|
|||
---|---|---|---|
|
#61
|
|||
|
|||
![]()
Miraz
bütün bildiğim bu, dedi bir ses oysa benim mirasım bu yazdıklarım hiç doğmayacak çocuklara kefeni mavi bulutlara Gecekondularda kaldım evim uzaktır gelmeyin bakışım sarhoştur cismimden bir tanrı belki çıkar. Yağmurun kırıntılarını toplamaya gideriz ellerin izin verirse Aşk konuşur biz susarız berdevam ve davadır gözlerinin toprağına sinmek her gece, güne kendini sirkelemek zordur adın bir ölümden çekinerek Sevgili dağ sana da uğrayacağım çocuklarım yeşerince! Payanda |
#62
|
|||
|
|||
![]()
Kabuklu
hayatın kabuğunu soyalım, nasıl erketeleniyorsa gün, gece de öyledir. sesimizi kısalım mum ışığına yaklaşıp yüzümüze tekrar ordan gülümseyelim bak akşam saçlarını uzatmış, sert bir delikanlı olmuş, zaman. kiracımız tanrı bugün bizden aşk istemiş. verelim biz de adresimizi yabancı sevişmelere, hiç durmadan. kalk söndür tenimi, rüzgâr silsilesi ardımızca yakışırken burnumuzun üstüne bir ölü örtüsü kar tanelerini sayalım hep durduğumuz çocukluğumuzun yolundan. babamız geç dönsün annemiz genç ölsün. yine olduğu gibi keder ve kader tekrardan. bak bana, tırnaklarını yiyen acemî bir bulut gibi yıkılsın üzerimize gergin yağmurlar. yüzümün mazgallarında ağrımış bir gün gibi duruyor şükran, yemeğin acısı yetişme telaşı, tiren avcu kalıplarıyla imge koy tabağıma, özlensin saçmalamam. cinayetse kanın örneği, iki yürekten çıksın biri bizi tıksın içeri, her şeyin dışında kaldığımızdan. hayatın kabuğunu soyalım, yiyelim onu ölümümüz henüz soğmadan. dur kış kaldı alnımızda, süpürsün onu yaşlı bir deli orman! aşk kurumadan. tekrar edelim tekrar tekrar aşk kurumadan, aşk kurumadan, aşk kurumadan! Payanda |
#63
|
|||
|
|||
![]()
Ayraç
bir karanfil'e ve bir his'e... beni sevmediğini hissettiğimde dünya henüz çocuktu; balıklar yeni yeşeriyordu göğe, ıslak kurabiyeler almıştın gittiğin köyden dağın canı sıkılınca biri ölürdü. hatırlatırım "kurşun sıksan geçmez geceden!" yeşilin özel bir koleksiyonunu tutan parkam, kaprisli yağmurlara benzerdi sokağa indiğimde; pejmürde ağıtlar duyulurdu avcumda-n bir dua işlerdim oyama isa ederdi tövbe gel gece, yine gel gece! rembetiko çalınır, söylenir marşlar kaçtığın binalar seni tekrar yaralar, fırtınada kayığını unutmuşsundur rüyanda sahte bir masal çocuklar ölürken başlar! beni gömdüğünüz yere yine git: kediler olsun harçlığın, babandan yürüttüğün! elleri cebine koy, n'olur üşütme sakın ben bir fincan içinde fal bakıyorum, fal bana bakıyor, bu durumda elbet ben Allah'a inanıyorum! seç bakalım hangi gün senin; çarşaflarda kızıl şafak, bekâreti bir masum gelinciğin ağaçları kırmaya da gidelim, biz hep kırıldığımız yerlere gidelim. bir saat söyleyelim evdekilere öldük diye haber salalım bir daha geri dönmeyelim! beni sevmediğini hissettiğimde dünya henüz çocuktu! uzat ellerini lütfen, uzat (ve kapat gözlerimi) bir karanfili kokladığını görmeyeyim! Payanda |
#64
|
|||
|
|||
![]()
Bekleyiş Takısı
bir gün ayaklar söyleyecek bu şiiri soğuk akşamlar, gri kaldırımlar ve sonuçsuz melekler şekerinin erimesini beklerken sütlü çocuklar kediler söyleyecek, durgunluklar acılar ve nehirsiz anılar söyleyecek telaşlandım, kahvem soğudu dünya soğudu, kurudu boğazımda şarkılar onların bir günahı yoktu oysa onların bin günahı yoktu ev sevmedi bu günü, perdeler ağlamama ses etmedi içerledi sadece öldüğümü ölüm gecesi çünkü erkendi, vakitsizdi telaşım şımaracak bir yakın dostum elbet ay üflemeden yemez güneşi elbet hatıralar bir bıçağın sırtında uyumaz elbet geceler böyle devrik yürümez elbet kafiyeler böyle uyumsuz elbet tekrarlamalar tekrarlamalara kalır elbet kargalandım, göğüm unuttu beni martılandım, dalgalarda yüzüm eylemi saçlandım, örümcek ağlarında