![]() |
2010 EKİM AYININ ŞİİRİ...
sevgili arkadaşlar, değerli dostlar...
2010 ekim ayı itibarı ile ''ayın şiiri'' etkinliği üzerime yıkılmış bulunmaktadır.. işin şakası elbet 'yıkılmak' fiili.. sevgili emre, uzun zamandır bunu benden talep ediyordu, bu aya geldi sırası.. deneyeceğiz hep beraber.. ekim ayı şiir seçkisi nin jüri üyelerini daha sonra açıklayacağım, fakat öznelerin önemleri niteliklerindedir.. ben burada hangi isimleri açıklarsam açıklayayım, önemli olan; seçim raporlarıyla şiire yapacakları katkıdır bana göre... bu yarışmayı bir çekişmeden ziyade, bir ''ortak düşünme'' platformu, bir atölye birimi olarak görmekten yanayım... neyse.. gelelim konumuza: her ayın şiiri etkinliğinde 5 seçici üye yer alacak, seçici üye tercihini ben de yapabilirim, sizlerin önerileri de belirleme de yardımcı olabilir..bunu zaman içinde oluşturacağız.. en verimli kurullarla, keyifli bir süreci tamamlamak amacımız... katılımcı ürünler kişisel mail adresime yollanacak..fakat bir değişikilikle.. evvelden katılımcılardan kısa bir öz-yazı-geçmişi istiyorduk..bundan sonra bunu değiştirmek istiyorum.. katılımcı arkadaşlar ürünleri ile berber bir sorunun, kendilerince özgün yanıtını da bana yollayacaklar.. ayın sorusu sabit de kalabilir, değişebilir de bunu da zaman gösterecek.. ama bu ay için soru şu: '' şiir sözcüğü sizce ne anlam ifade ediyor? 5 cümleyi aşmaksızın ifade edebilir misiniz?'' ilk yarışmanın ödülü ( bütün bencilliğimle ) imzalı birer '' düş görümlüğü '', son kitabım.. kitap ödülü ilk 3 dereceye tarafımdan yollanacak.. birincinin ''artı'' ödülü ise şiirinin ulusal dolanımı olan bir dergide yayınlanması olacak.. eğer mümkün olursa..seçici kurulun, şiir ve şairi hakkındaki kısa birer yorumunu da şiirle birlikte aynı dergide yayınlatmayı planlıyorum.. ya nasip.. evet.. ürünlerinizi ve soruya yanıtınızı sabırsızlıkla bekliyorum.. ön eleme tarafımdan gerçekleşecek ve seçime uygun gördüğüm ürünler bu başlıkta sergilenecektir.. ayın son 4 günü ürün kabul etmeyeceğim ve değerlendirme çalışmasına bu zamanı ayıracağım.. sevgiler unutmadan ..adres: ogunkaymak@hotmail.com |
Nasıl Olmalı
1.
NASIL OLMALI Kendimizi sorgulayalım Kırsal ses rengimizi Haki mi olmalı ille de Sabahlara yontulan ışık Uçuruma düşen çığlık Sultan bile duyar sağır Dışavurumunu İmece toprağın Saklı tarihimizi yazarken Besmele çekip hu mu diyelim Huyu suyu hürmetine Atalarımızın Arkadan sürgülemeden çağımızı Pencereleri Yine de açık tutalım Lâzım olur M.Mazhar ALPHAN yanıt: "Şiir" : İkinci doğumun anahtarıdır. |
BUZ BEYAZI
2.
BUZ BEYAZI Buz beyazı bir kağıttayım şimdi Yüreğinden sürüldüm Yanık sisli, puslu renkli Bu gece kelimelere döküldüm. Hece hece hüzzam şarkı oldum Bir rüzgâr esti, sol yanağına kondum Kâğıt gözyaşı döktü, kanadı bu akşam Bir cümle,bir cümle daha İsmini yüreğimde ağlarken buldum. Serpil KAYA yanıt: '' Düş kırıklıklarını yüreğin sesiyle onarma sanatıdır,Şiir '' |
seviye taş koma
3.
seviye taş koma çağrıma inceldi dudakları bir kuş kondu yarama durladı beyaz kıvrım yitirdi cesareti ah.dokunmak ! anahtarın koyu rimeli.falıın inci kuşağı değişik bir arzu cereyanda ; ört billa keder bila geceyi komşusuz koma lazımsın üstümdeki yalnızlığa düşlerini bir kelebekte duru yaparım üç günlük ömre serveti çıplaklığımı bir derinde ölç billa keder bila tozumu sözümü aç koma bir yerlerim ağrır öpersin kalkar yerinden izin bir süre gezinir gözlerim dalgın bir gemi dümenler ah dumanlar yitinceye dek sallanır elim etim durmadan dilimlenir moraran yeri düşünle buz billa keder bila kabaran bir köpük bildir seviye taş koma E R S İ N C A N S E V E R yanıt: |
ADSIZ
4. ADSIZ Bir ıslık ucuna düğümlemiş sürüklüyor akşamı Kan çanağı avluların arasından, çekiliyor duvarların çatlak rengi İlişiyor gözlerim, havlu kenarına / içi boydan boya Afrika sahili gamzesinde saklı gül / alevlenir fitili, soludukça tenime pervaza tutulur, uzayan dalgaların iç gıcırtısı, çözüyor kireçlemiş zamanı... İpi asılı tavanda gölge sallandıkça sıçrayan köpük dar kapı, geçilmiyor sırattan ucunda frengili günahı, altmışa boyun geçiriyor röntgencilik yapıyor tanrı indir kepenkleri... NAZLI YILDIRIM YANIT: Şiir; annedir... |
inan***305;n o kadar ***231;ok sevindim ki,, bu okul hi***231; tatil olmas***305;n...OG***220;N KAYMAK BEY'E SONSUZ TE***350;EKK***220;RLER...
