|
|||
---|---|---|---|
|
#11
|
|||
|
|||
![]() Su Çürüdü 1 Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?) Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım, jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül edip savurdum. Adımdan gayrısını bilmiyorum. 2 Zamanı yiyip bitirdi karanlık. Gece yoktu. Güneş çoktan kömürleşmiş ve yeryüzü yapışkan bir karanlıkla örtülmüştü. Yabanıl sesler geliyordu derinlerden ve karanlığı ince bir bıçak gibi yırtıyordu. Saklayan kırbaç gibi... Acı duvarını aşan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabuğunu zorluyordu artık. Sesim yoktu. Karanlığın karnında yitirdim sesimi. Kör bir kuyuda unutulan Yusuf'tum belki. Ama durmadan soruyorlardı. Tanrılar bilmiyordu sordukları şeyleri, peygamberler büsbütün hain çıkmıştı. Ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 3 İki şeyi bilmek istiyorum. (Belki aynı şeyi iki kere bilmek istiyordum.) Duvarların rengi neydi? Derimin rengi neydi? Dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarımla, avuçlarımla, dilimle dokunuyorum. Duvarların bir rengi olmalı. Ama hiçbir duvarcının, hiçbir ressamın bu rengi bildiğini sanmam. Adı yoktu bu rengin, kimyası yoktu. Belki renksizliğin rengiydi bu. Çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarların rengi... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 4 Bir böcek gibi antenlerimi gezdiriyorum bedenimde. Anahtar deliğinden sızan ölü ışıkta ellerime bakıyorum. Ellerim... Sanki bir kadının memelerini hiç okşamamış, sicaklığını duymamış. Ellerim... Her dizesi çığlık olan şiirleri hiç yaratmamış sanki. Ne beyaz tenliyim artık, ne esmer, ne de kara... Cüzzamlının, vebalının bir rengi vardır. Irinin bir rengi... Ölünün bile bir rengi vardır ama derimin rengi yoktu. Belki çürüyen bir kentin rengiydi bu. Çürüyen bir dünyanın... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 5 Kıllı, ayakları üzerinde duramayan bir yaratıktım artık. Soyumun neye benzediğini unuttum. "Insana benziyorlardi" diye duymuştum bir vakitler. Demek ki şimdi maymun halkasında insanlık... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 6 Ağzımı anahtar deliğine dayayıp havayı emiyorum. Böcek sokması gibi bir yanma duyuyorum boğazımda. Oysa kuru bir yaprağı bile dalından düşürecek gibi değil bu esinti. Belki çöle dönmüş toprağa tek yağmur damlasının düşüşü yalnızca. Çamur gibi bir yağmur damlası... Ama toprak, bu damlayla çatlatacak bağrındaki tohumu. Çöl, bütün vahalarını bu damlayla yeşertecek... Genzim yanıyor. Ince bir kan şeridi sızıyor dudaklarımdan. Kirli, sıcak ve simsiyah... Adımdan gayrısını bilmiyorum. 7 Suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde. Yetmiş iki gündür sakındığım ve hergün ancak bir kere dudaklarımı değdirdiğim... Dilimi bir köpek gibi değdirdiğim. (Dilin suya dokunuşu... Bir süngerin denizi yutuşu yani. Bir çölün seraba kesilmesi bir an için.) Her gün ancak bir kere değdiriyorum dudaklarımı suya. Dilimi kaçırıyorum artık. Sünger, bütün vantuzlarını birden uzatmasın diye... Bataklıktaki suyun da bir su yanı vardır. Çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir kokusuna. Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi artık. Küstü, öldürdü kendini su... Su çürüdü... Adımdan gayrısını bilmiyorum***8230; Ahmet TelliEdited by: suece