nöbeti suslandım, gün aşırı gecikti gözlerini görsem diyorum ne çıkar hangimiz güzelliğimizi bir çiçekte unutmadık ki allah allah sorsam ne gelir hangimiz bir ilaçtan sonra şöyle bir uzanmadık ki sokaklar diyorum ne tutar hangimiz kanı görmek için beklemedik ki satrançta zar mu tutulur söyleyin bir gün yıldızlar söyleyecek bu şiiri yalın vapurlar, derin demli çaylar, ıslıksız ışıklar sönük mumlar, ahlar vahlar, geceyiş takısı rembetikolar, sanışlar, sanıklar söyleyecekler bilsen ki diyorum bilsen ki ne zaman cehennemde bile bu kadar beklemedim seni Payanda |
#65
|
|||
|
|||
![]()
Söyleyemem Bir
senin solgun günlerine nasıl konmuşsa bir papatya benim de var bir bildiğim sona sakladığım tek mısra hayatın çamurlarında ürüdük büyüdük söyle soran olursa çekiç gibi vurduk kalplere kalbimizi çivice aklımızla sevgi nedir diye soracak olursan --- ıhı söylemem bir paris'te dolaşıyorum bir bildiğin çapa'da bir yorgan ıslatıyorum bir yastık merhametmiş ahaha --- bu ara sahiden çok moda gemici düğümü atsam sana gelsen hele günler güne günler perşembe --- sobe ses tellerinde farjad farid çığlığın buğulu ve bu - amentü lahit kapris mi, yağmur yapar şehrin sımsıcak vücudunda plaklar kondurulur gövdeye döner durur yalar biri bir kadın oluyorum bildiğin bir erkek bir adam ıslatıyorum bir adam ceplerimde hüzün yağ hahaha --- rüzgarın karnında döner durur bilerek saçlarım olabilir suçum suyum denizim enginim dengim rengim tengrim ve bozuk saat kalbim yanlış yollara sev beni belki ürpertim bu kadarcık... ---hadi ama hadi, ruhumu alsana hadi! Payanda |
#66
|
|||
|
|||
![]()
Parlak Kuyu
gün gelecek saçlarında gezilmemiş ülke bırakmayacağım adın diyorum ne hoş sanki bir güvercinin parmaklarından süzülmüş yeni yetme bir yağmur haberi evler sonuna kadar dolmuşsa açılacak bir kapı elbet saplı duran elmaya bıçağın yüzüdür yarım seslenirse balkonda bir güneş perdeler yalım perdeler yalım elbiselerini asmışsın birinci basamağa kanatılmış senin de nefesin ondan biliyorsun sarhoşluğu yoksa sana göre değil dünya lokomotifler eşliğinde maske foya kapanmış ellerinle saklı kalmış suretin bir basamak daha kalmıştı aşka gûya çocukların oyunlarından döndüğünde küçük bir dönmedolap ahşap evlerde mum susturulmuştur bir sevişmeye tam ortasında oturuyorum zamanın varsa da yoksa da daralıyor uykuna tanrı böyle saatlerde sıhatler olsun der gözlerini yeni kestirmiş eski bir hatıraya kaç canlı daha göreceğim omzunda kaç yasa daha çıkar göğsünden bir ot bile bitmiyorsa korkularında seslenirse suskunluğuyla sahte bir duman odaya bari bana sen inan beni bana için inan hiçbir zaman zar tutmadım hayata! Payanda |
#67
|
|||
|
|||
![]()
Adını Sen Koy Sokağı
bir karanfil'in gönlünden ne koparsa'dan geliyoruz yağmur çivisiyle çökmüşüz çarmıhımıza: sevda kanlı kelimelerin kopan tırnaklarını topluyoruz yerde fışkırıyor şüheda! denizler, sırtlamış bütün martıları simitler kapış kapış yürüyor Ortaköy taraflarında çay molası bir cinin arzuhâli ürkütürken madamsız bir sevişmenin ön yükü sonbahar bembeyaz bir örtü korkuya camdan dışarıyı seyreden bariz bir kelebek sordu: sevda akşamın iniltilerinden uyandım bir keren rüyan olmaya! gözlerinin camını sıktım, çıktın baktın kovaladığın günler, güzel yüzler, basit çocuklar hemen hemen hepsi, hepsi orada! bir kâbiliyet'in eylemsizliğinden ne tutarsa'dan geliyoruz şarkımızı çalıyor Nada, esmer gülüşler ardına tek bir gitarı var kaşının ortasında ay'dan çalma simsiyah karga'lardan kanıyoruz bir peynir olmaya dostluk, korkuluk, trabzan ve boya hemen hemen hepsi, ayna aslında! şansımız yaver giderse, yağız bir intihar sözü olacağım şiirlerim tiksintiyle bakınılan bir şey bile olursa tastamamım, gidebilirim