|
DİKİŞ MAKİNESİ
5.
DİKİŞ MAKİNESİ Yalnızlığa düşmeye görsün Tıkır tıkır işler dikiş makinesi Bedenimize ödünç elbiselerden Kırk yamalı hayat Kazır dibi tutmuş hafızayı… Dokunduğumuz eprir asidinden Soyundukça azaldığımız yalanlar Örtmez edep yerlerimizi… Damımızı yuvgulayan yuvakta Yankısı dönmeyen sesimizin Şükretmediği haram sofralar Kutsanmış ölümlüden sızdırılan Dölden peydahlanmış gövdemizde Taşır annemizin memelerini… Kimin çimentosu eksikse Keptirir duvarlarını Mabudunun üzerine. İçimize akıttığımız gözlerimiz Unuttuklarımızla çıka gelir aynalardan… Söylencesi ayyuka Ay tutulur!.. Gecesine sabahladığımız Güvercin ağımı orgazmların Soğuk ve tedirgin ıssızlığı, Yunaklıkta arınmaya götürür Mühürlü kalan kumucuk kanatlarımızı.. Küllü sularımızı köpürten sabun Esvaplarımızı dövdüğümüz tokaç Bilir, kirimizin nice yoksunluktan biriktiğini.. Tenimizin mahcupluğunu serdiğimiz Çalılar konuşsun Biz sustuk!… Söküldüğümüz yerden Tıkır tıkır işler dikiş makinesi… Baş vermeyen çıbanlarımıza Lokumlar sardığımız Lokmansız urasalarla Bu güne!... Ayfer Cengiz/ Ekim 2010 yanıt: Önceden olacakmışcasına yaşamı içimde duyumsamaktır şiir..Yola çıkış, arayıştır..Bir kayboluş, yeniden buluştur şiir... |
KENTİM KEFARETİMMİŞ MEĞER
6.
KENTİM KEFARETİMMİŞ MEĞER Yüreğim alçılı üzerinde bir imza, salaş İstanbul yazılı… Okuma bilmeyen teyze anlar en iyi oğlundan gelen mektubu sadece koklayabilirken bu dünya da hala nefes alıp da İstanbul’dan uzakta olmanın ne demek olduğunu. Kentimden uzakta kurduğum bir kendim var artık, umudun yoksulluk sınırından geçip açlık sınırına dayandığı, yeni çağımın kapanıp orta çağ karanlığının başladığı. İstanbul; bir ömrün en yaz mevsimi Şimdi ise aylardan hüzün İstanbul; bir bardak su gibi Bir bardak suyun yerini sadece bir bardak su doldurabilir çünkü Dul kalmıştı zaman Kalbimin yangın merdiveninde izdiham yaşanırken, sokağa çıkma yasağı vardı yeni yetme tüm hayallerime. Dışardan bir mum gibi dimdik ayakta gözükürken, yokluğumda fısıldaşılır oldu kendimi eriten ateşe üfleyememem. Tecrübeliler en masrafsız yardımlarını sundu yine; teselliyi Teselli: dün tarihli bir gazete okumaktı Teselli: kurşun yemiş martıya simit atmaktı Oysa sonradan kör olmak gibidir İstanbul’dan gitmek ve sonradan kör olan birisini asla anlayamaz doğuştan kör olan birisi Öldürmek kadar suç sayılabilir belki ölümü engellememek ama doğum esnasında ölen eş için suçlanamazdı doğan çocuk. Öyle yaptım. Duvarımda İstanbul’un tuğrası boğaz ve Kızkulesi içimde bir düş büyütüyorum gözleri Beykoz yeşili, gamzesi Haliç desenli. Her fırsatta görmeye gidiyoruz annesini Her gidişimizde sürgünden dönen eski bir lider heyecanıyla bir cemre düşüyor içime en kış yanımı dahi ısıtan, her gidişimizde çok daha güzelmiş diyor resimdekinden. M.Salih YARAR Yanıt: Edebiyat bir terzi olsa düz yazı sökükleri şiir yırtıkları onarırdı sanırım. |
MAHCUP HAYAL
7.
