Suyun Hikâyeleri
I.
Şimdi, ikiye bölünür: Nâr’a iç çektiğimdendir
Kuytusunu süpürürüm, zaman talaşı
Bak ölüme yapışmışım, hayatı okşadıkça
Derin bir ah!: Yüzümdeki kuru karanlık
II.
Suyun dili tutulur, söz kesiği dense de
Küpeştede gerilen tuzlu ıslak yorgunluk
Mekânını algılayan havadar duvar
Bir nefeste tüketirsin günah ve berraklığı
III.
Herkesin ilk hikâyesi sudur
Sondan evveli de öyle
IV.
Suyu dinler, ona değinirim
Hüzünle buluşma gecemde
Bulutsuz mu gök? Olsun! Toplanın!
Bana yeter avucumda uyuyan toprak!
Rüzgârı bir çekerim ki düğümlenen alnından
Göğün yükseltisinde, toplanın!
V.
Bütün bedenim ellerimden ibaret
Aksanım az aksasa, tutunurum neyliğe
Neyler bana neyleyseler sırılsıklam yanaşır
Her defa: Daha da hayat, derler
Bana savaşır korkunç adamlar canhıraş çığlıklarla
Beni ölür tırnak izimi saklayan analık
Yuğarım onları, ruhlarının dışından kana kana
Düş izi kalır üzerimdeki gölge, kımıldar çocuk pıhtısından
VI.
Düşün, yüzümün gerginliğiyle başlar dünya
Tarihi başlatmanın ağır uyku/su
Ben hep ateşe karşı durdum! Ateş de bana karşı
Düşün, yüzümde saklanan ayna yarısı
VII.
Çıkrığın başına geçin, dinleyin
Kuyu uğultusuna karışır yeraltından geçişim
Göç yolları ezberim, eski hayvanlar
Yüzlerimde izleri yerçekiminin
Biz ki tarih sileniz, sil baştan kayalıkları
Büyük şiiri taşırız avucunuza
Yere düşürür düşürmez unuttuğunuz damla
Tek bir adımız var sudan başka,
Tek bir isim ve berisi sonsuz tin
Tenimizden taşıyoruz göğün damarlarına
VIII.
Evet, size verilmiş sözüm olduğu
Yaz, kış ve baharlar konusunda
Düşler ve bulutlarla da ilgili birkaç
Sonra savaşlar, sonra açlıklar ve kıranlar da
Evet, aşka da dairdir içim
Odanız kireç tutsun
Evet, özgürlüğüyüm kıyıların
Savruk yüzlü çakıl eşkıyasıyım
IX.
Mürekkep dağılıyor genişleyen ağzımda
Sessizce tutarım sözü kadranında didemin
Yazı dediğiniz düğüm kesintisiz bir boydur
Terk edilmiş şiirin gemi gevşemiş ruhu
Defteri kucağımda izleri seyreliyor
Kor/umda gezinirken dalga tutmaz dizeler
X.
Bana mı seslendiniz? Hayata mı?
Denizleri unutunca dağlara bakın
Bulutları unutunca kuytusuna karıncaların
Gemi direklerine, seyir defterlerine, satır aralarına notaların
Çeliğe ağzını veren bıçak
Bıçağa elini veren suç
Suça rengini veren keder
Kedere sırrını veren uyku
Uykuya gönlünü veren diken ve gülün çekimleriyle
Bana mı seslendiniz? Peki, zaten rengârenk adım…
Kızılı unutunca turunç toplayan
Karıncalara taşır su gönencini
XI.
Yüksek çekimimle sarılıyorum sana kardeşim
Sen de yanındakine ve sonsuz da sonsuza
Bütün atomlar eksiksiz – bütün atomlarıma
Ve bütün evren de dönüp bana aksın
Öylece direneceğiz!
Ben buna sevgi mi dedim? Sense beraber…
Sen bana kısa baktın. Ben derin
Eğil ve al beni avuçlarına – körfezine sözlerinin
Söyle yüzüme baladını, genişleyen yurduna kat
Bir bağ var aramızda bildiğin gibi
Tutunuyor ıslak ve sessiz
XII.
Farklı kaç kar tanesi saydın?
‘Hangisinde en güzeli desenlerin?’
Haklısın, gereksiz bir soru… Yanıtsız da
Bütün damlalarımla geçiyorum rüyandan
Tüccarlardan geçiyorum, vadilerden, deltalardan
Madenlerden, yeraltından, eskitilmiş zamandan
Varsa tadını alıyorum senden, yoksa kokunu
İç beni ki devşireyim perdelenmiş içindeki uykuyu
XIII.
Ayaksız terazimle duruyorum yanında
Berimde bir şiirin denge tutmazlığıyla
Nasılsa aysarlığım metlerde cezirlerde
Nasılsa sesleriyle çıkarlar ya yılkıya
Bulutlara asıyorlar ütü tutmaz tenimi
Alkımımdan yedi düvel bayrağını biçiyor
Umarım: Nehirleşip toprağıma kavuşmak
Bedelsiz dizelerle sarardıkça kayısı
XIV.
Gitarını soyunuyor serseri adam
Çekmenini cilalayıp asıyor göğe
Ben her ayın on dördüyüm – der, ilgisiz
Kocaman ışığımla dertop olur düşerim, düştüğüm/deniz
Şimdi suya girse perdesiz
Su bitecek ellerinde
Şimdi pür cesaret ışığını kaldırsa
Kimsesiz bir gölgeye bürünecek dünya
Su! Sesini alçaltan öykülerin upuzun sonu
Ogün Kaymak
şiiriözlüyorum.sayı.39'dan
__________________
...
Şair dediğin nedir ki
Şair sıska bir gavvas
Gayb suyunda incisine uzanan
|