bacaklarımdan tüy gibi alınacaksa hayat, zamanın varoş çocukluğu bir bakirenin kızıl gözyaşı, yeni bir gelinliğin susmalar caddesine telaşlı bakışı biz bir sevilme'nin tembelliğinden ne çıkarsa'dan geliyoruz elin oğlunu mu terbiye edeceksin ilk sen gömül, toprağını eşele hükmün kaynayan bir yanardağsa kalbin elbet kıyılarında tutma eteklerini gezen bir türün insan, tanrı kırması bir ego hâlivakti yerindeyse orada çeker vurur alır şeytan dahi tutanaklarını ben bir geçmiş'in türevinden ne solursa'dan geliyorum dölleyemiyorum duygularımın zaruri rahmini! Payanda |
#68
|
|||
|
|||
![]()
Mavi, Ketum ve Deniz
mavi ketum bir deniz seni aldığında saçların ne renkti, onu hatırla dalgalarında kıranlarında marlarında martılarında fenalaşmış bir gün ağrısı gibi tutunduğunda seni bir yerlerden tanımaya hazır rüzgârlar olacaktır mavi ketum bir deniz makyajını aynaya bakmadan yapan kadınlardır vurguladığım sevişmelerde incelikli sıfatlar yatağın yönü değişiyor ne zaman gülümseseler bir bacağım daha olsa diyorum yol bu kadar yorulmasa benden mavi ketum bir deniz içkim dün geceden beri bitmiyor zamanı delerek geçtiğimde kaknüs bir vicdan haritasında arattırdım kendimi öç almadım, kin duymadım, renk aramadım pastel boyalı yüzlerinde bir hatıranın mavi ketum bir deniz annemin gözleri dökülüyor babamın başında ölüm ayinleri körlükler görüyorum suçlarla büyüyorum daha yeni çıkmışım bir yelkenin kanadından çay ve simit kokusuyla yeni bir ân olmaya mavi ketum bir deniz sıyrıldığın yalanlardan kesik kesik öpüldüğünde bir gecenin yanağında sabahlayacaksın biliyorum sen seni oracıkta terk ederken parmaklarımla çenemi kapatarak oturduğumu hep hatırla diye bir gamzenin kalabalığında unutulacağım mavi, ketum ve deniz beni böyle bilin son bakışın ayracındayım Payanda |
#69
|
|||
|
|||
![]()
portakal renginde kaç kadın
portakal renginde göğüsleri vardı bunu ben kurgulamadım yeşil giyerdi siyah gibi kırmızı öpüşürdü beyaz gibi suçlanınca sergüzeştliğinde bir patika bulurdu oradan hemen uzaklaşırdı gövdemin haritasını ezbere bilir gibi saçlarını dağıtan bir tek o değildi tarardı saçlarını sabaha yakın gecelerine sutyen takardım çözerdim ağı elimde kalırdı yemi dudaklarımda kanı üşürdü emilen boynumda birkaç kelime dışında sevmezdi hiç şiiri basit tırnaklarında ayırdığı hayat bacaklarından kumlu ezgilerin yayıldığını en iyi ölüm bilirdi gözlerine bir misafir oldunuz mu buyur ederdi etmesine de yalımdı çelimdi sevimsizdi bir tek elleri vardı hatırladığım yumuşattığı gayelerin telaşlandırdığı bir kapı kilidi gibi ona döndüm odaya döndüm ayna gerçekçiydi ilk defa yüzümü inceledi ve sabahladığı geceliği inceden delindi terliklerini kenara koydu yağmura çıktı topuklu ayakkabılarında bir pikap sesi ağır adamların seviştiği her hâlinden belliydi yaz gelirken yanına bir dost al artık çünkü günahı yok burkulmanın içinde lavların yükseldiği lehli dağların kor günlerinde bir e geçirmek zordur aşk gelirken yanına bir yalnızlık al artık çünkü buralarda bedeli yok sonsuzluğa yürümenin bu yüzdendir hesap çabuk ödetilir tutulan ilk lades yeminse kin üretmek emirdir sana döndüm dünya'ya döndüm ayna sevinçliydi ilk defa rengini inceledim ve sessizce ahulu söyledim: yatağıma girdiğinde kaç kadındın birtürlü bilemedim! Payanda |
#70
|
|||
|
|||
![]() Al***305;nt***305;:
şu satrınharika:yatağıma girdiğinde kaç kadındın birtürlü bilemedim! bu herkesin aklında kalır şiirin ortalarında sıkıldım biraz,bu günümüzdeki bütün okurların sabirsiliğindan da ola bilir,şiirinin parçalardan oluşmuş ve ilişgileri var,dediyim satirlar bütün başka satirlarını kölgede bırakır,sen şurada bir ya iki bomba koymuşsun,sağol |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|