MAHCUP HAYAL Ben renkleri mahcup palyaço umudum yüzümde bıçaklı Terk ettim ömrümü uyandım, eşkıya uykumdan Babamın yalnızlığını giydim kendimin karanlığını Kilidi kırık, gözlerimdeki hüznün güvercinleri kör Uzaklar tutar ellerimi korkularım çıldırırken Gökyüzüne demir alır panayırlar Bir şeyleri yavaşlatır içimde Yaralı okunur yalnızlık masalım günahların çölünde Ben renkleri mahcup palyaço ağladım uçurum gözlerle Ağlamak en eski çocukluk fotoğrafıdır his lekesi gözlerde ÖMÜR ÖTER. İSTANBUL. 13.10.2010 yanıt: ŞİİR; acıların bizi kanattığı harflerle ,dünyayı anlatmanın türlü çeşit yoludur. |
8.
kediler havlar bilgesiz bir koşmadır rüzgârla gelen sarı yaprakların gölgesi su yutmuş nehrin çağrışımları satarım erozyona açık topraklarda pahasız ağlayan kızın inleyişinde bulduğum kahkahayı halka açık nemli tendeki aşkı omuzsuz bir testi uzaklaşırken çeşmeden geride ben dururum kendim için sevişim herkesi onlar da kendileri için aldattı beni rüyanızı görürüm uyumadan sizi iyi de söylesem kötü de yayı titrer kemanın üç zaman dört mevsim ben kim miyim? denizi olmayan ada çocuğu kediler havlar bende. 08.10.2010 atilla yaşrin Yanıt: Şiir,insan ruhunda yazılanların kağıda dikte(yazılması)edilmesidir. |
BELKİ KAYIP SULARDA
9.
BELKİ KAYIP SULARDA Ben duymuyormuşum öyle diyor her akşam balonlar vurulurken kuru sıkı tabancalarla ben görmüyormuşum duygular da vuruluyormuş o vakitlerde çantada keklik artık bu kötülüğe bu sevda düştü düşecek elimin ayarından ince güller iyi emzirilmemiş bu sefil güller kendini bulacak belki kayıp sularda . Hakan Kaya Yanıt : Hayat |
SENBEN
10.
SENBEN sana dokundum, çöldün zerrelerin doldu gül yüzüme, kavdın, kavurdun, bahtının rüzgarına savurdun beni çöl oldum. sana dokundum, çağlayandın buz parçaların biçti bedenimi, tomurcuklar doldu ağız aralığıma gürleyendin, kuvvetli, deli sel oluverdin, ruhum delirdi, su oldum. sana dokundum, sağırdın, sağdın edep yerlerimi, kuraktın, giderdin susuzluğunu ellerim dokundukça çekti zehri, sen oldum. Birgül Güven Çatalbaş Yanıt : Şiir ruhun yansımasıdır. |
içindekini bilemem
11.
içindekini bilemem içindekini bilemem karmaşıksındır belki ya da sadesindir benden farklısın belki kuşlara bakma nedenimiz farklı olabilir denizlerin mavisini seçmişsindir ben gecenin kan rengini seçmeye zorlanırken içindekini bilemem ruhun bedensiz kalmıştır görmeyeli benim bedenimde ruhsuzdur bir yer bulamazsan gel yanıma bedenim iki ruhu taşıyabilir senin için belki ben bedensizimdir sen ruhsuz bilemem içindekini bilemem aklında ejderhalar vardır belki bir brütüssündür kırmızıya bürünmüşsündür ruhun çok acı çekiyorsa tüm acını ben çekebilirim ruhun da kopan fırtınalara bırakabilirim kendimi savrulabilirim istediğin yere ama dudağından dökülen kelimeleri duyamadıktan sonra içindekini bilemem seyfi önder 10 ekim 2009 cumartesi 09.16 Yanıt: Şiir ; edebiyatın ölü doğmuş tek çocuğudur. |
GÖÇLER VE GİDİŞLER
12.
GÖÇLER VE GİDİŞLER kuş göçüyor (gölgesiyle) bir orospu koynunda saklıyor hançerini ve kutsuyor ilk müşterisini sırtından vuracak salaş bir otel odasında (tam önünü önüne yasladığında) "beşotuzsekiz treni" kalkacak birazdan (buca'dan) gökte deliler gibi bir bulut yerde yağmura bıçak sallayan deliler balçova'da tuğrul keskin şiir yazıyor önünde çizgisiz ak kâğıt aklıma alnın geliyor karşıyaka vapuru'nda roman okuyor şair "yenişehir'de bir öğle vakti" dul bir kadın dudaklarını siliyor (kirpiğinin kıyısında su damlası) benimse içimde sürekli bir eksilme hissi düşlerimdeki gizemi kim bilir aklıma gözlerin geliyor kuş göçüyor peşinde ikindi sonrasından kalan bir tutam gündüz kanadının kıyısında unutkan bir akşam pencere önünde usulca bir çocuk ağlıyor uzak yalnızlıklara yöneliyor yollar aklıma ellerin geliyor kuş göçüyor gökyüzü büyük denizlerin nehirler geçiyor nadas topraklardan kuş dağlardan ovalara sebepsiz seni düşünüyorum dar sokaklara dönüşlerimde aklıma gidişin geliyor kuş göçüyor gölgesiyle.! Salih GÖZEK yanıt: ŞİİR: Yazıldığında,şairinin anlatmak ve duyurmak istedikleriyle sözcükler arasında gördüğü "uçurum" dur.! |
TENİ SUDUR
13. |
ekim ayının şiiri etkinliği hakkında..