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#12
|
|||
|
|||
![]() Su Düşü denize bir şeyler diyor adam çiviler çakarak denize gözlerinden denize bir şeyler diyor adam deniz sımsıcak Erzurum karı denizden bir parça adamın alnına koymalı bilki çoğalır özlemi rüzgarsa toprağın dansı gelir esen meltemle ölüm ıhlamur kokusu çeker maviliği bir soluk belki çoğalır özlemi/ çoğalır adamın (Hira) Arif Ay
__________________
bir yolcu\" |
#13
|
|||
|
|||
![]() SU, IŞIK VE ÖLÜME DAİR Karanlığın içinden yol alır ışık İlk yaz ezgisi gibi inceden Karışır kuytunun seslerine Alışır görmezliğe ellerim Yüreğim umut bekler geceden Suyun yansımasında sevinçler Gözpınarlarında damlalar olur Akar kayaların eteklerinden Sevilerimi süsleyen düşlerim Bulanık denizlerde boğulur Sen de yitersin bir gün Suyun ve ışığın içinde Kara bir gölge gibi bedenin Kırgın gülücükler dağıtır Bir demet papatya saçında İstanbul Bahar Dergisi / Mart 2003 Elif Su Alkan
__________________
bir yolcu\" |
#14
|
|||
|
|||
![]() NEDEN ÇÜRÜDÜ SU belleğimi kapatmayı unutuyorum geceleri; ay düşüyor, bulandırıyor suyumu. olmazı kemiriyorum düşlerimle... an'da açan cehennem gülü denizin kıyıya yaklaşması gibi ritmik.. perdenin, duvarın gözüyle bakıyor, yalnızlığın aksanıyla konuşuyorum. sözleri paslı masal yağmurlu kent ateşin leşi içimde, ağzını emdiğim kadın kızıl vadi, kör kuyu, bilinci zorlayan ay, yazın çağrısına kanmış toprak, koştuğum ilk acı...ilk günah... rüzgârın dondurmasını yalardım fotoğrafım ürkmezdi zamandan yaşamın hangi sahnesinde yitti sesim? soluk soluğa serinlik, yaprağımda güz; nerden alır kan kokusunu aç bir çakal? beni yok eden beni kim durduracak! söyleyin gözünüzü seveyim tek nuh muydu tufandan kurtarılacak, sırrı nedir neden çürüdü su?* ay bulandırıyor suyumu, adımı ünlüyor çiğ bir sancı; usulca yokluyor her gece.. seziyor toprak, katıyor kendine.. bilgece ısıtıyor koynunda bedenimi ve biliyor bir insandan kaç servi beslendiğini anladım insan geceleri yastık değiştirdikçe ölüyor Emre GÜMÜŞDOĞAN
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#15
|
|||
|
|||
![]()
SU!!!
Sen susamışçasına dinlenen bir deniz Irmakçasına akan bir güzelliğin beyazı Renklisi hayatımın, beyaz renktir çünkü Mavi renklerin en güzeli... SU!!! Suyum ben Akarım, delikanlılığın sazlıklarında Gizlenen bir göz gibiyim balık çapkınlığında Göl gecelerinde denize özlemli bir sazan Kendini turna sanır derinliklerde Ben su!yum hem de denizde Vururum kendimi balık gözlerine Yıkarım öyle temiz bakarlar bana Pul pul oynaşan yakamoz gözleriyle Hep severler, hep sevmeye yüzerler SU!!! ama ben senim sen benim içimdeki o kocaman deniz ve maviliğe acıkmış bir göl akşamısın sabaha güzel suyum sabaha gene akacağım sana suyumla geleceğim sana... Sen SU!!!!sun susadıkça içeceğim bir denizsin günbatımının tuzunda damağımda kalmış tatlı bir acı sen mavi su ya da mavi bıçak keskinliğisin..... SU!!! Ben, sadece suya kandım!... SU!!! Zamanın kısa tarihinde, sadece bir andım!... SU!!! Sen su`sun, içtim içtim doyamadım!.. SU!!! Kaç taneydi darbe? Suya soyundum Sayamadım!... SU!!! Her şeyimi suların altındaki renge bıraktım O renk beni masmavi soydu Doyasıya seviştim denizlerin koynunda İlmeği bile gecenin boynumda gezerken O doyumsuz suydu! Denizkızı, *siren* vuruldu bu sularda gezer hep Haldun Hakman Konu suece tarafından (16-09-2009 Saat 21:17 ) değiştirilmiştir. |
