşıyorum Hep bir yerlere gideceğim sanki Güvercinler konuyor saçlarıma bileklerime Uçuşuyorlar Bir çınar yaprağı düşüyor ayaklarımın dibine Kupkuru Elime alıyorum, çiziyorum üstüne kalbimi Kalbim, diyorum Yorgunsa da, yaralıysa da, hepimizin.. Edip Cansever
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#16
|
|||
|
|||
![]()
Öyle Bir Yerdeyim Ki
Öyle bir yerdeyim ki ne karanfil ne kurbağa Bir yanım mavi yosun Dalgalanır sularda Dostum dostum Güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe Öyle bir yerdeyim ki Bir yanım çığlık çığlığa Öyle bir yerdeyim ki Anam gider Allah Allah Öyle bir yerdeyim ki ne karanfil, kurbağa Öyle bir yerdeyim ki Bir yanım mavi yosun çalkalanır sularda Dostum, dostum güzel dostum Bu ne beter çizgidir bu Bu ne çıldırtan denge Yaprak döker bir yanımız Bir yanımız bahar bahçe Öyle bir yerdeyim ki bir yanım çığlık çığlığa Öyle bir yerdeyim ki Anam gider Allah, Allah dölüm düşmüş sokağa. Hasan Hüseyin Korkmazgil
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#17
|
|||
|
|||
![]()
UNUTMA DOSTUMSUN
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim? Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun! Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam Her akşam mektup yazarım dağlar kadar Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim! Ahmet Telli
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|