seçici kurul:
Sabit Kemal Bayıldıran Ahmet Ada Veysel Çolak Emel İrtem Ogün Kaymak'tan oluşmuştur.. Ürün yollamak için son birkaç gün içerisinde olduğunuzu tekrar hatırlatmak isterim... sevgiler ve saygılar hepinize... |
tarih..
25 ekim 2010 pazartesi gece yarısı etkinliğimize son ürün iletme tarihidir.. duyurulur..
|
ÇÜRÜK DÜŞLER DURAĞI
14.
ÇÜRÜK DÜŞLER DURAĞI 1 Suskun bir jiletle deşilirken rahmi ellerinin Yüzünün bozkırını dön rüzgâra Biletsiz şölendir çünkü ölüm Tekil çığlıkların senfoniye dönüştüğü Tören telaşında Çoklaşan /çoraklaşan yanılgılar/yangınlar size kalsın Hikâyeleri katledilmiş bir çocukluğun hükmü de Göğümü işgalde nicedir sivil kılıklı devriyesi yalnızlığın Çıkarttım arındım ve yundum Üstüme örülen sinsiliğinden yaşamın Dönmek ağrımaktı geçmişe Zemheri/mermeri bir gecenin terlemiş teninde Kıvrılan yollardan çok kıvrıldım dibinize Esnedi baldıranı kalbimin Acılarımı adınızla andım Şimdi ka(la)balık bir düşten düşer gibi Sokuluyorum dölü bozuk kınıma Kamburunu sırtımda gezdiren gözleri geleceğin Hafiften ve ıslak darbelerle Gardıma öykünme telaşında Dibi tutuyor yerin toprağın akrebin Ve dili geç-ik-miş mekân Ve ruhuma tükürüp duran Çürük düşlü klan Kusuyor safrasını dilime Kast-a kasıtlı çünkü telaşta her an 2 Düşlerinize iğrenmek gibi olmasın ama Bilinir yüce bir bilici olmadan da Olmak bir öykünmedir Rengini kaybetmiş sulara Yanılması/yanılsaması gibi yaşamın Kör bir balık size (b)aktıkça Özenç ESEN Antakya Yanıt: Şiir, şairinin gördüğüdür, okuyanın ise gözlüğü... |
VALİUM
15.
VALİUM Diş kanaması gül açtırır yastıklara Kaşıkların arasında gezinir ışıldayan yoksulluk Tozlu camların ardına sinmiş şehir Bekliyor sanki o tatsız haberi Hayır, beklenen olmayacak Baş ağrısı uzatır yolculuğunu ânın Zaman sararmış perdelere dolanır Arada bir uzatır başını sokağa Uykusuzluktan muzdarip bir pencere Evler diyor sandalyelere uzanıp Kapısız da girilir evlere Ama penceresiz yaşanmaz Sonra bir damar yırtılır göğsümde Zamandan ve mekândan münezzeh İşte yaşıyorum Buna yaşamak denirse. Filiz Göğer Yanıt Şiir: Cevabını bulamadığımız her şeydir... |
etkinlik bitimi
ekim aynın şiiri etkinliğimize ürün yollama süresi tamamlanmış seçici kurul değerlendirme süreci başlamıştır..