#16
|
|||
|
|||
![]()
Sonsuz Mavi SU
Ağız armonikası bir ezgiyi çalıyor Derinden gelen ses ıssızlığın içinde Sonsuz bir yüreğin mavi atışlarına koşuyor Her yürek tıpırtısı bir martı bir kelebek Gökyüzü tümüyle martı ve kelebek doluyor Gökyüzü şimdi martı ve kelebek dansında Sonsuz mavi dalgalanmasında Gökyüzü, deniz ve günbatımına giderken Martı ve Kelebek sevdası sonsuza akıyor Sonsuz şimdi hep mavi Sonsuz mavi SU!!! 4.12.2000 (...) Ankara Haldun Hakman Konu suece tarafından (16-09-2009 Saat 21:17 ) değiştirilmiştir. |
#17
|
|||
|
|||
![]()
SU!!!, Sen, Şiir
Umudun kablolara bağlandığı yılların çocuğu Ne yüreğe dökülmüş o nar ateşi dindirebildi Ne manyetolara tükürülmüş acıların derinindeki Katıksız aşkı bu çıyanlar!... Aşk onun gözleri yerinden fırlarken Bir sevgili öpercesine rahatlığında Bir tabureyi tekmelerken darağacında Sevgiliyle sevişiyormuşçasına onurlu Celladını ağlatacak denli duru bir SU!!! Gibi bakışındaydı... Aşk oydu, aşk oydu, aşk oydu Ask için umut ve umutların aşığıydı.. Şimdi aşk sensin şiirler de aşk özlem de Denizlere doyamayışın nedeni bu aşk SU!!!lara yakarışın hep bu yüzden senin! SU sensin SU aşk SU sen ve aşkın en duru hali!... SU SEN ŞİİR AŞK AŞK SU SEN ŞİİR ŞİİR AŞK SU SEN.... Haldun Hakman Konu suece tarafından (16-09-2009 Saat 21:18 ) değiştirilmiştir. |
#18
|
|||
|
|||
![]() Durgun Suyun Divanı seni yokuşta yürürken seni tüm şehirlerde yalnızlık çeken durakların ağaçların sızlayan yarasında avuntuyla buluyor 'büyüyünce çocuk olacağım'ın ses tonu oldukça diri, seslenirken sürünen kemiren içindeki parçalamış asfalt çatlamış, çiçek vermiş bütünlenmişliğe bir elinde gülüş diğer elinde yoksulluk fesleğenler gök çok uzak yanıbaşımızda duran saate vakitli vakitsiz çıkıyor sesi haklısın durgun suyun divanı büyüyünce çocuk olacağız çoğalarak sonsuz saadetle çoğalıyoruz da... örtme üstünü çalmaya istemsiz saatin masa bulalım kendimize ölüm dilgin olmasın. Kuyudaki Koro Sayı:7 Ağustos 2006 S. Aylin Antmen
__________________
bir yolcu\" |
#19
|
|||
|
|||
![]() GECE GÖL VE SUECE çiroz bir ay tepemde sanki kaysı* kurusu kaplamış gökyüzünü mavi yıldız kokusu zaman tıkalı damar açılacak belki de ürperse hava biraz kıpırdasa berrak su çekirdek çitletirken çekirgeler bir yandan kur yapan kurbağalar börtü böcek korosu akşamın telaşında gaflete konan kuşun sansarın pencesinde sonlanıyor uykusu geldi büyülü saat alevleniyor sular karışıyor belli ki suece'nin tutkusu yüzüyor ağır ağır su ile bütünleşmiş gözleri derinliği boynu gölün kuğusu zorluyor yüreğimi içimden kopan o çığ duyuluyor uzaktan şiirin uğultusu (*) kayısı Emre Gümüşdoğan
__________________
olmaz hayal bizimkisi olurundan bin güzel... e.g. |
#20
|
|||
|
|||
![]()
S u y u n H â f ı z a s ı
I Israr etmez su bir yol bulur nasılsa… su direnmez ateşle gelen ateşle sınanmıştır iflah olmaz nasılsa… II. Suyun içinde gördüğün dışarıdan y a n s ı r suyun dışında aradığın i ç i n d e d i r nasılsa… bugün sürüngenlerin günü yalnız çıkma sokağa bu şehirde şaire ihtiyaç yok b i r k u k l a c ı y a da nasılsa… A. Ertan Mısırlı
__________________
bir yolcu\" Konu suece tarafından (16-09-2009 Saat 21:18 ) değiştirilmiştir. |
![]() |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|