daha önce yayınlanmamış (internet ortamı da dahil) ürünlerinizi kasım ayının şiiri etkinliğinde değerlendirebileceğinizi hatırlatır.. katılımcı tüm arkadaşlara şiirakademisi adına teşekkür ederim.. |
veysel çolak ın değerlendirme yazısının girizgahı..bence önemlidir bu cümleler:
Sayın Ogün Kaymak'ın Dikkatine
DEĞERLENDİRME RAPORUDUR I. İLKE: Tarafıma ulaştırılan on altı şiiri birbirleriyle karşılaştırarak, az çok daha başarılı olanları belirledikten sonra; bu şiirleri Türk şiirinin vardırıldığı düzeyle yüzleştirerek; daha açık bir deyişle; bu şiirlerin Türk şiirinin içerisinde bir yerlerinin olup olmadığına bakarak, bir sonuç elde etmeye çalışacağım. Bu genel bakışın gerekli ve belirleyici olduğu düşüncesindeyim. Doğruya yakın bir değerlendirme yapabilmek de buna bağlı düxüncesindeyim. II. KULLANILAN ÖLÇÜTLER: Bir metni şiir kılan temel öğeler vardır. Bu öğelerden birinin eksikliği, o metnin özürlü kılar; o metnin şiir olarak tamamlanmamış olduğunu gösterir. Bu yaklaşım, bir şiirin bazı yerlerinin güzel olmasıyla yetinme anlayışına karşı çıkar. Bir şiir ya bütünüyle güzeldir, ya da ortada bir şiir yoktur. Bir şiiri değerlendirirken biçim, biçem, yapı(teknik), imge, dil özeni, söz ve anlam sanatları, esin kaynağı, tartım, dizelerin yatay ve dikey gelişimi (kurgu), izlek, içerik (tema)... gibi bir metni şiir kılan temel öğeler us'a gelir. Şiir için vazgeçilmez olan bu öğe ve olanaklar doğru kullanılmışsa, şiirin ele geçirildiği düşünülebilir. Böylesi bir bakış açısıyla on altı şiiri değerlendirmeye çalıştım. Bu şiirlerin bir kopuşu içerdiği, yeni bir renk ürettikleri söylenemez. Her biri, öğrenilebilen şiir bilgileriyle yazılmış. Bu bağlamda bir yenilik getirmedikleri lrahatça söylenebilir. Değerlendirirmesini yaptığın on altı şiir arasında.... diye sürüyor değerlendirme yazısı sayın çolak'ın... değerlendirme yazılarının tamamını bütün seçicilerin iletileri bana ulaştıktan sonra paylaşacağım.. şiiriniz bol olsun... |
ayın şiiri etkinliği..
sevgideğer arkadaşlar, katılımcılar ve etkinliğimizi izleyenler...
ekim ayının şiiri etkinliğini, seçici kurulun ( sabit kemal bayıldıran, ahmet ada, veysel çolak, emel irtem ve ben ) belirlediği ilk 3 şiiri tarafıma bildirmesiyle sonuçlandırmış bulunuyoruz. 5 seçici üye katılımcı 16 üründen 7 tanesini farklı derecelerle değerlendirdi. ve burun farkı-foto finiş tarrzında bir netice belirdi. etkinliğin keyifli tarafı da bu tabii.. sonucun açıklanması.. ben bu açıklamayı bir süre geciktireceğim, gerçi ilk 3 e giren arkadaşlarıma durumlarını bildiren iletiyi gönderip ödül kitaplarını yollamak için adres bilgilerini istedim, ancak; seçiciler sadece 3 şiir hakkında değerlendirme bildirdiler.. şimdi kendi değerlendirmelerinde yer almadığı halde dereceye giren ürünler hakkında bir kısa yazı yzamaları gerekecek.. tüm bu bilgiler bana ulaştıkça sizlerle paylaşacağım.. önceden de belirttiğim üzere ilk 3 sıradaki arkadaşlara bu sene yitikülke de yayınladığım kitabım ''düş/görümlüğü''nü imzakayıp yollayacağım..birinci olan ürün ise seçicilerin değerlendirme notlarıyla birlikte bir edebiyat dergisinde yayınlanacak... ödül olan şairince imzalanan kitap bundan sonraki aylarda şiirakademisi giriş sayfasında tanıtılacak ve kitap kapağı sergilenecek.. bu vesile ile kasım ayı etkinliğine ödül olarak kitabını vermek isteyen şair arkadaşlarımı da benimle irtibata geçmeleri için haberdar etmiş olayım.. sevgi ve selamlarımla.. |
ekim ayının şiiri
1-Birgül Güven Çatalbaş - Senben
2-Ayfer Cengiz Bostancı - Dikiş Makinesi 3-Salih Gözek - Göçler ve Gidişler birinci ürün hakkındaki kurul yorumlarından ikisi şu şekildedir: Emel İrtem: senben : ilk okuyuşta cesurca yazılmış gibi algılamıştım..ama sonradan aslında yeni bir şey söylememesi ve öngörülebilir olanı demesi açısından hiç de o kadar cesurane olmadığını düşündüm. gene de güçlü bir şiir duygusu var ve inşallah çok genç bir şairin kalemidir bu diye umut ediyorum. Ahmet Ada: “Senben” şiiri için notlar Ahmet Ada İlk kez şiir seçici kurulunda bulunuyorum. 16 şiir geldi önüme, katılım ne kadardı, bilmiyorum. Ön elemeden geçen 16 şiir olmuş demek ki. Birgül Güven Çatalbaş’ın “Senben” başlıklı şiiri söyleyişi, bütünlüğü, yapı özeni ile kendini okutan bir şiir. 16 şiir içinden “Senben”i işaret etmemin iki nedeni var: İlki, metnin ‘önce şiir’ olması, ikincisi ‘yapı’ bütünlüğü göstermesi. ‘Yapı’ derken kastım, ses ve anlam gibi iki temel öğeyi uyumluluk içinde bir arada taşımasıdır. Bu şiirin semiyotik birliğinin bir ‘yapı’ya dönüşmesi,‘yapı’ kurması önemli. Çünkü öbür metinler bir matristen yola çıkmalarına rağmen, matrisin okunmasını engelleyen dağınıktadırlar. “Senben” ise adından başlayarak Aşk’ı ısrarla bir yapıya dönüştürüyor. Bu şiirin matrisi Aşk. “Senben’in bitişik olarak yazılışı bedensel aşkı imlemektedir. Yazı ya da sözcükler düzleminde “Senben” biçiminde “bitişik” yazılarak bedensel bütünleşme gösterilmek istenmektedir. Belki bir üstokur olarak ben öyle algılamaktayım. Şairin niyeti başka olabilir. Ayrıca, hazzı içeren dizeler de dolaylı olarak cinselliği imlemektedir. Birgül Güven Çatalbaş’ın şiir tanımı şöyle : “Şiir ruhun yansımasıdır.” Bu tanım doğrudur. Tinin yansıtılabilmesi için öne çıkan şiir dilidir. Şiir dili ritimli, yazınsal nitelikli dildir. Birgül Güven, “Senben”de bu dilin bilincinde görünüyor. Şiirinin yatay ve dikey kurgusunda, ‘çöl oldum’, ‘su oldum’, ‘sen oldum’ yinelemeleriyle ritmi kurmaktadır. ‘Kavdın’, ‘kavurdun’, ‘savurdun’, ‘sağdın’, ‘sağırdın’ gibi edim ve durum bildiren sözcüklerin sessel değerleri de şiire ritim sağlamaktadır. Bu şiirin birbirine yaklaşan sözcükleri bütünsel bir imge kurmaktadır: Bütünsel imge Aşk’ı imlemektedir. Aynı zamanda, şiirde görülmeyen, ama bütünsel imgenin öne çıkardığı Aşk bu şiirin matrisi ve izleğidir. Birgül Güven’in “Senben”i tek şiir. Bu tek şiirde gördüklerimi, algıladıklarımı göstermeye çalıştım. Daha nesnel bir yargıya ulaşabilmek için, şairin başka şiirlerini de okumak gerekiyor. 30 Ekim 2010, Mersin Bu kısa yazıda geçen bazı kavramlar: Yapı: Şiiri ses ve anlam olarak kuran uyumlu bütünlük. Matris: Bir metne dönüşen sözcük ya da tümce. Bu şiirde Aşk, Semiyotik birlik: Göstergelerin birliği. Sözcüklerin birliği. İmge: Şiirin yüzey ve derin yapısına yansıyan dilsel şey: “İmge, zihnin katkısız yaratısıdır. Bir mukayeseden değil, ama az ya da çok uzak iki gerçekliğin birbirine yakınlaşmasından doğabilir.” Pierre Reverdy. |
Güzel bir seçim olmuş, hakkıyla.
Önce katılan tüm arkadaşları kutluyorum. İlk üç dereceye giren; 1. Birgül Güven Çatalbaş'ı, 2. Ayfer Cengiz Bostancı'yı, 3. Salih Gözek'i tebrik ediyorum. Arkadaşlarımız bu yarışmaya katılmakla yazın dünyasına, bir sonraki şiirlerinde bir öncekini aşma sözü vermişlerdir bir şekilde İlgiyle izleyeceğiz ve başardıklarında sevineceğiz. Seçiciler kurulu üyelerini kutluyorum. Seçimleriyle ve raporlarıyla bir atölye çalışması, bir okul gibi katkı sunuyorlar şiirimze. Emekleri yadsınmaz. Teşekkür ediyorum. Yarışmayı başarılı şekilde yürüttüğü için Ogün kaymak'ı tebrik ediyorum. Şiirle, sevgiyle, dostlukla... |
Tüm katılımcıları ve dereceye giren arkadaşlarımızı kutluyorum. Seçiciler kurulunu da ayrıca kutluyorum, şiirimize olan katkıları tartışılmaz... Sevgiyle...
|
Birgül Güven Çatalbaş'ı, Ayfer Cengiz Bostancı'yı, Salih Gözek'i ve diğer katılımcıları kutluyorum.
Ayrıca, Ogün Hocama ve diğer seçiciler kurulu üyelerine teşekkür ederim... |
sayın Veysel Çolak'ın ekim ayının şiiri seçilen ürüne dair değerlendirmesi aşağıdadır, bu vesileyle biraz önce yaşadığım bir tatsızlığa da değinmek zorundayım..etkinliğe katılan ve ürünü 16 şiir içinde yer alan bir kardeşimiz; mailime enteresan bir ileti bırakarak, sıralamaya giremeyişinin yarattığı öfkeyi hem bana..hem de seçici arkadaşlara kusmuş ve rahatlamıştır.. kendisine yolu açık, şiiri bol olsun diyorum.. keşke..taşıdığı soyadına yakışan bir erdemle karşılayabilseydi bu etkinliği ve uzantılarını...
Tek şiirden yola çıkarak sağlıklı bir yargıya ulaşmak, her zaman doğru sonuca getiremeyebilir. Çünkü bazen bir şiirde yakalanan başarı, bir daha hiç gösterilemeyebilir. Böylesine tedirgin edici bir yanı var tek şiire ilişkin düşünmenin. Bakıldığında görünen odur ki bazı şairler (!) istese de güzel şiir yazamaz hiçbir zaman. Bazıları da istese de çirkin (kötü) şiir yazamaz. Önemli olan, bu çirkin şiir yazamayacak şairi bulmak. Onaltı şiiri bu düşüncelerle okudum. Söyleyeceklerim onaltı şiir için bağlayıcı olabilir, olsun. Birinci seçilen Birgül Güven Çatalbaş'ın “Senben” adlı şiir; istese de çirkin şiir yazamayacak bir şairi işaretlemiyor. Kolay bir şiir. Geleneksel olanın kolay bir örneği. Bulunan bir sesin; daha doğrusu geleneksel sesin çağrıştırdığı sözcüklerle yazılmış. Bu nedenle bir müzikalite oluşturuyor ama bu bir orkestarasyona dönüşmüyor. Öne çıkartılmak istenen tema bireysel olanı kucaklamıyor; bu nedenle özeli ilgilendiren bir şiir, bir yakınma. Diğer örneklerde olduğu gibi bu şiir de; Türk şiirinin vardırıldığı düzeyin çok gerisinde. Bu şiirin ve bu şiir anlayışının öne çıkartılması, Türk şiirini indirgemek olur. Yazıya değil, söze dayalı olması da başka bir açmaz. VEYSEL ÇOLAK |
Yarışmaya katılmak isterdim fakat nasip olmadı,nasıl katılacağımı tam olarak bilmediğim için.Umarım bu ayki yarışmaaya katılabilirirm.Kolaylıklar ve başarılar diliyorum.Bir yarışmada sorumluluk almak elbette zordur,sabır önemli herşeyde olduğu giibi.Üzücü tartışmalardan uzak emeğin karşılık bulduğu yazıların siteye kazanılması ve edebiyat severlere ulaşması güzel olur.Yarışmalar siteleri daha cazip kılıyor.Bolca ilhamlar.
|
valla derdimizin ***351;iir oldu***287;u bir ***246;***287;retimde neden b***246;yle ***351;eyler oluyor,,BENCE- ***351;iir g***246;nderenler--
iyi bir ***351;iir i***231;in gerekli olan ***351;eylerin neler oldu***287;unu ***246;***287;renmi***351;tir,,ele***351;tiriler ger***231;ek ve ac***305;d***305;r,, bizim daha ***231;ok ***351;iir okumaya daha ***231;ok yazmaya,, daha ***231;ok ***351;iir ***246;***287;renmeye ihtiyac***305;m***305;z oldu***287;u a***351;ikard***305;r,, UMARIM ***350;***304;***304;R YARI***350;MASI DEVAM EDER,, ***231;***252;nk***252; yar***305;***351;may***305; d***252;zenlemek ***231;ok zor ve me***351;akkatli,, OG***220;N BEY ve di***287;er g***246;revliler ,, bence yazmaya g***246;n***252;l verenler bir tutam ***351;iire yak***305;n olsun diye U***286;RA***350;MAKTADIRLAR....SAYGILAR... |
Değerlendirilmesini yaptığım on altı şiir arasında M. Mazhar ALPHAN'ın “Nasıl Olmalı”, Salih GÖZEK “Göçler ve Gidişler” ve Hüseyin Diktaş'ın “Su Meseli” adlı şiirlerinin öne çıktığı söylenebilir.
*** M. Mazhar Alphan bugüne kadar yaza geldiği şiiri yineliyor. Bu tutumunda ustalaştığı söylenebilir. Sözcük ekonomisi iyi. Bulduğu yapı sağlam. Yazıya olduğu kadar, söze dayalı bir şiir. Mistik bir çağ kırgını. *** Salih Gözek, “Sözler ve Gidişler” adlı şiirinde coşkuyu yaslanıyor. Bu da onu, yazmaktan çok söylemeye yönlendiriyor. Attila İlhan'a yakın bir noktada tutuyor şiirini. Ses yapısı iyi. Yaşamla örtüşen, olgu ile olayları dil ile ilişkilendirmesi bakımından iyi. Yeniden, yeniden yazılmaya açık bir şiir. Bu da dokusal bir gevşeklik olarak çıkıyor ortaya. Öyküleme tekniğini kullanması başarılı. *** Hüseyin Diktaş “Su Meseli” adlı şiirinde Doğu kültüründe yararlanmaya çalışıyor. Duyarlık olarak Bingöl, Batman, Diyarbakır; kısaca o bölgenin halk kültürü var şiir altyapısında. Görünmüyor olsa da denmezleri anlatımını duyumsatıyor. Bu bağlamda söze dayalı bir şiir denilebilir. Doğu mistisizminin dili de denilebilir. Son on beş yılda yazılan, geliştirilen bir şiir bu. Daha iyi örnekleri var, daha iyeleri yazıldı bu şiir anlayışının. Böyle olmasına karşın başarılı. *** SONUÇ: Salih Gözek, “Göçler ve Gidişler” şiiriyle BİRİNCİ M. Mazhar Alphan “Nasıl Olmalı” Şiiriyle İKİNCİ Hüseyin Diktaş “Su Meseli” adlı şiiriyle ÜÇÜNCÜ biçiminde derecelendiriyorum. Arz ederim. Veysel ÇOLAK Karşıyaka, 28 Ekim 2010 |
Emel İrtem'in değerlendirmeye ait iletisidir
dikiş makinesi şiiri hoş. yazanın da yaşamışlığı var o belli...kadın dili ile yazılmış ve estetik çatlama yaratmıyor..dikiş makinesi, kırk yamalı hayat, küllü sular (burada küllü suları köpürten sabun demiş- ama kül sabun yerine kullanılırdı, bir bilgi yanlışı veya yanlış kullanım söz konusu) şiir doğrusu başladığı gibi güçlü bitmiyor..makine ile yola çıkmak güzel ama vardığımız yer noktasında biraz sorun yaşıyorum...lokumlar sardığımız / lokmansız urasalarla dizeleri de şiiri de manayı da zorluyor mahcup hayal: bütünlüğü olan bir şiir..yeni bir şey yok ve bir şeyi yeni bir şekilde söylemiyor..özgün değil yani. ama kuvvetli bir şiir duygusuyla yazılmış..bu kişinin diğer şiirlerini de görmek lazım...elbette diğerleri için de geçerli bu dediğim..belki o zaman daha iyi bir sonuca ulaşılırdı. belki kayıp sularda: keşke biraz daha anlatılmış olsaymış.. daha bütünlüklü bir şey çıkarmış ortaya...çok güzel bir şiir olabilirmiş diye düşünüyorum...ama her nedense bıçak gibi kesmiş şiiri şair. sen ben : ilk okuyuşta cesurca yazılmış gibi algılamıştım..ama sonradan aslında yeni bir şey söylememesi ve öngörülebilir olanı demesi açısından hiç de o kadar cesurane olmadığını düşündüm. gene de güçlü bir şiir duygusu var ve inşallah çok genç bir şairin kalemidir bu diye umut ediyorum. teni sudur: benim de yazdığım buna benzer bir iki şiirim var...sesin mananın önüne geçtiği ve hareketin de mananın da bu ses altında ezildiği şiirler.. ben yazarken bunu tasarlamıştım..şairin derdi de bu idiyse bir yarışmaya gönderilecek tek örnek açısından biraz riskli bir şiir olduğunu söylemeliyim. şiirin bilgiyle yazılan cinsinden...şair şiiri biliyor ve daha güzel şiirler ortaya çıkaracaktır, muhtemelen daha güzel şiirleri vardır da. son noktada 1 ) DİKİŞ MAKİNASI : sadeliğe dayanan feminal bir dili denemesi açısından, 2) TENİ SUDUR : çalışılmış olmakla birlikte verdiği şiir duygusu ve hazzı açısından 3) SEN BEN : bütünlüğü olan kavranabilir ve mana katmanlarına olanak tanıması açısından seçtim |
ogün kaymak'ın değerlendirme notu:
SENBEN şiiri yapısal bütünlüğü olan bir şiir. Yapıyı önceleyen her şiir de olduğu gibi eksikleri ve açmazları da olan bir şiir, ama şiir. Başlıktaki dizgi kayması anlamlı ve okuru da o anlama çekiyor. Aşk-haz-paylaşım(biz oluş) üçgeninin eğik kenarını eğreti yerleştirse de şiir ayakta durabiliyor. Duraksamalarla ritmini bulan bir şiir B.G.Ç'nin ürünü. ''Sel oluverme, ruhun delirmesi'' gibi söylemlerdeki fazlalıklar şiiri yorsa da, kısa şiir olmasının, doğallıkla ve fazladan çalışmadan söylenmiş olması ise artısıydı. Terazide birinci geldi.. 2.liği su meseli, 3.lüğü teni sudur başlıklı ürünlere verdim. saygılarımla... Ogün Kaymak |
Seçiciler kuruluna teşekkürler. Değerlendirme raporları, şiirin ne olup ne olmadığını gösteren, ben yazdım oldu kadar, ben seçtim oldu mantığını da parçalayan, özenle hazırlanmışbir atölye çalışması gibi. "Şiirakademisi Ayın Şiiri" yarışmasınınamacı da buydu.
Seçiciler kurulunda görev alan arkadaşlara, hem kendi adıma hem Şiirakademisi adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Saygı, sevgi ve şiirle... |
seçiciler kurulundaki arkadaşlarım adına ben teşekkür ederim sevgili Emre..
bu tür etkinlikler ( özenle yarışma demiyorum ) gün şiirinin toplamına kısa da olsa, eleştirel bir bakış getirmesiyle değerlidir.. umarım katılanlar kadar katılmadan izleyenler de bu edime bir özeleştiriyle katılırlar ve şiire bir damla da olsa katkı üretiriz.. sevgiyle |
dereceye giren arkadaşlara ödülleri postalanmıştır..
saygılarımla |
şu Anki Saat: 21:00 |
Powered by vBulletin
Şiir Akademisi Forum